Yorum sınırı 75 <3. Biliyorum sınır dolsa da bölümler gecikiyor biraz ve benim de hiç hoşuma gitmeyen bir durum inanınki. Fakat işte sabah altıda kalkıp güneş altında saatlerce çalışmam çok yorucu. En geç 11'e kadar oturup ardından pestilim çıkmış bir şekilde uyuyorum. Şu anda bile saat 11'e geliyor ve normalde uyumuş olmam gerekirken şu bölümü tamamlamak için buraya girdim... Elimden geleni yapıyorum yani, anlayışınız için teşekkürler.
Dün gece instagramdan Taehyung'a ulaşmıştım ve o da Jimin'i almış ve bir teşekkür ettikten sonra gitmişti. Kafam sıkıntıyla dolu olduğu için yatağa girdiğimde uykuya dalmam oldukça zamanımı almıştı.
Zorbalığı seçmiş birine üzülmek her ne kadar beni rahatsız etsede engel olamıyordum. Ve bu anlattıklarını ondan saklamak ya da söylemek arasında da çok fazla gelip gidiyordum açıkçası. Önümde ki kağıda boş karamalar yaparken kara kara düşünüyordum. Hocanın anlattıklarının bir kulağımdan girip diğerinden çıkmasının ardından dakikalar geçmişti. Şimdi ki dersimiz beden olduğu için tüm sınıf çıkmıştı. Lalisa Jungkook'la birlikte çıkışa ilerlediğine onalara kısa bir bakış atmak dışında bir şey yapmamıştım. Jennie derin bir nefes verdiğinde oturmaya devam ediyorduk.
Kim Taehyung ve Park Jimin buraya geldiğinde başımı kaldırmamayı tercih etmiştim fakat Jennie ile aralarında geçen sessiz bir anlaşma ardından arkadaşım yanımdan kalkıp gitmişti ve Tae'de onu takip etmişti.
Jimin önümde ki sıraya yan bir şekilde oturmuş ve dirseğini de benim sıramın üzerinde koymuştu. Böylece gözlerimi onun gözlerine çıkartmıştım. Benim ifadesizce bakan yüzümle beraber onunda düz bir ifadesi vardı. Gözlerimin içine bakarken tek seferde sordu. "Dün ne oldu?" Kaşlarımı kaldırıp arkama yaslandım ve başımı hafifçe yana çevirip omuz silktim. "Ne olabilir Tanrı aşkına? Geldin saçma sapan konuştun. Ne dediğini bile hatırlamıyorum. Jungkook'tan falan bahsettin sanırsam." Umursamazca vermeye çalıştığım yanıtın ardından bir süre sessiz kalmış ve hemen ardından işaret parmağı ve baş parmağı ile çenemi tutup ona bakmamı sağlamıştı. Sıraya doğru eğilip yüzünü yaklaştırdı ve bu defa tane tane konuştu. "Duymak istediğimi değil sarışın, gerçeği söyle bu defa."
Bu isteği ile şaşırmıştım çünkü bunu istemesini kesinlikle tahmin etmiyordum. Kaşlarım şaşkınca havalandı yine. "Neden?" Sorumla birlikte sustu ve devamını getirdim. "Neden? Yüce Park Jimin acınası hayatının ne kadarını bildiğimi neden öğrenmek istiyor ki?" Söylediklerim onu öfkelendirmiş olmalıydı çünkü kaşları çatıldı. Bu beni gülümsetirken keyifle mırıldandım. "Elbette bunlar benim düşüncelerim değil, senin düşüncelerin... Dün bana söylediğin şeyler tam da aklından geçenler Jimin. Annen ve baban..." Zorla yutkundu dediklerimle. Fakat kaşlarını öfke ile çatmaya devam ediyordu. Bende ona yaklaştım ve yüzlerimizi hizalayıp kısık sesle mırıldandım. "Ve şu an sana acıyan biri olduğunu düşündüğün için çılgına dönüyorsun değil mi? Seni bir kez daha çözdüm ve bu çok zevkli." Dediklerim ardından geri çekilmiş ve yüzümde ki gülümsemeyi de yavaşça yok etmiştim.
Derin bir nefes verip bakışlarımı kaçırdım ondan. "Tabi dün gece biraz düşündüğümde havuzla da ilgili bir problemin olduğunu fark ettim. Bunu henüz çözemesem de sıra gelecek." Sessizce oturmaya devam eden Jimin'in elleri yine titriyordu. Fakat onu rahatsız etmemek adına fark etmemiş gibi davrandım. "Her neyse. Dün gece öğrendiklerim yüzünden sana acımıyorum. Bunun için öfkelenmeme gerek yok. Ve söz veriyorum kimseye anlatmayacağım. Kızlara bile." Sözümü de verdikten sonra oturduğum yerden ayaklanıp ona bakmıştım. Samimi ve küçük bir gülümseme sundum ona. "Umarım bir gün babanla aran düzelir." Gözleri dolmasın diye nasıl direndiğini farkındayım ve başarmıştı. Hala öfke vardı göz bebeklerinde.
Ardından ona arkamı dönmüş ve sınıftan çıkmak için ilerlemiştim. Parmaklarım kapı kolunu bulduğunda bir anda sesini duydum. "Annem." Titreyen sesinde öfke vardı fakat bu da bir maskeydi. Durduğumda devamını getirdi. "Denizde boğulduğum sırada beni kurtarmak için öldü. Kıştı ve kumsalda kimse yoktu." Boğazıma oturan yumru ile dudaklarımı birbirine bastırdım. "Babam bu yüzden suçluyor bendi ve bende yüzmekle ilgili her şeyden nefret ediyorum." Yeni itiraflar ile bir kez daha buz kesmiştim. Ve bu defa sarhoş değildi. Kafası gayet ayık olan Park Jimin üzüntüsünü öfkesi ile gizleyerek bana itiraf etmişti. Çünkü ona kimseye söylemeyeceğimden bahsetmiştim ve o da bana güvenmişti.
Söylediklerine bir cevap vermeyip sınıftan çıkmış ve kapıyı ardımdan kapatmıştım. Canım yanarcasına bir nefes verdiğinde elim göğsümü bulmuştu. İtirafları canımı yakıyordu.
Gözlerimi yumarak kısa bir kaç saniyede kendimi sakinleştirmiş ve hemen ardından bahçeye yönelmiştim. Bahçe kapısından çıkıp kızları aramaya başladığımda gözlerim Jeon Jungkook'u bulmuştu. Şokla içime bir nefes çektim çünkü bankta oturan Jeon önünde dikilen kızı neredeyse kucağına çekecekti. Bu yabancı kız muhtemelen bizden bir sınıf küçüktü ve halinden çok memnun olduğu açıktı.
Gözlerim hızlıca etrafı taradığında Lalisa'yı görmüştüm ileride. O da şokla yerine çivilenmiş ve irice açtığı gözleriyle bu sahneye bakıyordu. Jennie'nin gözlerinde bile öfke değil şaşkınlık vardı. Adımlarım tedirginlikle onlara doğru ilerlemeye başlamıştı. Fakat beklemediğim şey Lalisa'nın benden hızlı davranmış olmasıydı. "Lalisa!" Adını seslensem de beni umursamamış ve bankta ki ikiliye doğru hızlı adımlarla ilerlemişti.
Hemen önlerinde dikildiğinde onu gören Jeon sırıtmış ve önünde dikilen kıza kısa bir baş hareketi yaparak onu göndermişti. Hemen ardından ayaklanıp uzun boyuyla Lisa'nın karşısında dikilmiş ve ellerini arkasında birleştirmişti. "Sorun ne? Bir şey mi oldu Lalisa?" Net bir imayla sorduğu soru esnasında Lisa titreyen dudaklarını zorla aralayıp konuştu. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" Jeon kaşlarını çattı dalga geçercesine. "Ne? Bana hesap mı soruyorsun ne oluyor?" Söylediklerinde ki sahte şaşkınlık arkadaşım ile eğlendiğini ele verirken avuçlarımı sıkıca kapattım. Mevzularına karışmaya hakkım yoktu.
"Beni öptün!" Lisa sert bir sesle söylediğinde bir başka şaşkınlık çarpmıştı bedenime. Bundan bize bahsetmemişti? Jennie ile kısa bir bakışma yaşadığımızda Jungkook'un sesi ile yeniden ona döndüm. "Yani? Ne var öptüysem? Öptüğüm tek kız olduğunu mu düşündün?" Dudakları şaşkınca aralanan Lisa'nın gözleri de dolmuştu hızlıca. Canının nasıl yandığını düşünmek beni delicesine sinirlendiriyordu. Fakat Jeon gülüşünü bir an soldurcak gibi olsa da daha çok canını yakmak istercesine devam etti sırıtmaya. "Güvenilmez biri olduğumu söyledin. Sen. Sen ve arkadaşların." Bunu derken bakışları kısa bir süre beni bulmuş ama hemen ardından yeniden Lisa'ya dönmüştü. "Ve haklıydınız. Ben güvenilmez biriyim Lalisa. Öptüğüm tek kız değilsin ve seninle yalnızca eğlendim. Sikik fizik ya da yalnızca günaydın ve iyi geceler yazdığım bir kız işime yaramaz. Benim için zahmetsiz bir eğlenceydin yani."
Şokla kaşlarım çatıldı o konuştukça. Onu sertçe itmek için ileriye doğru bir hamle yapsam da beklemediğim bir şekilde Lisa ona bir tokat atmıştı. Başı yana dönen Jungkook'un gerginliği hızlıca ortama yayılsada dönen başını öylece tutmaya devam etti. "Pisliğin tekisin." Öfkeyle fısıldayan Lalisa hemen ardından arkasını dönüp okula ilerlediğinde Jungkook da başını yeniden önüne çevirip onun arkasından bakmıştı.
Yerimde dikilmeyi kesip bu sinemayı izleyen insanlara kısa bir bakış atmış ve hemen ardından Lisa'nın peşinden gitmiştim.
•
Obuaaaa neler oluyor yine be!!!
Jimin😭😭😭bu çocuk cidden ağlatıcak beni. Durup dururken Chae'ye hayatını anlatırken buluyor kendini. Onu nasıl güvenli alanı olarak bellemişse...
Ve jungkook😧 dayaklıksın biliyosun dimi? Neyse kaçan kovalanır demişler. Sıra sende tatlım😁 onun haricinde ise taennie'ye de bir giremedim ama halledicem zosmxosmosmalxls
Yoonsoo zaten kahveler içti bilmem ne. Diğer shiplere kısa kısa text yazasım var sadece güncel durum/ilerleme gözüksün açısından. Umarım sizleri sıkmıyordur o tarz şeyler ama sıkıyorsa da yapma ihtimalim yüksek çünkü ben akıllanmaz bi aptalım.
Neyseeee sizi seviyorum görüşürüzzz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angels like you, jirosé
FanfictionOkulun zorbası Park Jimin, kendisine kafa tutan başarılı öğrenci Chaeyoung'u beğenir.