8

1.4K 108 96
                                    

Yorum sınırı 70, fıghtingg

Jisoo unnie yine okula gelmişti ve hemen ilerimizde Yoongi hoca ile konuşuyordu. Jennie ise hemen yanlarındaydı. Lalisa ve ben ise kahkahalar atmamak için zor duruyorduk çünkü görüntü çok komikti. Ciddiyetle bir şeyler anlatan Yoongi hoca, cilveli cilveli tebessüm eden Jisoo unnie ve ona bakıp sürekli sıkıntı dolu nefesler verip duran Jennie.

"Şu kadının azmine ihtiyacım var." Lalisa yanımda mırıldandığında ona son derece imalı bakışlarımı attım ve konuştum. "Senin cilven yetiyor Lalisa hanım." Utançla gözlerini kaçırsada suratına yine o memnun gülüşü yayılmıştı. Ona bir kez daha laf anlatacaktım ama hemen arkasına beliren Jungkook arkadaşımın omzuna kolunu atmış ve onu kendine çekmişti. "Benden başka kime nazlanıyorsun böyle Lalisa?" Tanrım onun adını öyle bir söylüyordu ki cidden ben bile heyecanlanacaktım şimdi.

"Kimseye nazlanmıyorum." Mırıltısı Lisa'dan gelmişti ve o kadar kısıktı ki duymam zor olmuştu. Jeon Jungkook onun bu haline sırıtıp hatta hafifçe alt dudağını dişlediğinde olaya bir kez daha müdahalede etmek zorunda kalmıştım.

Jungkook'un kolunu Lisa'dan ittim ve sertçe konuştum. "Arkadaşımdan uzak durmanı sana daha kaç farklı kişi, kaç defa söyleyeğiz?" Çıkışımla birlikte Jungkook kaşlarını kaldırmış ve ardından Lalisa'nın yanından geçip benim karşımda dikilmişti. "İstediğiniz kadar söyleyebilirsiniz Park Chaeyoung. Fakat şöyle bir şey var ki canımı sıkmaya başlıyorsunuz." Dedikleri ile birlikte gülmüş ve kaşlarımı kaldırmıştım aynı onun gibi. "Canınızın sıkılmasını umursamadığımı hepinize teker teker göstermek zorunda mıyım?"

Jeon Jungkook bir kere daha alayla güldü ve başını iki yana salladı. "Canımız sıkıldığında neler yaptığımızı gördüğünü mü düşünüyorsun sarışın? Sen bu olanları ödül saymalısın çünkü Park Jimin seninle böyle eğlenmeyi seçti. Yoksa inan daha farklı yollarımız var..." Park Jimin benimle böyle eğlenmeyi tercih etti demek... Elbette eğleniyor olmalıydı. Dudaklarımı birbirine bastırıp güldüğümde Jimin'in sesini duymuştuk. "Jungkook ne yapıyorsun?" Sert sesiyle araya girdiğinde Jungkook hafifçe geri çekilmişti.

Gözleri üzerimdeyken mırıldandı. "Hiç." Ardından arkadaşına döndü. "Laflıyorduk yalnızca." Jimin bu cevabını beğenmemiş olmalıydı çünkü kaşları hala çatılıydı. Yalandan gülümseyip gözlerimi kıstım hafifçe karşımda ki adama. "Chaeyoung gidelim mi?" Lisa rahatsızca mırıldandığında ona bakmadan cevapladım. "Gidelim." Ve bunu eyleme dökmek adına bir adım atmıştım fakat bu defa karşıma Jimin çıktı. "Onun kusuruna bakma sarışın." Kısık bir sesle konuşmuş ve hemen ardından arkadaşına ters bakışlar atıp yeniden bana bakmıştı. "Bazen saçmalar." Derin bir nefes verdim. "Jimin birbirinizden hiç bir farkınız yok inan." Sertçe konuşup yanından geçip gitmiştim bu defa.

Kendisi benimle ters ters konuşmuyor diye iyi biri mi oluyordu? Kesinlikle hayır. Birini yalnızca bana olan davranışına göre sınırlandıramazdım. Ve Jimin, Jungkook'tan da beter biriydi.

Ailesiyle sorunları olması veya onu bundan vurmuş olmam böyle şeyler yapabileceği anlamına gelmiyordu. Herkes zor şeyler yaşardı ve kötüleğe baş vurmak işin sonunda tamamen kendi tercihimiz olurdu. Böyle biri olmak ve bunu yapmak zorunda değildi. Ve böyle biri olduğu için ona anlayış gösterebilecek biri değildim bende. Haksızlığa ses çıkartmak ve birine her şeye rağmen merhamet duymak farklı şeylerdi. Jimin'in düşündüğü gibi melekler bana falan benzemiyordu yani.

Lalisa ile oradan uzaklaştığımız esnada sıkıntıyla bir nefes vermişti yanımda. "Özür dilerim Chaeyoung, seni bu duruma sokmak istemedim." Ona döndüm ve derin bir nefes verdim. "Özüre gerek yok Lalisa. Seninle ilgili bir durum değil. Jeon Jungkook'un her zaman ki halleri." Dudaklarını birbirine bastırıp üzgünce önüne dönmüştü.

angels like you, jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin