18

22 4 4
                                    

Ah- sktir!

Gözlerimi yavaşça araladığımda ellerimin bağlı olduğunu farkettim. Son hatırladığım şey notu okurken başımın arkasında hissettiğim acıydı. Ellerim yatağa bağlanmıştı. Evde kimse yoktu, bu nasıl olabilirdi ki. "Demek uyandın." Odaya siyah giyinimli, kapşonu yüzünden yüzünü göremediğim bir adam girdi. Ellerim yatağa bağlı olmasına rağmen hızlı bi şekilde ayaklandım. Elimi yatağa bağlayan ip bir metre falan olduğundan ayağa kalkabiliyordum. Siyah giyinimli adam ise kalktığımı görünce ona ulaşamayacağım bi kenara geçmişti. "Kimsin lan sen! Çöz beni!"

"Sana tek bi soru sorucam. Han Jisung nerde?"

"Sktir!"

"Söylemeyecek misin, seni öldürebilirim."

"Yok artık o."

"Demek benim yerime başka biri halletmiş."

"Kendiydi..."

"Vay, bu muhteşem. İntikamım alınmış oldu o halde."

"Ne intikamı be?"

"Zaten seni öldürücem bari anlatayım değil mi?"

"Neyden bahsediyorsun sktiğim."

"Han Jisung'un babası alkolik ama aklı yerinde bir adamdı. Tesadüfen denk geldik. O bana intikamımda yardım edeceğini ve oğlunu da dahil herkesi öldürmemi söyledi. Bende ailesini öldürmeye gelmiştim ama Jisung'u bulamamıştım. Uzun bi süre sonra yine buldum işte. Ama yazık olmuş."

"Ne intikamı amk."

"Jisung'un üvey babasıyla kaza yapmıştım ve o kazada sevgilim hayatını kaybetti. Mahkeme kararı ile de suçlunun ben olduğumu gösteren kanıtlar varmış. Ama benim umrumda olan şey suç değil, ona çarpmam yüzünden sevgilimi kaybetmemdi. Kendime söz vermiştim onu öldürücem diye. Ve yaptım da."

"Manyaksın sen!"

"Çok konuştun sen yeter bu kadar tantana. Seni nasıl öldürmemi istersin."

"Kafayı sıyırmışsın!"

Adam yavaşça oturduğu yerden kalkarak elindeki bıçakla üzerime doğru yürümeye başladı. Beni duvarla arasına alınca ümidi kesmiştim. Ne de olsa ölecektim değil mi. Ama bu şekilde öldürülmem Jisung'a saygısızlık olurdu. Çünkü onun yanına kendim geleceğimle ilgili bir söz verdim. Ayrıca ailesinin katilini canlı bırakamazdım. Ne yapabilirim! Bi dakika. Bunun kadar aptal biri mi katildi. Ellerimi bağlamış olabilirdi, ama bacaklarım serbestti. Bıçağı tam boynuma dayayacaktı ki kasıklarına kaldırdığım dizimle vurarak benden uzaklaşmasını sağladım. Elindeki bıçağı yere düşürmüştü. Hızlıca bıçağa uzanıp ellerimi hallettim. Ellerim artık serbestti. İki büklüm duran adama karşı şimdi güçlü duran bendim. "Sen beni mi öldürücen, ha!" Ona elimdeki bıçağı uzatmama rağmen benimle dalga geçiyordu. Sahi nasıl öldürücektim ki? Katil mi olucaktım? Ne yapmalıydım? O acısına rağmen karşımda benimle dalga geçerken ben uzattığım bıçakla donup kalmıştım. Ama Jisung'un ailesini öldürmüştü bu adam, o zaman Jisung'u bulamasa da şimdi onun öldüğünü bilmeyerek onu öldürmeye gelmişti. Ya yaşadaydı, şuan öldürmüş olur muydu. Aklıma gelen düşünceyle beynime kan sıçramıştı. Yaptıklarından sonra onun yaşamasına izin veremezdim, Jisung'un hayatı onun yüzünden kararmıştı. "Sen Jisung'u incittin."

"Ve bundan büyük zevk aldım."

Artık kimse durduramazdı beni. Elimdeki bıçağı hızlı bi şekilde adama savurdum. Tıpkı Jisung'un yarası gibi, kalbine gelmişti. Adam acı içinde yere düşünce bıçak kalbinden çıkmıştı. Etraf kan gölüne dönmüştü, durmadım. Dizlerimin üstüne çöküp adama eğildiğim gibi elimdeki bıçağı tekrar sapladım, ve tekrar. O açılan yeni yaraların acısıyla kıvranırken durmadan yenilerini açtım. Altımdaki eşofman bileklerime kadar kanla kaplanınca ayaklandım. Adam kımıldamayı kesmişti. Ona hakkettiği cezayı vermiştim, peki ben? Tam bir katildim. Gözlerimi sıkıp kendime geldiğimde kalbim sızlamaya başlamıştı. Elimdeki bıçağı yere düşürmüştüm. Bunu yapmışmıydım gerçekten, yapmıştım. Bi süre nefeslendikten sonra altımı değiştirmek için odanın kenarına koyduğum küçük çantamı açtım ve yeni bir alt çıkardım. Altımı giydiğim gibi odadan fırladım. Ayakkabılarımı da giyip telefonum ve bu evin anahtarıyla birlikte çıktım.

...

 Mor his | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin