Minho'nun bakış açısı
Jisung'un kaçtığı yerde öylece dikiliyordum. Gözyaşlarım ardı ardına yanaklarımdan süzülürken yapabileceğim tek bişey bile yoktu. Dizlerimin beni taşıyacak gücü kalmamıştı. Hafifçe kendimi yere bırakıp sırtımı arkadaki ağaca yasladım.
Birkaç saat sonra
Gözlerimi cebimde titreşen telefonun sesiyle açtım. Jeongin arıyodu. Yavaş bi şekilde cebimden çıkardım ve kulağıma götürdüm. "Alo?"
"Sela- Minho? İyi misin? Sesin titriyor."
"İyi değilim Jeongin, hiç iyi değilim."
"Noluyor, nerdesin? Derhal konum at!"
"Daha fazla oyalanamam Jeongin. Onu bulmam lazım."
"Kimi bulman lazım. Kahretsin hiçbişey anlamıyorum."
"Jisung benden kaçıyor, kendine zarar vericek."
"Minho, derhal konum at!"
Telefonu kapatıp güncel konumumu Jeongin'e gönderdim. 5 dakika sonra aşağıdan duyduğum araba sesi ile geldiklerini anladım. Arabanın arka koltuğuna geçtiğimde üç sürat bana bakıyordu. Bende kızarmış gözlerimi saklamak için başımı eğmek zorunda kalmıştım. "Minho derhal dökül amk. Yolda endişeden kaza yapıcaktım." Dedi Changbin hem öfkeli hem de endişeli sesiyle. "Bak Minho, biraz sakinleş ve anlatmaya başl-"
"Zaman yok Jeongin onu bulmamız lazım. Çabuk sür Changbin, nolur." Sesim biraz yüksek çıkmıştı. Kafamı kaldırıp onlara baktım. Jungwon bi elimi omzuma koyup konuştu. "Eğer Jisung'dan bahsediyorsan onu bulacağız merak etme. Ama herşeyi anlatman lazım ki biz de anlayalım ve ona göre hareket edelim."
" - Jisung ve Minho'nun tepedeki diyaloğu- ve onu bulmamız lazım. Kendine zarar vermeye çalışacak. Anlıyor musunuz."
"Tamam şimdi sakin ol ve onu bulabileceğimiz yerleri söyle." Changbin bi elini arkaya uzatarak elini dizime koymuştu.
"Felix, HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN ORSPU." Kafamı ellerimin arasına alıp hıçkırmaya başladım. Bi kazaydı, olay nasıl buraya kadar geldi ki. Kafamı kaldırmadan konuşmaya başladım. "Jisung'un olabileceği yerler .........., ........, .......... ....., ..."
Changbin arabanın gazını kökleyerek dediğim yerlere doğru sürmeye başladı.
Tanrısal bakış açısı
Ryunjin Jisung'un ailesinin evinin karşı komşusuydu. Olanları ve Jisung'un o evden gittiğini de biliyordu. Birgün evde pineklerken dışardan bi ses gelmişti. Ne olduğunu merak eden Ryunjin kapı deliğinden bakarken Jisung'u görmesiyle şaşırmıştı. Jisung eve hışımla girmişti. Ryunjin Jisung'u görmesiyle biraz sevinmişti. Çünkü eskiden birlikte iyi bir dostlukları vardı. Ona kek yapma fikri aklına gelince gülümsedi ve içeriye geri girdi.
Olay yerinden devam
"Kahretsin, keki yapmayı unuttum!" Bi hışımla mutfağa dalmıştı Ryunjin. Yaklaşık bir saat sonra keki bir tabağa koydu ve üstünü peçete ile kapatıp karşı komşularının yani eski dostunun kapısının zilini çaldı.
Ryunjin'in bakış açısı
"Jisung! Kapıyı açar mısın! Benim, Ryunjin!" Sabah sabah kapının önünde dikiliyordum. Bi yanıt gelmiyordu. Tabi ya! Bayan Han bizim eve ne olur ne olmaz diye yedek bi anahtar bırakmıştı, eskiden. Tabağı kapının önüne koydum ve açık kapıdan yine evime girdim. Annemle babamı trafik kazasında kaybettiğim için tek başıma yaşıyordum. Biraz aradıktan sonra bulduğum anahtarla yine Jisung'un kapısına gittim ve kapıyı açtım. "Jisung! Sağır mısın! Ben geldim! Mutfağa gelsene!" Mutfağa girip keki tezgahın üzerine bırakıp yaslandım. Bi ses yoktu. Mutfaktan ayrılıp dağınık olan salondan geçip Jisung'un eski odasının kapısının önünde durdum. Acaba rahatsız eder miydim? Kapıyı tıklattım. Hala ses yoktu. Bi dakika, bu koku ne be. Kokuyu boşverip kapının kulpunu tuttum. "Hadi ama Jisun- Jisung? Jisung!" Gördüklerimde kapının kulpunu bıraktım ve ağzımı kapattım. Gözlerim dolmuştu. Jisung... yerde yatıyordu. K-kalbinde bi yara, elinde b-b-bıçak. Dizlerim tutmamaya başlamıştı. Yere yığılınca yerde yatan Jisung'un boynuna gitti ellerim. Nabzı çok zayıftı. "JİSUNG ALLAH BELANI VERSİN SENİN! KENDİNE NASIL KIYDIN! Bak eğer duyuyorsan elimi sık." Sesimi biraz daha sakinleştirip elimi boynundan çektim ve elini tuttum. Buz kesiyordu. Ama, bi hareket yoktu. Titreyen elimi çekip hırkamın cebinden telefonumu çıkarıp en yakınımızdaki hastaneyi aradım. "Merhaba! XXXXXX hastanesi, nasıl yardımcı olabilirim?"
"Arkadaşım... nabzı çok zayıf. Yardım edin. Ölüyor!"
"Efendim sakin olun ve konumunuzu belirtin."
"Adres xxxxx,xxxxxxx bina no xx daire 4."
"Ekiplerimiz yolda. 3 dakika içerisinde orda olacaklar."
Cevap veremeden telefonu kapattım. "Neden Jisung, neden. Hiç mi korkmadın. Doğru ya, sen küçükken de hep böyle korkusuzdun değil mi? Hep beni korurdun. Şimdi kendini niye korumadın peki? Quokka.."
"Efendim sağlık hizmetlileri!" Dış kapının ordan sağlık görevlilerinin sesi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor his | Minsung
FanfictionM: Bak Jisung, senin için saçımı en sevdiğin renge boyattım. Nasıl olmuş? H: Biliyor musun Min? Mor rengi seven insanlar hayatlarında bir kez olsun intihar etmeyi düşünmüşlerdir. H: Sen sakın o rengi sevme. Lakin bana soracak olursan ben mor rengine...