18. bölüm(içimdeki ben)

5 2 0
                                    

İnsanlar size uzaktan bakar ve yargılarlardı, sizin ne yaşadığınızı bilmeden, nelere şahit olduğunuzu fark etmeden.

Hep konuşup dururlardı, ama biri de çıkıp bu çocuğun psikolojisi ne durumda diye sormazdı, çünkü kimse bunla ilgilenmezdi. Herkesin niyeti bir şekilde birilerinin açıklarını bulmaktı

Karşımda öpüşen çift beni görür görmez ayrıldı, belkide bu görüntüyü bir tek ben görsem bir sorun çıkmazdı ama hemen ardımda herşeyi gören sarah herkesi dumura uğratmıştı

Sarahın pamire olan aşkını bu ortamda bilmeyen yoktu, bir tek bakışları bile 'ben sana aşığım!" Dercesine bağırıyordu. Pamir hapishaneye girdiğindeki yıkımını hepimiz an be an izlemiştik.

Şimdi ise aldatılmış hissediyor olmalıydı, hayır bu pamirden dolayı değildi, Natalia dan dolayıydı.

Arkadaşının sevdiği çocuk ile öpüşmüştü, şimdi ise kendini açıklamak için çırpınıyor ve bir sürü şey söylüyordu. Ama Sarahın bunların hiçbirini duymadığına neredeyse emindim, hani bazı anlar olur ya, etranızdaki herkes konuşur ama siz aklınızdan geçenlerle meşgul olduğunuz için hiç kimseyi duymazsınız. Sarah şuanda tam olarak bunu yaşıyordu.

Koşarak odadan çıktığında natalia da peşinden koştu, Pamir ise dudağında kalan ruju silmiş ve elindeki birayı ağzına dikmişti. Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda "Bu dünya bazen biz Varlıkları bile bozabiliyor" dedi.

"Sen sarhoş musun!" Diye bağırdım bir anda, elini dudağına götürdü ve "Şşt! Çocuklar uyanıcak niye bağırıyorsun!??" Diye azarladı beni.

Sonrasında ise "Sarah ile öpüştüm amına koyayım" dedi. Kesinlikle öpüştüğü kişinin kim olduğunu bilemicek kadar sarhoş olmuştu, yanına yaklaştım ve elindeki şişeyi alıp asıldım. Elimden almaya çalıştığında ise sertçe yere fırlattım "Kendine gel! Ne seni bu hâle soktu!?? Daha yeni sarah değil natalia ile öpüştün sen!!"

Kaşlarını çattı ve cıkladı "Natalia değildir o" derken kendinden emindi "Öyle olsaydı bana karşılık vermezdi"

Demekki karşılık da vermişti

Elimle anlımı ovuşturdum, bir de bu eksikti. Derin bir nefes aldım ve daha ayakta bile durmayı beceremeyen pamiri yatağa oturtturdum. "Bana şimdi herşeyi anlatıcaksın" derken itiraz istemiyordum, oda zaten içindekileri dökmek için hazır bekliyor gibiydi.

"Bugün benim babamın ölüm yıldönümü" dedi. Yüzüne şaşkınlıkla baktığımda "unuttun sen tabii" diyerek güldü

"Bak şimdi yeniden anlatacağım. Benim babam varya benim yüzümden öldü" büyük bir kahkaha attı fakat gözlerinden yaş geliyordu "Ayrıntıya girmeyeceğim çünkü üşeniyorum, ona ölmeden önce sadece bir söz verebilmiştim. Oda her ölüm yıldönümünde ölecek kadar içmekti"

Kaşlarımı çatarken "Neden böyle bir söz verdin ki? Bir varlık neden babası ölmeden önce böyle bir söz verir" dedim.

Güldü, sonrasında daha büyük bir kahkaha attı "çünkü benim babam yaşamaya çok yakınken öldü, bana gözlerini yummadan önce yaşadığını yaşamamı istediğini söyledi. Ama öyle acı çek ki, tekrarlansın, seninki ölümle sonuçlanmasın dedi"

"Bende o günden beri her ölüm yıldönümü geldiğinde içkiyi kökledim, o kadar fazla içiyordum ki boğulucak gibi oluyordum. Kusup rahatlamak istiyordum fakat hastalığım yüzünden kusamıyordum, acı içinde kıvranıyor ve o şekilde uyuya kalıyordum. Kısacası babamın yaşadığını yaşıyordum, ama aramızda tek bir fark vardı. Ben her sabah yeniden uyanıyordum..."

Acı içindeki gülümsemesine baktım, aklıma neşeliyken attığı kahkahalar geldi. Demekki bu yüzden gülüşü bu kadar güzeldi. Acısı büyüktü, gülüşü gibi.

Maria'nın Laneti Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin