yoksa yolun sonu mu?

275 18 10
                                    

Her zamankinin aksine daha mutlu uyandığım bir sabah oldu. Yanımda olan adam ilk başta nefretimin öz kaynağıyken, şimdi beni mutlu eden kişi olmuştu. Onun yaptığı gibi yaptım. Sağ elimi yüzüne yaklaştırdım. Hafifçe okşadım. Yanakları çok tatlıydı.

Elim yanağında durdu. Avcumun içine içine almıştım. Fazla geçmedi. Gözlerini araladı ve bana bakındı. Yemi uyandığını belli eden derin ve tiz sesi kulağıma çalınan hoş bir melodi gibiydi. Anın huzurunu tamamıyla çıkardığımdan emin bir şekilde onu dinledim.

"Günaydın güzelim"
"Günaydın sevgilim"

Cidden hala inanamıyordum. Dün olanlar aklımın en derinlerinde hep en güzel anı olarak kalmıştı. Riki uzun zamanın ardından ilk kez bu kadar mutluydu.

Gözlerinin içi gülüyordu. Peki ya şimdi ne olucaktı. Aklımda cevabı beklenen bir soru vardı. Dünden beri.

"Riki"
"Efendim sevgilim"
"Aklımın içine beni delirten bir sorum var"
"Nedir?"
"Baban beni neden kaçırdı biliyorsun. Büyükannen gittiğinde ne olucak?"
"Hiçbirşey. Benim sevgilim olmaya devam ediceksin"
"Ama baban karşı çıkarsa"
"Sanmam. "

Rahatlamıştım. Daha iyi hissediyordum. Doğrulup Riki'ye baktım. Dünden beri üzerimde sadece iç çamaşırım kalmıştı. Üzerime bakıp etrafta tişörtümü aradım.

"Hadi kahvaltı yapalım"
"Biraz daha kalsak"
"Olmaz. "

Ayaklanıp tişörtünü yerden aldım. Üzerime geçirip kapıya doğru ilerledim.

"Seni bekliyorum Riki. Hadi gel"
"Tamam"

(1 Hafta sonra )

Riki telefonunda biri ile kavga ederek konuşuyordu. Kim olduğunu anlamak zordu. Yanına gidip kanepeye oturdum. Konuşmasını bitirmesini bekledim. Sanki benim gelmemi fırsat bilir gibi telefonu kapatıp bir köşeye attı. Kim olduğunu da göremedim.

"Neden tefondaki kişi ile kavga ettiniz?"
"Babamın ortak meseleleri. Sinirlerimi bozdular."
"Anladım"
"Hee nerede?"
"Bende bilmiyorum ki"
"Sen burda dur ben ona bakıcam"
"Tamamm"

Riki yanımdan uzaklaşıp üst kata ilerledi. Ikisini beklerken kumandayı elime alıp biraz kanal değiştirdim. Sabah sabah sadece haber ve magazinler vardı. Can sıkıntımı geçirmek için bahçeye çıktım. Ama burdada beni eğlendirmeye değecek hiçbirşey yoktu.

Tekrar içeri girdim. Riki ve Heeseung hyung aşağı inmişlerdi.  Ikisi de bana bakıp tedirgince birbirlerine geri döndüler. Ne oluyordu?

"Bir sorun mu var?"
"Hayır"
"Peki"

Ortada habersiz bir dolap dönüyordu ve ben bu işten zararlı çıkıcakmışım gibi bir his vardı içimde. Onları izledim. Riki yanıma gelip oturdu. Heeseung hyung ise karşımıza. Konuşmalarını beklesem hiçbiri ağzını açıp tek kelime dahi etmez. Işte bu daha da sinirlerimi bozdu.

Ayaklanıp mutfağa gittim. Neler oluyordu? Biri bana bir açıklama yapsın lütfen. Dolaptan soğuk su çıkarıp kafaya diktim. Başım ağrıdı. Ama kimin umurunda.

İçeri Riki girdi. Yanıma yaklaştı. O ağzını açmadan ben onu durdurdum.

"Riki ne oluyor?"
"Önemli birşey yok"
"O zaman neden susup bana öyle bakıyorsunuz?"
"Nasıl bakıyoruz?"
"Korku, endişe, tedirginlik. Ölücekmiyim?"
"Tabikide hayır."
"E o zaman?"
"Sadece kötü bir haber aldık. O yüzden öyleydik. Fazla kafana takma sevgilim"
"Emin değilim"

Bana sarıldığında bende ona sarıldım. Içimdeki gerilim yavaştan uzaklaşmaya başlamıştı. Kafam karışmıştı. Ama şuan daha iyiydim. Geriye çekildi.

"Hadi içeri gidelim. Hee korkmasın"

Ikimizde gülmüştük buna. Fazla gecikmeden içeriye döndük. Heeseung hyung bacağını titretiyordu. Riki omzuna dokunduğunda korkudan ayağa fırladı. Onu bu kadar korkutan şey neydi?

Cevabını alamıyacağım sorular ile kendimi darlamak yerine oturup ikisini izleme kararı aldım. Ama ne yazık ki Riki'nin telefonu çaldı. Telefon ekranına bakıp bize döndü.

"Önemli bir konuşma. Geliyorum"

Onay aldığında telefonu açarak buradan uzaklaştı. Heeseung hyunga bakıyordum. O neden böyle?

Fazla takmadan elime kumandayı aldım. Kanalları değiştirmeye devam ettim. Kafam daha da bulandı.

Riki yaklaşık 5 dakika sonra yanıma geldi. Heeseung'a sürekli olarak bakıp birşey anlatmaya çalışıyordu. Nereye kadar devam ediyor?

Kafamı geriye yasladım. Gözlerimi kapatıp biraz olsun kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Benden birşey saklıyorlardı. Iyi bir şey olsa söylerlerdi öyle değil mi?

"Eunchae bugün birlikte gezelim mi?"
"Hee siz birlikte gidin. Babamla konuşmam gereken şeyler var"
"O zaman gitmeyelim neden gidiyoruz ki?"
"Siz gidin ben size katılıcam 1 saat sonra"
"Evet Eunchae. Kırma beni"
"Peki"

Üfleyerek yukarı çıktım. Bu 1 hafta içinde kendi evime gidip kendi kıyafetlerimi almıştım. Üzerime beyaz bir crop giyindim. Onun üzerine ise kirazlı örgü bir ceket giydim. Siyah eteğimi de giyinip çoraplarımı giyindim. Saçlarımla oynamadan aşşağı indim. Ama merdivende beni durduran çok kıskanç Nishumura Riki belirdi.

"Ne bu etek boyu?"
"Farkındaysan tam dizimin üzerinde"
"Görebiliyorum ama yaraların görünüyor"
"Hayır bak."

Bacaklarıma baktığında açıkta kalan bir yara göremediğinde belirsiz bir ifade ile yüzüme baktı. Konuşmasını devam ettirdi.

"Iyi ki yanında Hee var. Hem bu arada bir dahakine asla izin vermem"
"Tamam"
"Sadece tamam mı?"
"Evet"
"Sevgilim nerde?"
"Burdayım ya"

Güldüğünde ne dediğimi sorguladım. Ne komik ne de kayda değer yanlış bir şey söylememiştim. Neden güldü ki?

Yanına yaklaşıp yanağına bir öpücük bıraktım. Sonra ise ardımda Heeseung hyung geldi.

"Nereye gidelim Riki?"
"Ortaokulda hep kaçtığımız yere"
"Tamam. 1 saat sonra gel"
"Gelicem"

Evden çıkıp arabaya bindik. Kemerimi takınca hızla evin ordan uzaklaştık. Heeseung hyung iyi biriydi. Herşeyi anlatırdı. Soru sorma sırası bende o zaman.

"Hyung birşey sorucağım"
"Sor"
"Riki neden babasıyla konuşacak?"
"İşler yüzündendir belki de"
"Neden istediğim cevabı alamıyorum?"
"Çünkü gerçekler isteğine çok uzak"

Kafamı çevırip yolu izledim. Belkide yarım saat oldu. Yol git gide anayola çıkıyordu. Heeseung anı bir fren ile durunca kafam kendiliğinden öne gidip geldi. Ne olduğunu anlamak için yola baktım. Iki araba önümüzü kesmişti. Arabadan siyah takımlı adamlar çıktı. Ne yaptıklarını anlamak için dikkatlice baktığımda bellerinden silah çıkardıklarını görünce Heeseung hyunga döndüm.

Kafamı tutup eğmişti. Adamlar arabaya kurşun yağdırmaya başladılar. Heeseung hyung beni kendine daha çok çekti. Korkuyorum. Riki neden gelmedi? Bu adamlar kim?

Sorularım git gide ağlamaya dönüştü. Seslerden ötürü kendi sesimi dahi duyamıyordum. Sesler kesilene dek.

Etraf ölüm sessizliğine büründü. Ayak sesleri yaklaşıyordu. Heeseung torpidodan tabanca çıkardı. Kapıya gelen ilk adama sıktı. Gerisi ise gelmişti.

Biri kolumdan çekiştirdi. Hee hyung bana bakarken kafasını direksiyona vurdular. Kanamaya başlayan kafası ve giden gözleri daha da ağlamama sebep oldu. Gözyaşlarım çığlıklarıma bedel olmuştu. Direnişlerim ise hiçbir işe yaramıyordu. Şimdi ne olucak?

DARK FATE 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin