lânet olsun

790 35 22
                                    

Kurs çıkışı karanlık sokata elimi sallayarak yürüyorum. Kimse yoktu. Bu biraz şaşırttı beni. Normalde özellikle çiftlerin olduğu sokak saat 8 de tamamen ıssız. Korkmuyor değilim.

Etrafa baka baka ilerliyorum. Esnaflardan biri sürekli olarak bana bakıyor. Üzerimdeki eteği biraz aşağı çekiştirdim. Önüme dönüp hızlı adımlarla yürüdüm. Eve çok az kaldı. Yapabilirsin Eun.

Dar olan bu sokağa girdim. Normalde çoğu ayakkabı dükkanı olan bu sokakta peşime takılan iki kişi ile daha da hızlandım. Acayip tırsıyorum.

Arada bir kafamı arkaya çevirmeye başladım. Bunu farkedip daha da hızlandılar. Önümde bir araba durdu. Kapısı açıldı. Bana bakan yaşlı bir adam gördüm.

"Alın kızı "

Geriye dönmek için hareket ettiğimde arkamdaki iki kişiyi gördüm. Koluma girip beni arabaya bindirdiler. Kapı otomotik kapandığında karşımda duran yaşlı adama baktım.

"Bırak beni"
"Hayır"
"Neden ya"
"Organların bana servet yaşatıcak"

Organlarım... ölmek istemiyorum. Hayır hayır. Kesin ölücem.

"Bak ben daha lise öğrencisiyim. Yaşıyacak çok zamanım var ilerde alırsınız"
"Daha taze ve sağlıklıyken almak gerek"
"Nerden biliyorsun. Benim tümörüm var."
"Adının Eunchae olduğunu, 16 yaşında olduğunu,  sağlıklı olduğunu, sırtındaki doğum lekeni, babanın adını, sevdiğin çocuğu... herşeyi biliyorum Hong Eunchae"
"Sen nerden-"
"Kızım sen gerizekalı filan mısın? Seni kaçırmadan önce hepsini adamlarım izledi."
"Sırtımdaki doğum lekem...sapıkmısınız siz? Bırakın beni"
"Eğer şuan yerinde oturmazsan tek kurşunuma bakarsın"

Ayaklanmak için ayağa kalkarken belindeki silahı bana doğrulttu. Tamam ölüceksem bari organlarım hayır olsun.

Yerime oturup tekrar konuştum.

"Yok amca ben zaten ölünce organ bağışı yapıcaktım"
"Aferim de bana amca deme"
"Ama yaşlısın"
"Seninle yaşıt oğlum var"
"Anladım. Peki bir soru sorucağım"
"Sor"
"Neden organ kaçakçılığı. Bir sürü meslek var"
"Çünkü zevkli Eunchae. Anlamıyorum sendeki bu rahatlığı"
"Hayat felsefem. Her şekil ölücem. "
"Bakalım sedyede yatıncada mı böyle rahat olucaksın"
"Amcacım yol yakınken hazır evimde şurada. Beni bırakın. Ben alkol, sigara, madde herşey kullanıyorum. Yazık organlarım çürümüş."
"Çocuklar kızı evinde bırakın. Sen gerizekalı mısın?"
"Çok ayıp oldu bu. "
"Susucakmısın yoksa kendi yöntemimle dilini koparayım mı?"
"Tamam tamam sustum"
"Ne kadar geveze bir kızsın"

Ellerimi eteğimin üzerinde birleştirip korktuğumu belli etmeden yaşlı adamı izledim. Koreli bir ahjussiye benzemiyordu. Kesinlikle.

***

Yolun yarısında gözlerimi kapattılar. Bu durumdan nefret ettim. Çünkü girdikleri yolun da etkisi ile midem ağzıma gelmiş gibi hissettim. Cidden çok kötü bulandı.

"Rahatsız ediyorum ama kusmam gerek ciddiyim."
"Çocuklar arabayı durdurun. Kussun"

Araba durduğunda koluma bir adam girdi. Gözlerimi açıp boş bir alana çekerken hızlandım. Midemdeki tüm birlik dışarı çıktı. Bu iğrenç görüntüyü sevmedim. Yüzümü ekşittim.

"Suyunuz varmı? Gargara yapsam iyi olur"
"Kaçmadan bekle"

Tabikide kaçmayacağım. Kaç kişiler. Bir adım atsam hemen peşimden gelirler. Sonrada beni kuru kurşunla 30 yerimden katlederler. Cesedimi bile bulamazlar.

Adam elindeki tam şişe ile yanıma geldi. Şişeyi bana uzattığında yüzündeki şaşkınlık ifadesi beni mahvetti.

"Kaçmamışsın"
"Ha evet"
"Niye ki?"
"Abicim belinizde silah var. Öldürüceksiniz barı bir faydam olsun"
"Şimdiye dek kaçırılan en aptal kişi sensin"
"Bu iltifatı kabul ederek size teşekkürlerimi sunuyorum"

Hafiften gülümsedim. Bende korkuyorum ama korkarak birşey elime geçmiyor. Daha da aptal görünüp kaçmak benim için daha da kolay olur.

Elimdeki suyu ağzıma alıp çalkaladım ve tükürdüm. Bu çok iyi geldi. Şişeyi adama uzatıp arabaya bindim.

"Bir sorum daha vardı?"
"Sor"

Adam koca bir iç çekince dura kaldım.

"Sorsana hadi"
"Siz nerelisiniz"
"Japon mafyayız biz"
"Ama neden koredesiniz"
"Çünkü japonyadaki gençlerin sağlık durumu bizi batırıyor."
"Anladım bir de oğlum var demiştiniz"
"Evet"
"Sizin bu işinizi biliyor mu?"
"Evet hatta bazen kurbanlarımızı o getiriyor"
"Yakışıklı mı?"
"Niye sordun?"
"Ya amca alemsin. Korede kızlar yakışıklı erkek ister. Erkekler ise video oyunu oynayan arkadaş ister"
"Ilki bana amca deme. Ikincisi de aslında zekisin ama tam bir aptalsın."
"Teşekkür ederim. Fotoğrafı var mı?"
"Gel gösteriyim"

Adamın yanına gidip telefonun içine girdim resmen. Bana döndüğünde geriye çekilerek galerisinde açtığı ilk resime baktım. Elinde kola şişesi, gözünde koca bir gözlük ve kafasında duran bez şapkalı çocuğa baktım. Bacaklarını ayırıp eğilmiş bir poz vermişti.

"Bu benim oğlum Riki"
"Burada yakışıklı değil ama"
"Sen ne anlarsın yakışıklı insandan"
"Başka fotosu yokmu?"
"Olmaz olur mu"

Başka bir fotoğraf açtı. Burada büyük hali vardı. Kahverengi saçları hafif dalgalıydı. Gözleri ufak kedi gözleri gibiydi. Dudaklarının dolgusunu ben bile kıskanırken geniş omuzları karede çok hoş duruyordu.

"Bakıyorumda pişman oldun bayan Eunchae"
"Yemin ederim çok pişmanım. Cidden yakışıklı."
"Benim oğlum"
"Size benzemiyor ki ama"
"Annesinin oğlu"
"Annesinin resimi var mı?"
"Evet"
"Bakabilir miyim?"
"Bak"

Başka bir fotoğraf açtı. Beyaz uzun bir gecelik giyen bu kadın tam bir melek gibi duruyor. Saçlarının doğal dalgası ile afrodite bile meydan okur.

"Karınız çok güzel. Imzasını almam gerek yeni idolüm"
"Keşke bunları duysa"
"Niye ki?"
"4 yıl önce vefat etti"
"Çok üzgünüm. Sizede hatırlattım"
"Olsun ya o benim hep aklımda"
"Bu mafya işinde size kızmıyor muydu?"
"Bu işe yeni girdik"
"Öncesinde "
"Seçkin bir soylu ailesinden gelen bir iş adamıydım"
"Sizi bu işe iten şey neydi?"
"Karım Mei böbrek yetmezliği ile öldü. Kız kardeşinin böbreğini alarak başladım işe."
"Anladım"

Konuşucak bir  konu ararken bildirim sesi ile durdum.

"Hay şansıma sıçayım"
"Ne oldu"
"Annem gelmiş"
"E ne güzel işte."
"Annem seni kaçırdığımızı görürse beni mahveder"
"Ama siz mafyasınız"
"Annemde dünyada ki en iyi elmas kaçakçısı. Ninjalarla çalışıyor"
"Bu biraz kötü. O zaman beni şurada indirin"
"Olmaz polise gidersin. Oğlumun ismini, geldiğimiz yolu, karımın adını, yaptığım işi herşeyi öğrendin."
"Pfff"
"Seni Riki'nin sınıf arkadaşı diye götüreceğim"
"Ama Riki'nin sadece Riki olduğunu biliyorum. Ya bir şey sorarsa. Ders durumu filan"
"Çok iyi de. Matematikte hele mükemmel de"
"Tamam"

Aslında burdan gidip polise herşeyi anlatmak vardı. Ama işte bende ki şans beni öldürmeden rahat durmuyor.

DARK FATE 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin