Selamlar!
Bayadır bu kurguya bölüm gelmiyordu.
İyi okumalar, bol yorumlar.
Ama harbi bol yorum istiyorum, yoksa keyfim kaçıyo!
Hadi bay'***
Ceylan Koç
Yatağıma oturmuş, bacaklarımı sallıyordum üzerimdeki pijama takımımla. Bir yandan kızları seyrederken, bir yandan da hoparlörle açtığım şarkıyı mırıldanıyordum. Sıkılıyordum ve bu sıkılmayı da şarkıyla bastırmaya çalışıyordum.
"Naptığını bilmesem de, kalmanı istiyorum sürekli git desem de, sana çok değer veriyorum bebek, sana belli etmesem de..."
Bu şarkıyı söylerken bile aklıma Mert ve onunla kısacık sürede yaşadığımız yakınlaşmalar geliyordu. En son yaşadığımız şeyin üzerinden günler geçmişti. Neredeyse bu okuldaki ikinci ayımıza girmiştik. Mert'le bir çok kez denk gelmiştik, fakat tabii ki konusu bile açılmamıştı.
Normal klasik Mert hocalığını konuşturmuş, arada benimle de diğerleriyle dalga geçtiği gibi dalga geçmiş, azarlamış ve iş yaptırmıştı. Bu beni üzüyordu işte, hem kucağına çekip, o tarz bir yakınlık yaşatmış olması, hem de böyle dengesiz davranması beni sinirlendirmeye başlamıştı. Benden kaçıyor gibiydi, bu düşünce ise içimi sızlatıyordu. Pişman mı olmuştu? Ama daha sonra da ufak tefek yakınlaşmalarımız olmuştu. Ya da ben öyle zannetmiştim bilmiyordum.
Üzülüyordum biraz.
Ama diyecek de bir şeyim yoktu.
İkimiz de açık oynamıyorduk kartları.
Kaçak oynuyorduk anlayacağınız.
Ayrıca, bu dengesizlikleri yetmezmiş gibi, saç tokamı da bırakıp, öyle gitmemi istemişti o gün, söz verdiğim için bırakmıştım, fakat sonraki dengesizliklerine nazaran, asla bileğinden çıkartmamıştı tokamı. Ne zaman bileğine baksam, tokam orada oluyordu, bir gün bile çıkartmamıştı resmen.
Garip adam.
"Ben gelmesem mi?"
Üçü de harıl harıl hazırlanmalarını aniden durdurmuş ve ölümcül bir şey söylemişim gibi, pis bakışlarla bana bakmaya başlamışlardı. Sanki analarına sövmüştüm, tiplere bak.
"Ne diyon sen Celuş?"
İlk çıkışan elbette Ceren olmuştu.
"Baba nerde bunun sosyal kelebekliği?"
İkinci lafı da Lorin'den yemiştim.
"Ohoo böyle oyunbozanlık görmedim ben."
Son golümüzü de, kalecimiz Doğa hanım atmıştı.
Süper.
Ellerimi iki tarafımda kaldırarak konuştum.
"Ya tamam demedim bir şey, öldürmeyin beni nolur?"
Elbette onları bu hareketimle güldürmeyi başarmıştım. "Kızım, okula geldiğimizden beri parti yüzü mü gördük?" dedi Lorin, "Hem bu elbiseleri boşuna mı getirdim ben?" diye ekledi Ceren de.
"Evet ya, içicez, eğlenicez. Kaynaşıcazzz."
"Kaynaşmamışsınız gibi."
Göz devirdim söylediğim şeyle birlikte.
"Sus kız çingen"
"Off Doğa! Ya hem ben hiç elbise getirmedim ki. Siz böyle şıkır şıkır giyinip gideceksiniz, bence ben hiç bulaşmayayım he?"
Önce Doğa'ya tepki vermiş, ardından ise yakaran bir tonlamayla mızmızlanmaya başlamıştım. Mızmızlanırken de, onların yanında çocuk gibi davranmayı sevdiğimden, sarkıttığım ayaklarımı da sallamıştım.