"Hadi kalkın gitmemiz gerek. Kovacaklar bizi yoksa."
Oturaklarda uyuyan arkadaşlarımı kaldırmaya çalışıyordum. Nihayet hepsi kalkmıştı. Bende hızlı adımlarla bizimkilerden uzaklaşmaya başlamıştım. "Minho, nereye.""Yalnız olmak istiyorum rahat bırakın beni." Changbin arkamdan geliyordu. "Bırakın dedim kıt mısınız! Defolun!" Sesim biraz yüksek bi şekilde çıkmıştı. "Biraz yalnız kalsın Changbin." Chan onu durdurup gitmeme izin vermişti. Hastaneden çıktığımda artık Jisung'suz olan o eve. Yolda gözyaşlarımı tutamamıştım. Hıçkıra hıçkıra gidiyordum. Eve geldiğim gibi kendimi Jisung'un odasına kapatıp yatağına uzanmıştım. Hıçkırıklarımın sonu gelmiyordu. Bi anda titreyen cebimden telefonumu çıkardım. Yabancı bi numara arıyordu. "Her kimseniz şu an konuşamam telefonu kapatıyoru-"
"Hayır bekleyin lütfen. Adınız Minho değil mi. Jisung'u bulan bendim. Yakın arkadaşımdı. Durumu nasıl, o iyi mi." Telefonu tutan elim titremeye başlamıştı. "O ÖLDÜ! RAHAT BIRAKIN BENİ!"
"Am-"
Devamını getirmesine izin vermeden kapatmıştım telefonu. Ağlamaktan gözlerim mayışmıştı. Gözlerimi kapadım.(Bölüm kısa oldu çünkü Anlaşılma ficiyle birlikte gitmesi lazım. Ama Anlaşılmanın bi sonraki bölümü ohoooo)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor his | Minsung
FanfictionM: Bak Jisung, senin için saçımı en sevdiğin renge boyattım. Nasıl olmuş? H: Biliyor musun Min? Mor rengi seven insanlar hayatlarında bir kez olsun intihar etmeyi düşünmüşlerdir. H: Sen sakın o rengi sevme. Lakin bana soracak olursan ben mor rengine...