neden?

419 30 18
                                    

Araba durduğunda yanımdaki yaşlı adam aşağı indi. Peşinden de ben indim. Bana bakıp durdu.

"Unutma Riki'nin sınıf arkadaşısın ve onunla bir proje için burdasın."
"Tamam"

Adam ilerledikçe peşinden gittim. Koca bir villanın bahçesinden evin kapısına gidiyorduk. Adam zile uzandığında kapı birden açıldı. Yaşlı amcaya baktığımda renginin attığını farkettim.

"Hoşgeldin annecim"
"Hiç hoş gelmedim "
"Niye ki?"
"Eve geldiğimde sadece torunumu  görüyorum çünkü"
"Çok özür dilerim annecim"
"Bu kız da kim?"
"Merhaba efendim ben Riki'nin sınıf arkadaşıyım"
"Burada ne işin var?"
"Ara tatil projesi için"
"Anladım geç o zaman içeri sen. Ben oğlumla konuşayım"
"Peki efendim."

Organ mafyası bay Nishimura annesi karşısında süt dökmüş kediye döndü. Şok haber. Sıra bende. Nerde bu Riki denen çocuk.

Salona geldiğimde telefonu ile ilgilenen kahverengi saçlı çocuğu inceledim.

"Daha ne kadar orada durucaksın"
"A-a ben mi?"
"Yoo arkandaki tabloya söylemiştim."

Ayağa kalkıp bana döndü. Evet canlı canlı daha yakışıklı.

Yanıma geldiğinde durmaktan başka bir şey yapamadım. Onun bakışları babasından bile daha korkutucu.

"Kimsin sen?"
"Sınıf arkadaşın"
"Ben okumuyorum"
"Baban öyle dedi"
"Ha yoksa sen yeni kurban filan mısın?"
"Aslında evet beni sokak arasında kaçırdılar. Yolda organ lafı ettiler. Ama babanında sohbeti sarıyor yani"
"Ne sohbeti"
"Seninle yaşıt oğlum var dedi. Fotoğraf gösterdi"
"Babam"
"Evet"
"Şaşırtıcı"
"Neden ki?"
"Babam benimle bile sohbet etmez çünkü. Üstelik kurbanları gözü bağlı depoya götürür. Konuştuğunda da yolun ortasında kafasına sıkıp ormana atar."
"Bir ara gözlerimi bağladı ama açtı. Yani sorun yok"
"Odama gel"
"Neden?"
"Çok soru soruyorsun sıra arkadaşım"
"Sıra değil sınıf"
"Fazla cesursun"

Susup Riki'nin peşine takıldım. Merdivenlerden çıkıp düz koridorda ilerlemeye başladı. Etrafa göz atarak ilerliyordum. Tablolar ve heykeller ortama cidden lüks havası katıyor.

Kapı sesi ile önüme döndüm. Koridorun sonundaki odaya girmişti. Peşinden girdim. Kapıyı kapatıp kilitledi.

"Neden kilitledin?"
"Sanane"
"Çok gıcık bir tipsin"
"Kes sesini"

Kendini beğenmiş tavırlarına karşı sadece göz devirdim. Şimdiye dek organlarımı alsalar buna maruz kalmazdım.

"Planın ne?"
"Ne planı?"
"Büyükanneme ne yalan söyleyeceksin?"
"Sanane"
"Benimle doğru düzgün konuş yoksa"
"Yoksa ne. Organlarımı alıp cesedimi vahşi hayvanlara yedirip parasını mı çarçur ediceksin"
"Ben babam değilim velet"
"Üzgünüm ama sende babanın parasını çarçur ediyorsun"
"Bu seni hiç ilgilendirmez"
"Ilgilendirir çünkü söz konusu satılan benim organlarım."
"Babam harekete geçmeden seni burda yalvartarak öldürebilirim"
"Kendini fazla mı büyük görüyorsun"
"Sana benimle düzgün konuş dedim."

Ağzımı açıcakken saçıma yapışıp beni odada sürükledi. Elini ittirmeye çalışırken beni yatağa fırlattı.

"Bu senin için ufak bir uyarı. Eğer sesini kesmezsen bu odada sadece çığlıkların yankılanıcak"

Saçımı tutarak yataktan doğruldum. Karşımda duran iğrenç kişiye sinirle bakmaya başladım. Ondan sonuna dek nefret edicem ve büyükanne gidene dek kaçıcağım.

"Yarın benim evime gideceğiz seninle"
"Nedenmiş o?"
"Büyükannenin yanında sana nasıl eziyet ederim"

Dudaklarını büzdüğünde onu parçalamak istedim. Ve sonra sinsice gülümsedim.

"Iyi madem. Sen götürene dek bende herşeyi büyükannene anlatırım. Baban bile onu gördüğünde süt dökmüş kediye döndü. Kim bilir siz iki manyağa ne yapar?"

Ona karşılık dudaklarımı büzdüm. Bana sinirle baktığında biraz korkmadı değilim. Çenemi sertçe tutup konuşmaya başladı.

"Bana bak velet. Seni büyükannem görmeden diri diri gömerim. Gücünün bana yeteceğini filan mı sanıyorsun. Sadece sabahı bekle."
"Sende sabaha kadar eve gidişimi izle"
"Başka şeyler izleyeceğim üzgünüm"

Ağzına ökünüp ellerimi göğüs hizasında birleştirdim.

"Seninle çok eğleneceğiz "
"Hiç sanmam"
"Adın ne senin"
"Sanane. Ne yapıcaksın adımı?"
"Söylemezsen söyleme. Kaç benin olduğunu bile öğrenirim"
"O zaman sana kolay gelsin"

Odadan çıkıp kapıyı tekrar üzerime kilitledi. Gerizekalı uyuz.

"Kendini beğenmiş pis bencil. Ukalanın tekisin."

Cama yaklaşıp aşağı baktım. Fazla yüksek değil. Atlasam ne olur? Denemeyelim. En iyisi kendimi sarkıtmak.

Perdenin uzun olması işime geldi gibi birşey oldu. Bir ucunu yatağın alt kısmına bağladım. Kalanını aşağı sarkıttım. Şimdi ise tek yapmam gereken çok azında atlamak.

Ilk sağ ayağımı sonra ise tüm bedenimi pencereden dışarı sarkıttım. Perdenin kalın tarafına sarılıp yavaşça kendimi saldım. Biraz bacak aramı yaksada buna katlanabilirim.

Perdenin bitiminde zıplayarak çimenliğe düştüm. Üstümü sirkeleyerek garaj kapısına yaklaştım. Buranın sonunda herhangi bir koruma yoktu. Yani şans benden yana.

Bu koca lanet olası yerden çıktığıma göre Riki ayıkmadan kaçsam iyi olur.

Geldiğimiz yönden koşmaya başladım. Gelirken bir benzin ıstasyonu görmüştüm. Oraya gitsem iyi olur.

Durmadan koşmaya devam ettim. Şimdiye dek bir hareketlenme olmadı. Villadan da epey bir uzaklaştım. Yolun ortasında koşmaya devam ettim. Nefes nefese kalsamda o lanet yere birdaha giremem.

  Ellerimi dizlerimin üzerinde birleştirip nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Kalbim çok hızlı atıyor. Bunu bu ıssızlıkta duymak çok kolay. 

Az ileride durmuş kırmızı bir kamyonet gördüm. Arkasındaki kasaya binsem o zaman daha hızlı bir şekilde giderdim. Güzel plan.

Hareketlenip kamyonete ilerledim. Sürücünün nerede olduğunu bilmiyorum. Sessiz ve küçük hareketlerle kasaya bindim. Içeride birsuru kasa vardı. Arkasına geçip çöktüm. Şimdi ise kalkışı beklemek kaldı.

***

Araba harekete geçtiğinde kendime geldim. Biraz uyumuş olabilirim. Ses çıkarmamak için öylece bekledim.

Uzun bir yolu geride bıraktığımıza o kadar eminim ki. Esnemek için gerildigimde girdiğimiz çukur ile kasaları düşürdüm. Büyük bir ses çıktı. Umarım farketmemiştir.

Demem ile araba durdu. Saklanmak için bir yer arasamda kabak gibi ortaya çıkmıştım. Arabanın kapısı açılıp kapandığında daha da korktum. Düşen kasaların birkaçını üst üste koydum. Biraz ses çıkarttı.

Ayak sesleri kuru toprak üzerinde ses çıkarırken ses git gide azaldı. Kasanın kilit yerleri çıkarıldığında terlemeye başladığımı hissettim. Kısa süre içinde kasa kapısı açıldı.

"Kasanın arkasındaki. İn aşağı"

Kafamı kasaların yan tarafından çıkarıp karşımdaki adama baktım.

Ağzındaki sigarası, dağınık uzun siyah saçları ve yüzündeki kalıcı derin yara bir psikopat kadar korktucu duruyordu. Titreyere titreye aşağı indiğimde adam direkt olarak bacaklarıma baktı.

"Ben gitsem iyi olur"
"Yok öyle. Önce arabamın kasasına bin sonra da git."
"Ne yapmamı bekliyorsun??"
"Hazır böyle bir güzellik ayaklarımızın dibinde... icabına baksak yeterli olur"

Sigarasını ağzından çıkarıp yere attı. Ayağıyla ezerken koşmaya başladım. Peşimden gelip beni yakaladı. Arabanın arka tarafında bir uçurum eşiğinde üzerime yürümeye başladı..


DARK FATE 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin