Kulağıma hafif ama rahatsızca gelen seslerle beraber ne zaman kapattığımı bilemediğim gözlerim görüşümü netleştirecek kadar açıldığında, derince nefes vermiştim.
Heeseung hyung ile nasıl koltukta uyuyakalıp, hemen yanına geleceğimi söylediğim Jay'i unuturdum ki?
Aslında bu bir unutma değildi. Sadece ruhsal yorgunluğun bedenime verdiği ağırlıkla oturduğum yere uyuyakalmaktı.
Büyük yastık başımdan kayıp yere düşmüş olmalı ki, beni iyice koltuğun kenarına sindirmişti. Tutulan boynumu tutarak kalktığımda bacaklarımı usulca Heeseung hyungun dizlerinden çekmiştim. En azından bacaklarımı uzatarak uyumuştum ama o, birbirine kenetlediği kolları ile sadece başını yaslamış bir şekilde uyumuştu.
Ben uyuyakalmıştım hadi, o niye beni de kaldırıp ikimizinde yatakta uyumasını sağlamamıştı ki? Benim bile tutulan yerlerim çokken, oturur pozisyonda uyuyan onu düşünemiyordum bile.
Kendi odama geçip dün ki kıyafetlerimi değiştirmek yerine, sessizce merdivenlerden çıkıp Jay'in odasına girmeyi tercih ettiğimde uyandığımdan beri düzeltmediğim saçlarıma elimi daldırmıştım.
Salonda bıraktığım Heeseung hyung aklımın ucundan bir kaç dakikalığına geçse de dün ki verdiğim sözü düşünerek belki Jay'in fark etmediğinin tahminindeydim.
Yani, fark etse gelip uyandırırdı değil mi?Usulca çevirip açtığım kapı koluyla beraber arkası dönük bir şekilde yatakta oturan bedeni görmemle beraber içimden ahlar çekerken içeri girip kapıyı ardımdan kapatmıştım.
Nasıl giriş yapacağımı bilemeyerek yatağa doğru ilerledim ama oturmadım. Sebepsiz yere yine gerginliğim hatsafadaydı. Gerçi sebebi vardı ama, işte... Yine de, bilmiyordum.
Dün ki ağlamadan kalan şişmiş gözlerimi elimle ovuşturmuştum gelişigüzel. Rahat davranmaya çalışıyordum.
" Günaydın, uyanmışsın. "
Vereceği cevabı tahmin ederken, gözlerimi üzerinde gezdirdim. Dün ki kıyafetleri üzerindeydi hâlâ. Uyumamış mıydı?
" Uyumadım. "
Oldukça durgun çıkan sesine karşın, yüzünü görmek adına yatağa ilerleyip görüş açısına girmiştim. Orada öylece dikilirken, gergin ortam sayesinde kendimi daha da rahatsız hissederken bu havayı yumuşatabileceğini düşündüğüm ufak gülüşümü sundum.
" Bana özenmeye başladın sen aşkım, gözümden kaçmadı değil. "
Dediğimle beraber bakışlarını sertçe gözlerime çıkarmıştı. Yorgunlukla beraber gözlerine yerleşmiş sinir içime korku salarken, gülüşümü istemsizce söndürmüştüm.
" Sen Heeseung ile aşağıda sarmaş dolaşken uyuyamadım. "
Bir suç işlemişim de o açığa çıkmışcasına içimde beliren suçluluk hissi kendimi anında savunmaya alma ihtiyacı duyduruyordu. Ama ben hata yapmamıştım ki? Ekstra bir harekette bulunmamıştım bile.
Ellerimi hızlıca hayır anlamında salladığım da Jay sorgular bakışlarını sabit tutmakta ısrarcıydı.
" Ben... Bir şey yapmadım. Uyuyakalmışım ondan. Yani ben ona karşı- "
Jay bir hışımla kalkıp yanıma geldiğinde, dakikalardır bastırmaya çalıştığı siniri açığa çıkmış gibiydi.
"Sen ne ya? Ne yaptığını sanıyorsun sen Jungwon? Kendi akıl eder, uyarmayayım dedim ama gördüm ki akıl edemiyorsun. "
Alçakta tuttuğu sesi manipülatif bir hale giderken bu tavrının daha çok canımı yakacağını biliyordum. Yüksek sesi sevmezdim ama yeğlerdim bu duruma karşın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly - jaywon
FanfictionJay, yakın arkadaşı olan Heeseung'ın buluşmaya yanında getirdiği küçük kuzeni Jungwon'un dünyanın en sakar kişisi olduğunu görünce şaşırır. Ancak bu şaşkınlığı uzun sürmeyecektir. Jungwon'un sakarlıkları ve gıcıklığı onları yakınlaştıracak, Jungwon...