Felix parta birini arıyordu. Bi anda gözleri benimkilerle buluşunca yanıma doğru geldi. "F-Felix?"
"Özür dilerim eğer korkuttuysam. Minho nerde?"
"Arabaya gideceğini söylemişti."
"İyide arabada yok ki."
"Gerçekten bilmiyorum." Ne yapacağımı bilememiştim. Felix'e karşı kafamı eğdim.
"Han lütfen sakin ol. Seni korkutmak istememiştim. Sadece Minho'nun yaptığı şeyle ilgili onla konuşmaya gelmiştim."
"Ne yapmış ki Know?"
"Uzun hikaye, sonra anlatırım. Şimdilik görüşürüz Hannie."
Felix hızlı adımlarla yanımda ayrıldı. "Han? İyi misin?" Karşımdaki adam soruyordu. Ama ben cevap verecek halde değildim. Felix sakin biriydi. Parka öyle gelmesi normal değildi. "Telefonumu arabada sanıyordum, düşürmüşüm. İki saatir onu arıyordum. Oh, merhabalar bayım." Arkamdan Know'un sesini duymamla kafamı kaldırdım.
"Han sohbet için teşekkürler, benim gitmem lazım. Lütfen kendinize iyi bakın." Adam ayaklanıp gitmişti. Adam gidince Know kollarını arkamdan uzatmış ve bana sarılmıştı"Vay be, biriyle konuştun demek. Beklettiğim için özür dilerim, hadi bişeyler yeme-"
"Know sen naptın?" Kafamı tekrar eğdim.
"Naptın, derken?"
"Felix'e naptın?" Ses tonum biraz daha yüksek çıkmıştı. Kafamı kaldırarak suratına baktım.
"Gerçekten Felix'e bişey yapmadım. Niye sordun ki?"
"Felix geldi. Senin adını haykırıyordu. Ona zarar mı verdin."
"Tabi ki de hayır sevgilim. Arkadaşıma niye zarar vereyim ki."
S
"Boşver. Ne yapacaksak yapalım da eve gidelim bir an önce.""Tabikide efendim. Arabaya kadar eşlik edeyim size."
"Kolumu bırak."
"Peki sen nasıl istersen."
Arabaya bindiğimizde ikimizde suspus olmuştuk. Felix niye Know'u arıyor, Know ne yaptı, Felix niye öfkeli... "Hey, Heeey."
"Hannie beni duyuyor musun?" Know bana sesleniyordu. Düşüncelere dalıp gitmişim. Onu dinlediğimi göstermek amaçlı başımı salladım. "Sevgilim bak seni çok güzel bir kahvaltıcıya getirdim. Buranın yemeklerini çok severim, senin de seveceğinden eminim. Hadi inelim. Yoksa daha duracak mısın."
"Hadi zıbaralım da eve dönelim." Arabadan indiğimde Know yanıma gelip kollarımızı birleştirdi ve mekana girdik.
Yaklaşık yarım saat sonra, mekandan çoktan çıkmış bir kafede kahve içiyorduk. "Günün nasıl geçiyor sevgilim? Benimkini sen güzelleştiriyorsun mesela." Bana yüzünde bir gülümseme ile bakınca başımı eğerek cevap verdim. "Bilmiyorum."
"Peki neyi biliyorsun Hannie?"
"Hiçbirşeyi."
"Bu yönlerin hoşuma gidiyor sevgilim."
Birkaç saat sonra
Evde her zamanki kendimi odama kitlemiş dizi izliyordum. Alt katta sesler duymaya başladım. Merdivenlerden inmeden uç kısımdan konuşmaları dinlemeye başladım.
"Ona aşıksın. Jisung'a olan duyguların bitmiş sanırsam. Benimkin-"
"JİSUNG'U SEVİYORUM FELİX , SEN İYİ MİSİN!" Know'un bağırmasına karşı merdivenlerden indim ve merdivenin karşısında dikildim.
"Know? Felix? Ne duygusu? Ne bitmesi?"
"Han bak senin bu sevgilin var ya, seni aldatıyor."
"N- Ne?" Dolmaya başlayan gözlerim Know'u bulmuştu.
"Han onu dinleme. Felix sen neyden söz ediyorsun gerçekten anlamıyorum."
"Ara caddede, Hyunjin'le sarmaş dolaştınız. O seni belinden kavramış, sen ona sarılmış bi şekilde birbirinize bakıyordunuz."
"Know?" Başımı eğmiştim. Suratına daha fazla bakamazdım.
"Han, bak ikinize de açıklayacağı-"
"Ne o, sende mi Hyunjin'le aynı bahaneyi uyduracaksın."
"Felix anlamıyorsun."
"Sana güvenmiştim Minho, seni kardeşim olarak görüyordum. Ne zamandır sürüyor ilişkiniz?"
"FELİX ALLAHINI SEVİYORSAN SUS! Ayağım kayd-"
"Beni sevmiyor musun Know?"
"Han ba-" o daha lafını bitirmeden koşa koşa askılıktan ceketimi alıp hemen Felix'in arkasındaki açık kapıdan dışarıya fırladım. Ayakkabılarımı öylesine geçirip koşmaya başlamıştım. Evet amacım benden nefret etmediydi ama aldatmasına katlanamamıştım. "JİSUNG!" Know'un haykırışlarını duyabiliyordum. Can haliyle annemin bana kullandığı adımla sesleniyordu. Koşan adımlarımı yavaşlatıp durdum. Nereye gidecektim ki. Tabi ya! Kendi evime. Ailemin öldürüldüğü o eve.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor his | Minsung
FanfictionM: Bak Jisung, senin için saçımı en sevdiğin renge boyattım. Nasıl olmuş? H: Biliyor musun Min? Mor rengi seven insanlar hayatlarında bir kez olsun intihar etmeyi düşünmüşlerdir. H: Sen sakın o rengi sevme. Lakin bana soracak olursan ben mor rengine...