Takemichi üstünü düzeltti ve cafeden çıktı. Manjirou nun hala orada olduğunu görünce şaşırmıştı. Evet Manjirou gitmeyeceğini söylemişti ama gideceğini düşünmüştü Takemichi.Bi ara Manjirou ya baktığında orada olmadığını gördü. Şimdi anlıyordu Manjirou ceketini almaya gitmişti büyük ihtimalle. Siyah uzun ceketi üstündeydi.
Manjirou kafasını telefondan kaldırdı ve gözleri Takemichi nin okyanus mavisi gözlerini bulunca gülümsedi.
"Her gün bu saatte mi çıkıyorsun?"
Takemichi de gülümsedi ve saatte baktı. Saat 22:30 du."Hayır bazen 2 de çıkıyorum bazen 12 de değişiyor. Bu gün erken çıktım."
Manjirou kaşlarını çatmıştı."Evin uzak mı?"
"Uzak sayılır. İki otobüsle gidiyorum. Bazen otobüse binemiyorum yürümek zorunda kalıyorum."
"Neden otobüse binmiyorsun?"
"Öyle gerekiyor."
Manjirou, Takemichi nin hiçbir şey söylemeyeceğini anladığında motor a bindi ve elindeki kaskı Takemichi ye uzattı.Takemichi gülümsedi ve kaskı ellerinin arasına alıp kafasına geçirdi. Manjirou da Takemichi nin kıvrılan dudaklarını gördüğünde o da gülümsemişti.
Takemichi, Manjirou nun arkasına bindi ve ellerini Manjirou nun beline doladı. Manjirou hızlı sürmesiyle Takemichi kafasını Manjirou nun sırtına yasladı.
Manjirou ise hızlı atan kalbini yavaşlaması için tanrıya yalvarıyordu. 'Neden bu kadar hızlı atıyorsun lanet olasına?!' diye kendine kızıyordu. Takemichi evinin yolunu Manjirou ya tarif ediyordu.
Güzel bir evin önünde durdu Manjirou. Takemichi motordan indi ve kaskı kafasından çıkarıp Manjirou ya uzattı. Yuzundeki gülümseme gitmemişti. Parlayan okyanus mavisi gözlerle Manjirou ya bakıyordu Takemichi.
Gece nin karanlığında parlayan mavi gözlerdi. Mavi gözler sadece gece karanlığında parlamazdı. Duygusuzluğun olduğu berbat dünyada en güzel şekilde parlayan gözlerdi bu gözler.
"Teşekkür ederim Mikey kun."
"Asıl ben teşekkür ederim hayatımı kurtardın."
"Mikey kun lütfen bu konu hakkında artık teşekkür etmeyin! Kim olsa yapardı."
"Yapmazdı. Sen ve bir kaç kişi dışında asla benim için yapmazlardı. Tanımadığı bir insana kimse yardım etmezdi bir tekme de o vururdu."
"Tanımadığım bir insana yardım etmek beni mutlu eder ama tanıdığım bir insana yardım etmek beni daha çok mutlu eder."
Takemichi kızaran yanaklarını gizlemek için kafasını çevirdi.Manjirou nun da yanakları kızarmıştı. Eli göğüsüne gitti ve kalbinin hızlı atışını hissetti.
"Seni daha çok mutlu etmek istiyorum."
Takemichi nin gözleri sonuna kadar açılmıştı. Manjirou kafasını çevirdi. Yanakları kızarıktı ama yüzünde bir gülümseme vardı. Takemichi, hafif rüzgarın Manjirou nun uzun saçlarını savurmasını izledi. Manjirou kafasını Takemichi ye geri çevirdi ve gülümsedi. Takemichi hızla arkasına döndü ve Manjirou ya bakmadan ona el salladı. Şuan fazla utanıyordu. Manjirou ise kıkırdadı ve Takemichi nin gidişini izledi.
Takemichi içeri girdiğinde Manjirou kafasını gökyüzüne yıldızlara çevirdi. Binlerce yıldız ona gülümsüyordu.
"Aranızdaki en güzelini, en parlak olanını buldum ben."
••••••••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel
FanfictionHayattaki en güzel kalbi, en güzel gülümsemeyi tanrı ona mı vermişti? Bütün güzel olan her huya sahipti. Hoşgörü, cesaret, okyanus kadar temiz bir kalp. Peki ya Manjirou?