ne yaptım ben?

221 20 39
                                    

[Heeseung's Pov]

Gözlerimi yavaştan aralıyordum. Etraf bulanık ve karanlıktı. Son olanlar beynimde büyük bir kargaşaya sebep oluyordu. Düşünmeye başladım.

Başım çatlıyor. Elimi kafama attığımda gelen kanı gördüm. Eunchae. O nerdeydi? Lanet olsun. Kim olabilir?

Başımın ağrısı ile kendimi zor bela arabadan attım. Dünya normalinden daha hızlı dönüyordu sanki. Ayak uydurmak zordu. Telefonumun zil sesi ile ayıktım.

-Efendim
+Heeseung nerdesiniz? Ben geldim ama siz yoksunuz
-Riki arabaya ateş açtılar. Eunchae yok
+Ne diyorsun sen Hee?!!

Telefon yüzüme kapandı. Bu psikopat ne yapıcaktı şimdi? Nishimura amca olduğu o kadar belli ki.

Zor bela arabaya tekrar bindim. Ön cam tamamen kırılmıştı. Kontağı çalıştırmaya denedim. Üçüncü çevirişimde açıldı. Eski hastane deposuna götürmüş olmalılar. Bu yüzden oraya sürmeye başladım. Riki'nin bilmediği tek yer burasıydı. Babası da kesin buraya götürmüş olmalı.

Başımın ağrısı bedenime veda ediyordu. Seni hiç özlemeyeceğim. Arabayı sürmeye devam ettim. Az bir yol vardı. Eski terkedilmiş hastanenin bodrum katında bir diğer mekanları vardı. Yanılmamıştım.

Arka bahçede 4 tane araba vardı. Hepsi buradaydı. Ama nerden baksan toplam 8 kişi filan vardı. Her arabada iki kişi tek var. Bu da demek oluyorki 8 kişi. Riki'yi arasam olmaz. Çünkü geldiğinde büyük bir kargaşaya sebep olurdu. Ama Eunchae orda ve geç kalırsam çoktan herşey mahvolucak. Tanrım bana yardım et.

Telefonumu geri cebime koydum. Dışarı daha da baktım. Dört adamla birlikte Nishimura amca dışarı çıktı. Hepsi arabalara binip uzaklaştı. Kapı ağzında kalan 1 kişi beni hiç zorlamaz.

Arabama binip hastananin en soluna geçtim. Benden sonra Nishimura amcagil ard arda hastaneden uzaklaştı. Torpidodan aldığım susturuculu silahı elime aldım. Köşeye geçip nişan atışını gözüme göre ayarladım. Tek atış hakkın var Hee.

Odağını ayarladım. Kafasından vurmam gerek. Tetiği çektim. Ateşleme zamanı. Soğukkanlılığımı koruyup hedeften vurmak için tetiği ateşledim. Kurşun doğrudan kulağının az üstüne isabet etmişti. Aferin sana Hee.

Koşarak kapıya vardım. Adamın öldüğünden emin olmak için nabzını kontrol ettim. Cidden ölmüştü. Elimdeki silahı daha da kavradım. Içeride 2 kişi var. Merdivenlerden yavaşça indim. Koridorun soluna hafif bakındım. Ordalardı. Ikisi de.

Tam tetiği ateşlemek için harekete geçtim. Ama Eunchae'nin kan donduran çığlıklarını duydum. Acele et Hee.

Hiç umursamadan direkt iki mermi ile kapı önündeki adamları yere serdim. Koşarak içeri girdim. Sedyenin üzerine gözleri giden Eunchae ve baş ucunda elindeki neşter ile bekleyen adamı gördüm. Silahımı birkez daha kavradım. Birdaha adam öldürmemek için yemin içsemde şuan mecburdum.

Silahım birkez daha ateşlendi. Adamın elindeki neşter yeri bağladığında kendisi de düştü. Içeri girip Eunchae'yi sedyeden kaldırdım. Bilinci yerinde değildi. Fazla geç kalmamışım. Onu kucağıma aldım. Başım döndü. Sendelendim.

Kendimi toparlayıp adımlarımı sertleştirdim. Kendi arabamla devam etmem imkansız olurdu. Bu yüzden dışarıdaki arabalardan birine bindim.

Eunchae'yi arka koltuğa bindirip uzandırdım. Fazla geç olmadan ormanın içinde bulunan kulübeye gidicektik. Telefonumu çıkarıp Riki'yi aradım ama cevap vermedi. Ard arda daha çok aradım. Her seferinde meşgule atıyordu.

Beni arar diye telefonu baş ucumda bıraktım. Kulübeye doğru sürdüm. Nishimura amca git gide daha acımasız oluyordu. Birinin onu durdurması gerek. Riki veya büyükanne Mei bunu yapmazsa o zaman ben yapıcağım.

Ormana gelmiştik. Yol çukurluydu. İlerledikçe düzeliyor olması benim için iyiydi. Riki'nin hala aramaması beni endişeye sürüklemişti.

Vardığımızda arabadan indim. Eunchae'yi kucağıma aldım. Kapı en son bıraktığımda açıktı. Bu yüzden birkaç teklememde açıldı. Içeriye girip tozlanmasın diye üzerine örttüğüm örtünün üzerine bıraktım.

Karşıya geçip Riki'nin aramasını bekledim. Ama açmadı. Babasının evinde olduğu çok barizdi. Etrafta kağıt kalem aradım. Bulduğum ilk kâğıda ufak bir not bırakıp Eunchae'nin baş ucunda bıraktım. Korkmasın diye de yukarıda babamın silahını yanına bıraktım. Çıkınca kapıları kilitledim ve arabaya binip Nishimura malikanesine sürdüm.

Hız kontrolüm elimde değildi. Başım arada dönüyordu. Sürekli olarak. Kan akışı başlamıştı. Saçlarımın arasında ilerleyişi beni gıdıklıyordu. Ama Riki önceliğimdi.

Riki ile küçüklüğümden beri konuşuyordum. Babam ve annem trafik kazası sonucunda öldüğünde babası ile kavga edip benimle yaşamıştı. Her zaman küçük erkek kardeşim gibi olmuştu. Babası umrumda değil. Ama ona bir zarar gelirse herşeyimi kaybederim.

En son hızla ilerliyordum. Ne zamandır sürüyorum bilmiyorum. Ama yaklaşmıştım. Arabalar kapı önündeydi. Korumaları takmadan içeri girdim. Durdurmaya çalıştıklarında ise kaş göz daldım. Evin içinden gelen kırılan eşyaların sesi ve bağırış sesleri artıyordu.

Içeri daldım. Riki yerdeydi. Nishimura amca ona silah doğrultmuştu. Riki'nin yüzündeki morluklar burdan belki oluyordu.

"Riki!!!"
"He-heeseung??"
"Senin ne işin var burda. Fişini kesmediler mi?"
"Maalesef"

Nishimura amca silahı üzerime doğrulttuğunda üzerine koştum. Silahı elimle ittiriyordum. Birbirimize girmiştim. Tetiğe basıldığında ikimizden biri illaki ölücekti.

Debelenişimiz durmuyordu. Silahı almak için ona çevirdim. Ama tetiğe bastı. Silah sesi ardından ikimiz birbirimize bakındık. Yüzü kızaran ve damarlarının çoğu belli olan Nishimura amca yere yığıldı. Riki ayaklandı. Silah bende kalmıştı.

Ben ne yaptım? Riki koşarak babasının yanına geldi. Bağırmaya başladı.

"Baba dayan! Sen ne yaptın Hee???!!!!"

Eliyle kanayan yeri tuttu. Silah elimden düştü. Etrafı ölüm sessizliği büründü. Riki ayaklandı. Geriye döndü. Gözleri dolmuştu. Yüzündeki morluklar daha netti. Üzerime yürüdü. Yakama yapıştı. Ben ise sadece ona bakıyordum.

"Sen ne yaptın Hee??!! Babamı öldürdün. Bana bir cevap ver!"

Başladı o an. Yüzüme kontrolsüzce yumruklar geçirmeye başladı. Ona karşılık veremedim. Ne olduğunu bile zar zor anlıyordu. O ise ağlıyıp sürekli bana yumruk sallıyordu.

Dayanamayıp yere yığıldım.

DARK FATE 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin