21

1K 76 112
                                    

Yorum sınırı 85.

Lalisa

Hep birlikte okul bahçesinde oturuyorduk. Kızlar Bambam ve Jack ile muhabbet ederken ben buna dahil olamıyordum. Jackson'ın omzuma atmış olduğu kolu beni rahatsız ediyordu. Neden bilmiyordum. Dokunuşları ve bakışları rahatsız hissetmeme sebep oluyordu. Kötü bir amacının olmadığını biliyordum. Beni rahatsız ettiğini bilse buna devam etmeyeceğini de biliyordum.

Gözlerim arada ilerimizde oturan Jungkook'a kayıyordu. Kızlar her zaman onu zorba bir pislik olarak tanımlıyordu. Evet haklılardı. O insanların canını yakmayı seviyordu. Ama ben onun diğer yanını da biliyordum. Sokak hayvanlarını besliyordu mesela düzenli olarak, müsait zamanlarında yetimhanelere gittiğini ve çocuklarla vakit geçirdiğini biliyordum, ağaçlarla konuşmayı sevdiğini de. Kötü biri değildi. Kötü biri olmak için uğraşıp duruyordu.

Yani kızların düşündüğünün aksine onu yalnızca dış görünüş olarak beğenmiyordum. Geçen sene sokakta bir köpeği severken görmüştüm onu. Yüzünde ilk kez böyle merhametli bir gülümseme gördüğüm okulun zorbasını izlemiştim uzun uzun. Eğer orada ona rastlamamış olsaydım belki ben de diğer herkes gibi düşünüyor olurdum. Gerçi öyle düşünmem belki de en iyisi olurdu.

Benimle geçirdiği zamanlarda ise ona daha çok çekilmiştim. Çünkü onun nasıl güzel sevdiğini biliyordum ve beni de öyle seviyormuş gibi hissetmiştim. Kızların düşündüğünün aksine aptal bir aşık değildim ben. Her şeyi görüyordum ve bu ihtimale tutunmuştum. Belki sonuçta onlar haklı çıkmıştı ama ben de oldukça haklıydım.

Bana doğru yaklaşan Jackson ile hafifçe geri çekildim ve ona baktım. "Seninle bir şey konuşmam gerek." Hızlıca söylediğim şeyle birlikte Jack şaşkınca bakmıştı bana bir süre. Ardından başını eğerek onaylamıştı beni. Oturduğum yerden kalktığımda kızlara kısa bir bakış atmış ve ardından direkt yüzme havuzunun olduğu yere yürümüştüm. Orası genelde boş olurdu. İçeri girdiğimde peşimden gelen Jackson kapıyı kapatmış ve bana bakmıştı. Gözlerinde gördüğüm endişeyle gözlerimi kaçırdım ondan.

Bunu yapmaktan nefret ediyordum. Kendimden nefret ediyordum. Dudaklarımı araladım ve geri kapattım bir kaç kere. Ardından da cesaretimi toplayıp söyledim bir anda. "Jackson ben yapamıyorum." Gözlerimi ona çevirdim ve endişenin yerini üzüntünün aldığını gördüm. Bir kaç saniye bekledim ve bir şey söylemediğinde devam ettim. "Seni seviyorum. Seni bir arkadaş olarak çok seviyorum. Sana güveniyorum ve sana değer veriyorum ama bu şekilde olmuyor." Alayla güldü ve başını eğdi hafifçe. "Seni seviyorum ama beni öpmeni sevmiyorum Jackson." Bana baktığında gözlerinin dolmuş olduğunu görmek kalbimde büyük bir acı yarattı.

"Demek yara bandın bile olamadım." Söylediği ile benimde gözlerim dolmuştu. Ona doğru bir adım attım ve konuştum hızlıca. "Hayır. Hayır öyle bir şey değil. Sana hiç bir zaman o gözle bakmadım yemin ederim. Gerçekten denedim. Olmadı ama özür dilerim. Olmadı." Gözümden akan yaşları sildim hızlıca çünkü şu an konu ben değildim.

Gözlerini yumdu ve derin bir nefes verdi. "Hala onu seviyorsun." Başımı iki yana salladım. "Konu onu sevmem değil konu sende değilsin. Yemin ederim bu benimle alakalı, kim olsa aynısı olucaktı." Gözlerini aralayan Jackson geriye doğru bir kaç adım atarken mırıldandı. "Önemli değil Lalisa. Seni yine de seviyorum." Ardından kapıyı açmış ve dışarı çıkmıştı.

Yaptığım şey yüzünden ağlamam şiddetlendiğinde zorlukla arkamda ki sandalyelerden birine oturmuştum. Yüzümü örtüp ağlayışlarımı sessizleştirmeye çalışsam da bir kez başladığında sonu olmadığını biliyordum.

angels like you, jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin