24

1K 73 101
                                    

Yorum sınırı 85.

Üzerime giydiğim kırmızı ve çiçekli elbisenin tek omzu açıktı. Kendimi süzüp duruyordum ve abarttıp abartmadığıma karar vermeye çalışıyordum. Derin bir nefes verip en azından salık saçlarımı toplamıştım hızlıca. Belime de bir kemer takarak çantamı ve ceketimi almıştım elime. Bir süre daha aynada kendime baktığımda telefonuma düşen mesaj ile Jimin gelmiş olduğunu söylüyordu.

Aceleyle ayakkabılarımı geçirmiştim ayağıma ve merdivenlerden inerken de ceketimi giymiştim. Kalbimde ufak bir çarpış vardı ve yüzümde ki tebessüme de engel olamıyordum. Kapıyı aralayıp dışarı çıktığımda arabasının yanında dikilen Jimin ile karşılaşmıştım. Onun da gözleri beni bulduğunda tebessüm etmişti.

Hızlı adımlarla yanına vardığımda hafifçe etrafımda dolanmıştı. Bu sırada beni süzen gözleri ile mırıldandı. "Bu kadar güzel olmanı üzerime alınıyorum." Cümleyi söylerken yeniden karşımda dikilmişti. Bir an için tersleyecek gibi oldum ama sonra bundan vaz geçtim. İçimde ki öfkeli Chaeyoung pençelerini çıkartmaya hep hazırdı ve onu fena yapacaktım.

Jimin'e karşı gülümsedim ve başımı hafifçe yana yatırdım. "Alınabilirsin." Cevabımla birlikte beklemediğim bir şekilde dudaklarıma kısa bir öpücük bırakmıştı. Şaşkınlık ile ona baktığımda sırıttı ve ardından arabaya binmem için kapıyı açtı. Hızlıca kendimi toparlayıp boğazımı temizlemiş ve binmiştim arabaya. Kapıyı kapatıp kendi yerine dolaşırken de yüzünde hala aynı tebessüm vardı. Şoför koltuğuna binip kendi kapısını da kapatmış ve ardından kemerini takıp arabayı çalıştırmıştı.

Nereye gittiğimizi tam olarak bilmesem de sormamıştım çünkü onun aklında bir plan olduğu açıktı. Arkama yaslanıp radyodan çalan şarkılara mırıltı ile eşlik etmiştim yalnızca. Gözlerim akıp giden yolu izlerken kısa sürede durduğumuz yer sinema salonuydu. "Sinemaya mı geldik?" Gülümseyerek sorduğumda başını sallayarak onaylamıştı. Arabayı durduğunda kapıyı açmış ve inmiştim. Kısa sürede yanımda biten Jimin ellerimizi birleştirmişti bir anda. Şaşkınca ona döndüğümde o yürümeye başlamıştı bile. Bende ona eşlik ettiğim esnada kalbimde yine ritim bozuklukları vardı.

İçeri girdiğimizde bir salonun önünde Jimin kimliğini ve fişini göstermişti. Görevli gülümseyerek içeri girmemiz için müsade etmişti. Salona girdiğimizde bomboş bir salon ile karşılaşmıştım. Ve karşılaştığım 2. şey ise yemekler olmuştu.

Bir masa vardı ve üzerinde tabaklar vardı. Hemen yanında bir şarap ve iki bardak. Gözlerim şaşkınlık ile Jimin'i bulduğunda gülümsemiş ve bugünün ikinci öpücüğünü armağan etmişti dudaklarıma. Benim şaşkınlığım sürerken ise yine onun yönlendirmesi ile koltuklara oturmuştuk.

Şarapları dolduran Jimin eşliğinde şaşkınca mırıldandım. "Salonu mu kapattın sen?" Sorumla birlikte salonun ışıkları sönmüştü. "İlk kez birlikte bir şeyler yapıyorsak anlamlı olmalı." Cevabıyla birlikte perde aydınlanmıştı. Oraya dönen gözlerim hızlıca filmin ne olduğunu anlamaya çalışmıştı ve kısa sürede de anlamıştım. Bonnie and Clyde aşırı eski bir filmdi ve benim de izlediğim tek aşk filmi falan olabilirdi sanırım.

Yüzüme bir gülümseme yayıldığında yeniden Jimin'e döndüm. "Bunu nereden öğrendin?" Kaşlarını kaldırmış ve cevaplamıştı beni. "Stalk konusunda fazla iyiyim diyelim." Söylediği şey ile kısık bir sesle gülmüş ve başımı şalkınca iki yana sallayarak bir süre ona bakmıştım. Fakat hemen ardından heyecanla arkama yaslanmış ve tüm dikkatimi sinemaya vermiştim. Bu filmi bir daha bu şekilde izleme şansım olacağını sanmıyordum.

Karnımızı doyurmuş ve şaraplarımızı içerek keyifle izlemiştik filmi. Arada kısa yorumlar yapıyorduk ve bu beni çok mutlu ediyordu. Sevdiğim şeylerle birisi ilgilendiğinde çok heyecanlı oluyordum ve bu kişinin Jimin olması buna artı katıyordu sanırım.

angels like you, jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin