1.7

1K 57 172
                                    

Selamlar, nasılsınız?
Ben vizelerle sıkışmış durumdayım.
Derse başlamadan önce, sizi Mert bölümüyle mutlu edeyim dedim, hadi sizi seviyorum, kendinize dikkat edin'
Bol bol yorum lütfen, beni sadece yorumlar mutlu ediyor...

***

Ceylan Koç

"Çok yoruldun, biraz da böyle devam et."

Donakalmıştım.

Mert'in ellerini belimde hissettiğim an donakalmıştım. Şimdi ise resmen kucağındaydım, kucağında. Etkilendiğim adamın kucağındaydım. Rüya mıydı, hayal miydi yoksa bedenini ele geçiren dehşetin parçası olan bir kabustan mı ibaretti.

Hangisiydi bilmiyordum, tek bildiğim üç olasılıktan biriyse bile, şimdilik uyanmak ya da uyandırılmak asla istemiyordum. Belki edepsizlik sayılabilirdi ama, istemiyordum, yerimi sevmiştim, heyecandan ölecektim belki ama, sevmiştim işte.

Kalçalarımın altından hissettiğim kaslı bacakları yutkunma isteğiyle dolup taşırdı beni. Ciddi ciddi o çok beğendiğim bacakların tam üzerinde duruyordum. İnanılmazdı, yani her fırsatta gözlerimin talan ettiği o bacakların hissinin, görünüşü kadar etkileyici olması, cidden inanılmazdı.

Düşüncelerim, heyecandan deli gibi atan kalbimle, yorulduğumu şimdi daha iyi kavrıyordu vücudum. Yorulan bacaklarım kendisini tutamamış, onun direkt beni çekmesiyle oturuvermiştim bacaklarına. Tüm ağırlığımı vererek yapmıştım bunu, bir yandan aşırı utanç verici bir şeydi aslında. Tabii gerginliğimin had safada olmasını da göz ardı edemezdim şimdi.

Yutkunamadım.

Yutkunmak istedim, fakat bunu yapamadım. Elleri hala belimdeydi, az önceki boynuma doğru söylediği şey yüzünden ise boynumda hala sıcak nefesinin varlığını hissediyordum sanki. Uyuşmuş tenim, vücudumda alev almalara sebep olan şeylerden yalnızca bir tanesiydi.

Ben hiçbir şey söyleyemezken, derin bir nefes alıp verdi. O da normal değildi, stresliydi, bunu belimdeki kasılan elleri ve bacaklarımın altında olan kaslı bacakları gayet belli ediyordu gerildiğini zaten. Gergince güldüğünü duyduğumda dudaklarımı yaladım stresle ben de. Gergin gülüşü, boynuma vurmuştu yine.

"Küçücük kaldın, kucağımda.."

İlk kısmı normal bir tonda söylediyse de, son kısmı fısıltıya, yoğun bir fısıltıya dönüşmüştü yine boynuma doğru. Söylediği ve bunu söyleme şekli elimde olmadan dudaklarımda tebessüme sebep olurken, karnımın deli gibi kasıldığını hissettim.

Bunu cidden söylemiş miydi o?

Çığlık atacaktım şimdi, şu anda hissettiğim ateşin haddi hesabı yoktu resmen. Dudaklarımda anlık oluşan aptal gülüş bir yana, şu anda o kelime beynimde delicesine yankı yapmaya başlamıştı.

'Kucağında...'

İkimiz de şort giydiğimiz için, bacaklarımızın şortun açık bıraktığı kısımları birbirine değiyordu ve bu benim deli gibi yanmama sebep oluyordu. Onda nasıl bir etkiye sahipti bu durum bilmiyordum ama, bende her şey feci durumdaydı. Deli gibi yanıyordum işte, teninin tenime sürtmesiyle.

Yeterince sebep yokmuş gibi.

Bana bunu neden yapmıştı bilmiyordum, bana bu duyguları neden hissettiriyordu bilmiyordum, tek bildiğim her yanımın yandığı ve ne yapacağımı bilmeyişimdi. Artı olarak, şu anda bu durumu sevdiğimi de biliyordum, ah bunu zaten söylemiştim değil mi?

Mert'in yutkunduğunu duymamla gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp açtım. Nefeslerim oldukça sıktı, gerçi onun da hafif düzensizleşmiş gibi duruyordu, benden sadece biraz daha kontrollüydü sanırsam.

Nedenini Sorma, Mert HakanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin