Saçlarımda ki eli, çeneme inip beni orada sabit kılmak istercesine tutunca, parmaklarımın soğukluğu artık sadece orada değildi. Bu amansız soğukluk, bütün vücuduma sıcaklığını yaymaya başlayınca geçirdiğim bu belirsiz saniyelerin bitimini düşünemiyordum. Ne oluyordu? Daha yeni bedenimin girdiği soğuk halden kaskatı kesilirken, şimdi kalbimin sıcaklığı ile bitap düşüyordum.
Söz konusu olan bitaplık, onun sayesindeydi. Dudaklarıma değen nefesinin ardından böyle bir dokunuş, olduğum mekanı, olduğumuz hali, bütün eylemlerimi unutturuyordu.
Ben bu karışık halin ve vaktin içindeyken, kulaklarımda uğuldayan ses beni öylesine rahatsız ediyordu ki gözlerimi açabilsem o şeyi susturacaktım. Göz kapaklarım sanki onun elleri aracılığıyla kapatılmış gibi açılmıyordu.
Açılmamakta ısrarcı gözlerim gibi ısrarcı olan bir şey daha varsa o da bitmek bilmeyen kulaklarıma dolan sesti. Gerçekliğimi kaybettirecekti sanki, bunu hedefliyor gibiydi. Ben bu belirsiz halin içinden çıkmak istemiyordum işte.
" Munis! "
Bedenimin sarsılmasıyla, gözlerimi araladığım anda görüş açıma giren ışık gözlerimi kırpıştırmama neden olmuştu. Görüntü nihayet netleşince anlaşıldı ki, kulaklarımda uğuldayan ses Niki'nindi.
Ve hayır, biz öpüşmemiştik." Sonunda ya! Kan ter içinde kalmışsın ne gördün lan rüyanda? "
Üzerimde ki tişörtü çekiştirip duran Niki'nin hareketine son vermek için doğrulmuştum. Gerçekten de şuan bir kaç duyguyu aynı anda yaşıyordum. Mesela Niki'yi öldürecektim, neye bu kadar heves edip uyandırıldığıma sinirlendiğim için kendimi de öldürecektim. Ve en önemlisi. Utançtan geberecektim.
" Munis sen iyi misin? Gel bi elini yüzünü yıkalım. Boş boş bakıyorsun. "
Niki benden onay beklemeden kollarımdan tutup beni yataktan kaldırdığında, teşekkür bahabında kafamı sallamıştım. Ben dün gece kaçta yatmıştım, ne ara uykuya dalmıştım haberim yoktu. Heeseung hyungun yanında uyumaya karar vermiştim aslında, günün özetini kafamda döndürüp dururken bu benim uykumu getirmiş olacak ki kendi yatağımda uyanmıştım.
Soğuk suyu yüzüme atarken içimden onlarca söylemde bulunuyordum. Umarım ki bu soğuk su aklımı başına getirirdi.
Daha iki gün önce ona olan sinirinden dolayı yerinde teptiğin adamla böylesine utandırıcı bir rüya görmek ne demekti?
Uyandırıldığımda birde Niki'ye sinirlenmiştim kendimce. Bu rüya daha fazla ileri gitmeden beni uyandırdığı için alnını öpmem gerekirken.-
"Ya diyorum ki çek git yaşından başından utan koduğumun delisi salmadı beni bi saat."
Heeseung hyung dün gece alkolik adamla yaşadıklarını anlatırken masadakiler gülüşlere boğulurken Sunoo hyung tamamiyle evren değiştirmişti. Heeseung hyungun başının çaresine bakabileceğini bildikleri için güvenle dinliyorlardı. Birde Heeseung hyung ballandıra ballandıra anlatınca tabi gülmek kaçınılmaz oluyordu.
Ama tabii ki ben bu masadan bi haberdim.
Karşımda herkesle beraber gülen adam, hiç bir şey yapmasa da beni gerim gerim germişti. Masaya oturduğumdan beri onunla hiç göz temasında bulunmasamda bakışlarını ara ara üzerimde hissetmiştim.Dün o cümlelerinden sonra gayet normal, sıradan, diğer insanlar nasıl alışveriş yapıyorsa öyle yapmıştık. Ama tahmin edildiği gibi bu benim için öyle olmamıştı. O anlar düşündüğüm yetmemiş gibi eve gelince de bir posta düşünmüştüm. Üstelik rüyama da girmişti. Bu adam önceden beni gıcık ederek rahat bırakmıyordu şimdi ise durum daha farklı bir hal almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly - jaywon
FanfictionJay, yakın arkadaşı olan Heeseung'ın buluşmaya yanında getirdiği küçük kuzeni Jungwon'un dünyanın en sakar kişisi olduğunu görünce şaşırır. Ancak bu şaşkınlığı uzun sürmeyecektir. Jungwon'un sakarlıkları ve gıcıklığı onları yakınlaştıracak, Jungwon...