Minho'nun bakış açısı
Mor saçlarımı sallandırıp öylece Jisung'u bulmaya çalışıyordum. Genellikle onun gittiği yerlere bakıyordum ama hala bulamamıştım. Chan'la buluşturduğumuz parka girip dolanmaya başladım. Hala ortalıkta yoktu. Nerde olabilirdi ki. Yaklaşık 2 saattir sokaklarda dolanıyordum Jisung'u bulmak için. Son çare olarak yalnız kalmak istediği zamanlar için gittiği tepenin yolunu tutmuştum. Demir kapıların önünde durduğumda onu gördüm. Başını ağaca yaslamış, elinde tuttuğu küçük deftere bişeyler yazıyordu. Kapıyı açınca çıkan sesten dolayı kafasını çevirip bana baktı. Alel acele ayağa kalkarken bende tepeyi koşarak çıkmış ve yanına varmıştım. Kaçmaması için kolunu tutmuştum, o ise başını çevirmişti. Bana bakmayı reddediyordu. "Bırak beni! Sana güveniyordum! Defol şimdi!"
"Bırakmayacağım Jisung! Allah belamı verse de bırakmayacağım!"
"Bana o adla seslenmemeni söylemiştim."
"Bak Han. Felix'in anlattıkları yanlıştı. Gerekirse sokaktaki kamera kayıtlarına bakalım ama o olan şey gerçekten kazaydı."
"Nasıl öyle bir kaza olabilir ki. Bi sen vardın, artık yoksun!" Sesi sonlara doğru titremişti. Başımı biraz yana çevirince bana bakmayan gözlerinden bir yaş düştüğünü farkettim.
Jisung'un bakış açısı
Sabah istemeye istemeye yatağımdan kalkmıştım. Hiç yiyesim olmadığı için direk defterimi ve kalemimi cebime atıp evden çıktım. Çoğu zaman gittiğim tepedeki ağaca yaslanıp yazmaya başladım.
Doğru sandığımız insanlar
Bazen üstü dakstille kapatılmış hatalılar olabilir
En azından öğrenmiş oldum, ardındaki gerçekleri
Artık ikinci bi katmanı sürmek için çok geç
Birinci katmanın altındaki gerçekler gözüktükten sonra(Şiir becerilerimi sorgulamayın. Aklıma başka bişey gelmedi dörşeşe)
Bi anda bi ses duymamla kafamı çevirdim. Bi eli demir kapyıyı açmış, bana bakıyordu. Saçlarını boyamıştı, hemde mora. Ne yapacağımı bilemeyip ayaklanmaya başladım. Tam koşacaktım ki kolumu tutup beni durdurmuştu.
Şimdi kaldığımız yerden devam
"Hannie bana bakar mısın?" Kafamı başka bi yöne çevirmiştim. Ama gözümden akan bir göz yaşını tutamamıştım. "Bak sana bi süprizim var." İstemeden de olsa hemen düşen gözyaşımı silip kafamı çevirdim. O da kolumu bırakmıştı, yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirmişti. "Bak Hannie, senin için saçımı en sevdiğin renge boyattım. Nasıl olmuş?"
"Biliyor musun Min." Bu seferlik sert davranışımı bi kenara bıraktım. "Mor rengi seven insanlar hayatlarında bir kez olsun intihar etmeyi düşünmüşlerdir." Gözümden akan ikinci yaşı durduramayıp yüzüne baktım. Gözlerimiz buluşmuştu. "Sen sakın o rengi sevme. Lakin bana sorcak olursan, ben mor rengine aşığım."
"Hayır, hayır! Seni o kadar kolay bırakacağımı mı sanıyorsun." Bana sıkı bi şekilde sarılmıştı. Ellerim iki yanımda sallanıyordu, her ne kadar istesem de saramıyordum ona kollarımı. Bi damla gözyaşı omzumu ıslatmıştı, omzumda ağlıyordu. "Sakın Han, sakın bişeye kalkışma. Ben her zaman burdayım. Seni bırakmayacağım. Her ne olursa olsun peşinden geleceğim." Bi anda bi elini çeneme yerleştirip dudaklarıma kapanmıştı. Hem gözünden yaşlar dökülüyor, hem de beni büyük bir özlemle öpüyordu. Beni incitmemeye çalışır gibi narin bi şekildeydi bu öpücük. Dudaklarını ayırmadan diğer elini de sırtıma atıp beni kendine yaklaştırdı. Kafayı yiyordum. Hangisine inanmalıydım. Felix?, Know?. Kafam karışmıştı. Duygularım birbiriyle savaşıyorlardı. Ani bi hareketle kollarını sırtımdan çektim ve tepeden aşağıya doğru koşmaya başladım. O tek bir kelime bile edememişti.
Aradan birkaç saat sonra
Şimdi eski odamda öylece dikilmiştim. Elinde bir bıçak, katlanamıyordum. Bıçağı doğrultarak kalbimin üstüme keskin tarafı gelcek bi şekile getirdim. Kimseye güvenemiyordum. Yanımda kimse yok. Ailemin yanına gidecektim. Annemin yanı, rahatlığa erişebileceğim tek yerdi. Bunun geri dönüşü yoktu. Ani bi hareketle bıçağı tutan bileğimi itmiştim. Bu şekilde soğuk bıçağın sıcak bedenimle buluşmasına izin verdim. Bir acı, gözlerimin kapanışı, göğsümden kanların boşalması. Elveda hayat, bana cehennemi yaşattığın için. Seni yarı yolda bıraktığım için üzgünüm sevgilim. Umarım sana bıraktığım kağıdı okursun. Daha fazla dayanamazdım. Hoşçakalın...
...
(Fic bi süre Minho'dan devam edecek)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor his | Minsung
FanfictionM: Bak Jisung, senin için saçımı en sevdiğin renge boyattım. Nasıl olmuş? H: Biliyor musun Min? Mor rengi seven insanlar hayatlarında bir kez olsun intihar etmeyi düşünmüşlerdir. H: Sen sakın o rengi sevme. Lakin bana soracak olursan ben mor rengine...