0.6

789 48 206
                                    

Selam yavrularım, nasılsınız?

Umarım iyisinizdir, sizi çok seviyorum ve yeni bölümü atım kaçıyorum!

İyi okumalar bol bol yorumlar.

***

Ceylan Koç

Gözlerimi araladığımda, kocaman esnedim. Ellerimle gözlerimi ovuşturarak, etrafa bakındım birkaç saniye, uyku mahmurluğuyla. Baş ağrım hafiflemişti sanırım, ama hala üzerimde atamadığım bir yorgunluk vardı.

Hissediyordum.

Yatağımda oturur vaziyete geldiğimde, telefonuma uzanarak saate baktım. Saat 6'ya geliyordu. Ellerim karnıma gittiğinde, ne kadar acıktığımı farketmiştim.

Kızlar odada değillerdi, tam nerede olduklarını düşünürken, Ceren'in attığı mesajla sorumun cevabı bulunmuştu.

Ceren: birtanem uyandın mı? Uyandıysan, sana yemek getireyim mi?

Ceylan: yok ceruşum, hafiften biraz daha iyiyim şimdi. Siz yemekhaneye geçin, ben de gelicem birazdan

Ceren: geleyim mi yanına?

Ceylan: yok yok, hallederim ben

Ceren: dikkat et fıstığım, bekliyoruz seni.

Ceren'nin mesajina kalp atarak, lavaboya adımladım. Elimi yüzümü yıkadım, aynadan kendime bakarak saçlarımı tepemde topladım.

Bakışlarım, hala üzerimde olan hırkaya kaymıştı. Oldukça ilgili davranmıştı bana, tuhafıma gitmişti. Ayrıca etkilemişti de beni, hay amınakoyayım.

Çünkü önce gıcıklık yapıp, sonra da böyle yapmıştı. Kafamı karıştırmıştı. Belki de sadece öğrencilerini önemseyen bir öğretmendi. Bilemezdim sonuçta. Başka da bir seçenek yoktu zaten.

Mert hoca diyince, istemsiz aklıma odasına bir anda girmemle yaşadığımız garip an gelmişti şimdi de.

Ne vücut vardı be adamda.

Derin bir nefes alarak, düşüncelerimi kendimden uzaklaştırdım hızla. Cildim hafiften solgun duruyordu, yorgunluktandı belli ki.

Kısaca elimi yüzümü toparladıktan sonra ayakkabılarımı giyip, cebime de telefonumu atarak çıktım odadan.

Kızlara olanları anlatmamıştım, yani kötüleştiğimi. Telaşlanabilirlerdi çünkü, ama Melis'in kaşarlığını gittiğim gibi anlatacaktım elbette. Hepsi o aptal kız yüzünden olmuştu.

Hayır ona bir kötülüğümde olmamıştı, neden bir anda böyle bir kötülük yapmıştı anlayamamıştım.

Üzerimdeki ceketi değiştirmemiştim, hem üşenmiştim hem de oldukça güzel bir ceketti. Ayrıca çok da güzel kokuyordu. Ben yemekhaneye inerken, ara ara erkek öğrencilerin dönüp iki defa bana baktığını farketsem de çok sallamadım.

Klasik erkek işte, diye geçirdim sadece içimden.

Bileğimin kaşındığını hissedince elimi oraya atıp birkaç saniye kaşıdım, toka çok sıkmıştı sanırım bileğimi. Onu bileğimden çıkartıp hırkanın cebine koydum.

"Selam, naber?"

Gelen sesle bakışlarımı yanıma çevirdim. Benden uzun, kumral ve üzerinde beşiktaş arması olan bir polo yaka tişört olan bir çocuktu. İlk defa görüyordum onu, sanırım yani. Gördüysem de hatırlamıyordum.

"Selam, iyidir senden naber?"

Yeni kalktığım ve yorgun olduğum için bir tık uysaldım. Hafif gülümsedi ve elini uzattı, önce bir eline bir ona baksam da çok geçmeden elini sıktım.

Nedenini Sorma, Mert HakanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin