15

2.8K 244 121
                                    

"Bu yemekler enfes olmuş Jungkook." Taehyung, ben masayı toparlarken bininci defa yemeklerimi överek beni gururlandırmıştı. "Her akşam isteyeceğim artık."

"Hallederim." dedim gülümsemeye devam ederken, Taehyung bana yardım ediyor ve makineye yerleştireceğim malzemeleri nazik bir tavırla uzatıyordu. Bakışlarında şuh bir eda vardı, gözlerine bakmamak imkansızdı. Flörtözdü anlayacağınız. Bu kalbimi tekleten bir bakış olmuştu benim için, Taehyung çok tehlikeli bir adamdı özünde. Her anlamda.

"Dün için üzgünüm," bulaşıkları bitirip makinenin kapağını kapattığımda duyduğum sesiyle birlikte kaldırdım başımı. Kalçasını tezgaha yaslamıştı ve başı önüne eğikti. Yaptığından utanç duyan bir çocuk misali kıvranıyordu akşamdan beri zaten. Ne kadar önemli olmadığını söylesem de beni dinlemiyordu. "Tüm gece gelmedim, seninle değil saçma sapan işlerle ilgilendim. Bu beni kötü bir koca yapar."

Gözlerim kendiliğinden büyürken boğazımı temizledim ve arkamı dönmeye yeltenecekken belimin kavranıp, bedenimin diğer bedene doğru çekilmesi bir olmuştu. Mihrapta verdiği öpücük sonrası aramızdaki temas sınırı kalkmış mıydı yoksa bana mı öyle geliyordu? Yani temas sınırı gerçek anlamda kalkmıştı, bana önceden parmağının ucuyla dokunurken çekinen adam bugün neredeyse yapışıyordu bana.

"Üzgünüm?" gözlerime bakarken benden ses alamayınca tekrar üzgün olduğunu dile getirdi. Bu akşam belki de... yirminci kez?

"Taehyung, önemli olma-" sözümü kesen parmağı gözlerimi devirmemi sağlamıştı. Hadi ama! Konuşmama izin vermiyorsun ki sen. Parmağı dudağımda kayarak piercingime gelip, onu düzelttiğinde nefesimi tutmuştum. Bana çok yakındı, bana temas ediyor ve özgürce izliyordu beni. Metreler koşmuş gibi atan kalbim, senin adına çok üzgünüm.

"Telafi etmemi istiyorsun, değil mi?" diye sordu seviyesini düşürerek iyice çekici bir şey elde ettiği ses tonuyla. O beni baştan mı çıkarmaya çalışıyor?

Başım otomatik olarak olumlu anlamda sallandığında kendi kaderimi kendim yazdığımı henüz anlamamıştım. Beni varya ateşlere diri diri atacak gibi göz vardı onda. Pes ederken omuzlarımı düşürdüm ve ellerimi omuzlarına koyup ona teslim oldum. Aramızdaki bu bariz çekimi engelleyemiyordum. Uzun ve kemikli parmaklarına sahiplik yapan elleri belimi sıkıca sararken, eşsiz hatlarına bakmaya doyamadığım yüzünü bana doğru yaklaştırmıştı. Ve o anda hiç kımıldamadan onu beklemiştim. Hem de nefesimi tutarak. Bu ben miyim peki?

Yumuşak, sıcak ve ıslak dudakları boynuma değdiğinde gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Elleri belimi bir aşağı, bir yukarı okşarken hissiyatının verdiği içtenlikle kavrulmaya başlamıştım sanki. Taehyung'la ne ara bu raddeye gelmiştik ki? Boynumu kendimden beklemediğim bir çabuklukla öptüğü tarafın aksine yatırıp ona bolca alan sunarken, ellerimi ensesine atıp saç diplerini okşamaya başlamıştım. Vücudumdaki tüm ısı kaynağının yanaklarımdan kasıklarıma doğru aktığını hissediyordum.

Birkaç dakika sonra bedenim havalanıp, kalçam tezgahla buluştuğunda Taehyung bacaklarımın arasındaki yerini almıştı. Ve dudakları boynumu istemeden bırakıp, onu soğuk bir ayrılığa terk ederken dişlerim piercingimi deli gibi çekiştiriyordu. Bu dudağımı yırtmış bile olabilirdi. Elleri belimden süzülerek bacaklarıma inerken, gözleri hülyalı hülyalı benimkilere bakıyordu.

"Biz hiç boşanmasak ya?" dedi aniden. "Ben seninle böyle olmayı seveceğim gibi duruyor. Ve bu gece sadece başlangıç."

Anlam veremediğim bu yakınlığa bir şey diyemezken, sadece gözlerine bakıyordum. Beni etkisi altına aldığının o da farkındaydı. Neden hareket edemiyordum, hiçbir şey söyleyemiyor veya yapamıyordum bilmiyorum ama Taehyung sanki beni büyülemişti. Bundan hoşlanmak ve hoşlanmamak arasında gidip geliyordum.

Unwanted Groom | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin