Selamlar!
Nasılsınız?
Umarım süpersinizdir.
Sizi çuk seviyorum.
Hadi, iyi okumalar bol yorumlar!
***'Mert tıklatılan kapısıyla içerideki odadan seslendi, Ceylan'ın geleceğini biliyor ve onu bekliyordu. Sadece o gelen kadar hızlı bir duş alma ihtiyacı hissetmişti. Antrenmandan çıkmıştı ve kıza özensiz gözükmek istemiyordu dolayısıyla.
"Gel gel, geliyorum ben de hemen."
Odanın kapısı aralıktı, yeni duş almıştı ve şimdi ise giyiniyordu. "Mert hocam, ben geldim." Mert, kızın sesini duyunca gülümsemişti, ayrıca altındaki şortu hemencecik çekip, tişörtünü de aynı şekilde kafasından geçirmişti.
Kenarıdaki havluyu hızlıca saçlarında ileri geri hareketler yapmaya başlayarak, kenarıda masanın üzerinde duran parfümden birkaç fıs sıktı boynuna, ardından dudaklarından silemediği gülümsemesiyle, saçlarını kurulaya kurulaya içeriye doğru adımladı.
Kızı tekrardan karşısında görmesiyle kalbinin teklediğini hissetti. Kızın da ondan farkı yoktu da, birbirlerine çaktırmıyorlardı işte. Kız kapının önünde durmuş onu bekliyordu, göz göze gelince, adamın gülümsemesi hafiflemiş ve başını sallamıştı. Çünkü sırıtıyor denebilecek kadar büyük bir gülümseme vardı az önce Mert'in dudaklarında, bu ona tersti.
"Hoşgeldin."
"Hoş buldum."
Mert başıyla kapıyı işaret etti, "Kapatsana, yeni duş aldım, üşüyorum biraz." dediğinde, gözleri kızın nemli gözüken saçlarına gitmişti, muhtemelen o da yeni duş almıştı, saçları hala nemliydi. Bu ufak tesadüf bile, hoşuna gitmeye başlamıştı Mert'in, durum o kadar vahimdi. Kaptırmaktan nefret ediyordu ve şu anda delicesine kaptırıyordu kendini.
Ceylan, Mert'in komutuyla başını salladı ve kapıyı kapatarak hafifçe odanın ortasına doğru yürüdü, yine stres olmuştu, nike techinin etekleriyle oynamaya başladığında, Mert'te şimdi kızı süzmeye başlamıştı. Kızın sade ama sportif yaptığı kombinler, hoşuna gidiyordu Mert'in. Bol-dar uyumunu bir şekilde yakalıyor ve giydiği kıyafetlerin içinde hem çok etkileyici, hem de bebek gibi duruyordu.
Bebek gibi kızdı zaten.
Mert'in içinden onu her gördüğünde sıkıca sarılıp, böyle içine çekesi geliyordu. Hatta yanaklarını ısıra ısıra sevesi geliyordu, ufacık minicik bir kız çocuğu gibi geliyordu gözüne. Millete yargı dağıtıp, esip gürlese de ona böyle geliyordu işte, istediği kadar ahkam kesebilirdi kız, Mert'in gözünde bir bebekten farksızdı.
Dahası birkaç gündür, kızlayken o suçluluk duyduğu düşünceleri ona uğramıyordu, yalnızca geceleri uğruyor ve bazen uyutmuyordu, ama zaten bir şey de yapmıyordu Mert. Neredeyse bir ay olmuştu, belki de daha fazla ve Mert gerçek manada Ceylan'a alışmaya başlamıştı. Ayrıca kızla sadece iyi anlaşmışlardı ve bunda da bir sakınca yoktu sonuçta değil mi? Alışabilirdi, ona kendini yakın hissedebilirdi, ilerisi olmadıkça sorun teşkil etmezdi ki. Mert'e göre böyleydi, yani böyle avutuyordu kendini, böyle söylüyordu kendisiyle aynada konuştuğu zamanlar.
"Nasılsın?"
Aralarındaki sessizliği bölen kişi Mert olmuştu, Ceylan ufacık gülümseyerek ceketinin eteklerini serbest bıraktı ve omuz silkti. Mert, kızın hareketlerini dikkatli dikkatli izliyordu, kalçasını masasına yaslamış, ayakta dikilen kıza dikmişti gözlerini, ufak bir tebessüm eşliğinde. Elindeki havluyu omuzuna koyarak, kollarını da göğüslerinde çaprazlanmış ve sıkıştığı için şişliği ortaya çıkan pazularıyla, farkında bile olmadan Ceylan'a görsel bir şölen sunmaya başlamıştı.