Selam bebeksilerim?
Nasılsınız, umarım süpppee üppersinizdir! Hasta bebeklerimi çok çok öpüyorum ve bolca geçmiş olsun diyorum.
Sizi seviyorum, hem de baya?
İyi okumalar, bol yorumlar!***
Ceylan Koç
"Bence, yani fikrimce gençler. Bu hafta sonu dışarı çıkıp eğlenebiliriz? Ne dersiniz?"
"Yani, şimdi bilemedim. Bizim ilk haftamızdı Barış, biz biraz yorulduk açıkçası ama güzel bir fikir gibi gerçi?"
"Ceren, oyun bozanlık yapma işte. Çıkalım dışarı, ilk haftanızsa nolmuş yani. Kafamız dağılır hem?"
"Lan Ferdo, bunu en oyun bozanımız olan sen mi söylüyorsun amk?"
"Ferdo bir cırtladı."
Berat'ın söylediği şeye, Lorin destek atınca ikisi bir olup kahkahalara boğulmuşlardı. Bu ikili tuhaf, şebek ama tatlı bir ikili olmuştu. Alışmıştım, evet bir haftada alışmıştım bunlara.
Kızlara, hemen herkesle samimi olmayın dedikten sonra bu yaptığım belki anlamsızdı ama, olmuştu işte, çok sıcakkanlılardı, samimilerdi ve bir falsoları da yoktu. Yapıcak başka bir şeyim yoktu maalesef alışmaktan başka.
Zaniolo, Mauro'nun omuzuna kolunu atarak sırıttı ve konuşmaya başladı.
"Bizim çok iyi bildiğimiz mekanlar var, zaten bu okulda da eğlenmek ve mekan diyince de akla biz geliriz. Biz sizi en kalite mekana götürürüz, gidelim?"
Erkekler aralarında gülüşürken, Doğa gözlerini kısmış ve "O nasıl bir söyleme şekli, karıya mı götürüceniz lan bizi?" demişti. Doğa'nın dediği şeye, emdiğim enerji hüptürüğünü dudaklarımdan çekerek kahkaha attım.
Tüm bu olanları, elimde enerji hüptürüğümle, çardağın üst kısımlarında odun gibi olan kısımda oturmuş, keyifli bir şekilde izliyordum. İki saattir de, sadece hüptürüğümü emerek onları seyrediyor, tek kelime de etmiyordum.
Transa geçmiştim, sarıyordu arada böyle susarak insanları dinlemek, ayrıca çok yüksek ihtimal şu anda tipim oldukça komikti."Naber gençler?"
Onlar bu şekilde konuşurlarken, tam arkamdan gelen Mert'le İrfan hocanın sesiyle irkildim, yerimden geriye doğru düşecek gibi olduğumda, belime destek olan el elbette Mert hocanın eliydi.
Tutmasaydı, harbiden geriye kafa üstü düşecektim ve kafamı falan yaracaktım. Ama o olmasaydı da irkilmeyecek ve düşmeyecektim de. Paradoksunu siktiğimin hayatı, ne saçma şeyler yaşatıyordu bana böyle.
"Kızım, dikkat etsene?"
Onun omuzuna koala gibi yapışırken dengemi kurmaya çabalamıştım. Bakışlarım, ona döndüğünde, belimi desteklediği için ve omuzuna koala gibi yapıştığım için tam dibimdeydi suratı ve güzel dudakları...
Öpülesi dudakları.
Allah da biliyor ya, o dudakları öpmek için belki de her şeyi yapardım.
Çünkü ilk defa çevremdeki birine, hem bu kadar çok çekiliyor, hem de aynı zamanda paradokslara düşüyordum. Normalde olsa asla düşünmeyeceğim şeyleri düşünmeme sebebiyet veren biriydi Mert Hoca.
Ellerimi ona sardığım için, dudaklarımda kalan hüptrükle Mert hocayla bakışıyordum şu anda, zihnimde dolanan bu kareler de cabası. Çok komik bir haldeydik aslında, hatta bizimkiler kıkırdıyordu. Muhtemelen tipim de çok komikti.
Ayrıca yüzlerimiz de fazlasıyla yakındı. Bu kadar yakınlık beni düşüncelerimden sıyırarak afallatırken, belimdeki destek olarak tuttuğu eli sıkılaştı, düşmemem için. Gözlerimi kırpıştırarak baktım, dudaklarına. Benim bakışlarımla dudaklarında ufak ufak hareketlenmeler olmuş ve dudağında dilini gezdirmişti.