Selamlar!
Dünki maçın şerefine, bugün de çok beklediğiniz Mert Hakan kurgusuna bölüm atayım dedim.
Umarım beğenirsiniz.
Ayrıca lütfen bol bol satır arası yorum atın, öbür türlü moralim bozuluyor vallahi.
Emeğimin karşılığını alamadığımı hissediyorum.
Hadi, iyi okumalar, bol bol yorumlar!
***
Ceylan Koç
Yüksek müzik sesi şimdiden duyuluyordu. Etrafta hazırlanmış, süslenmiş kızlar, jilet gibi olmuş erkekler sohbet ede ede yürüyorlardı. Bu parti havası cidden de özlediğim bir havaydı açıkçası, başta gelmeyeyim diye diretsem de, iyi ki gelmiştim.
Sonunda biz de hazırlanmıştık ve şimdi kapalı spor salonuna doğru yürüyorduk.
Ceren, Doğa, Lorin ve ben.
Çocuklar çoktan gitmişlerdi, bizi içeride bekliyorlardı. Arga, Esra ve Deniz de içeridelerdi, Volkan abi ve İrfan abi ile birlikte, Mert ise geldi mi, gelmedi mi asla bilmiyordum.
Umarım gelmiştir. "Çok eğlenicez abiii." dedi Lorin hafifçe sekerek, "O topuklularla nasıl sektin sen!" dedim Ceren'in koluna sıkı sıkı tutunurken. "Biz bu işin kitabını yazdık kızım, ne diyosun sen?" dedi Ceren beni sıkıca tutarken.
"Celo haklı ya, harbi biraz zor bunlarla yürümek."
"Sonunda Doğa."
Bana hak vermesi hoşuma gitmişti. Biz konuşa konuşa partinin yapıldığı kapalı spor salonunun girişine geldiğimizde, yandan gelen arkadaş grubuna takıldı gözüm.
Talha, Samet ve Atakan.
Samet'i genelde İsmail'lerle görsem de, yine de çok şaşırmadım birlikte olmalarına. Erkekler genel olarak birbirleriyle iyi anlaşıyorlardı. Onların da bakışları bizi buldu, spor salonunun kapısına geldiklerinde.
"Selam kızlar."
Samet samimi bir biçimde bize selam verdiği sıra, diğer ikisinin bizi süzdüğünü anlamam çok da zor olmamıştı. Ben onların bu hareketlerine göz devirdiğimde bizimkiler gülerek Samet'i selamladılar.
Gözlerim kızlara kaydığında, dudağımın kenarı kıvrıldı. İkiliye ayar olsam da, yüz ifadelerindeki hayranlığa hak vermiştim. Çok güzel olmuşlardı, üçü de taş gibi hatundu sonuçta, giydikleri ise adeta 'parlıyorum!' diye bağırıyordu.
Çok etkileyici olmuşlardı.
Ceren, boyun askısı olan şarap kırmızısı bir elbise giymişti. Dizlerinin hemen üzerinde biten, derin sırt dekolteli, oldukça hot bir görüntü sağlayan bir elbiseydi bu ve onun esmer teniyle büyük bir uyum içerisindeydi.
Zaniolo onu gördüğü gibi başına üşüşecekti. Her iddiasına vardım, evet evet, bayılıcaktı ona, bizimki çok kapılmasa da, ondan oldukça etkilenmişti, hoşuna da gidiyordu, e haliyle bana da çöpleri çatmak, ya da buna izin vermek dışında bir şey kalmıyordu.
Lorin, üzerine vintage beyaz korse tipli karnını ve göğüslerine ufaktan dekolte sağlayan bir büstiyer, altına ise siyah, mini bir etek giymişti. Kelimelerle ifade edemeyeceğim bir çekicilik katmıştı bu ona, emindim ki, gören çoğu erkek ondan gözünü alamayacaktı.
Tamam, en iyisi gerginliğimi bir kenara bırakıp, kızlar gibi partinin akışına ve eğlencesine bırakmak olucaktı kendimi. Başka zaman da gergin olabilirdim, değil mi ama?
Doğa, kalın askıları olan oldukça kısa ve üzerine yapışıp, hatlarını güzel bir biçimde ortaya çıkartan simsiyah bir elbise giymişti. Ona bu tarz bir elbisenin bu kadar yakışması, biraz da showdu bence.
