11. Bölüm - Silinmiş Yüzler

131 27 509
                                    

🎭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🎭

Çünkü bana ölüm ve yaşam arasındaki çizgiyi hatırlatır... Hayır İnci, hayır ağlamayacaksın. En azından bundan şimdilik vazgeçmek zorundasın. Çünkü bana ölüm ve yaşam arasındaki çizgiyi hatırlatır... "Barlas." dedim sessizce. Esen uyarmıştı beni ama aynı tuzağa bende yakalanmıştım. "Sen çok kötü bir insansın." Gözlerim dolduğunda çenem titredi. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlarda titreme krizlerim başlıyordu, hayır dedim kendime. Çünkü bana ölüm ve yaşam arasındaki çizgiyi hatırlatır...

Bir an elindeki silah ona ağır gelirmiş gibi oldu ama gözlerindeki ifade, bir gram değişime uğramamıştı. "Biliyorum." dedi kaşlarını çatarak.

Cevabı ardından gözyaşlarımla gülümsedim. "İşte sırf bu yüzden Barlas, sırf bu yüzden seni mahvedeceğim..."

Yüzündeki donuk ifade yumuşayınca kaşlarım hafif çatıldı. "Beni pişman et." dedi sessizce.

Başımı salladım. "Çok istiyorsan eğer," dedim ve kalbimin üzerindeki silahla göz göze geldim. "Sözüm olsun, seni elbet ki pişman da edeceğim." Ölüm ve yaşam arasındaki çizgide yürüyordum, en ufak darbeden sonra düşmemek için yalvaracağımın farkındaydım ama hayatım zaten kumardan ibaret değil miydi?

Öyleyse fazladan bahse gerek yoktu. "Menfaatin ne bilmiyorum, bundan ne kazanacaksın bilmiyorum ama Barlas, bu son şansın. Ya şimdi ya hiç." Açık oynayacaktım.

"Hiç." dedi sessizce beni yeniden cevaplayarak.

Ya bedeninin içinde iki farklı ruha sahipti ya da benimle ağır dalga geçiyordu. "O halde bir sonraki karşılaşmamızda namlunun ucundaki isim sensin." Samimiyetsiz bir gülüş kondurdum yüzüme, gözyaşlarım isyan ederken gülmek akıl alır gibi değildi.

"Namlunun ucunda olmam günün sonunda senin öleceğini değiştirmeyecek." dedi silahını indirirken. Karşısına misliyle gelebilirdim, bunu bana yaptığına pişman edebilirdim çünkü zorlamıştı.  Sınırları öyle bir aşmıştı ki ondan artık nefret ediyordum.

Boynunda gözlerimin önünde duran dövmesi tam isabetti. "Günahkar..." dedim ona yaklaşıp fısıldayarak. "Hakkında hiçbir şey bilmemem benim günün sonunda öleceğimin habercisiyse, sakla kendini benden." Geriye çekilmeden hemen önce tam olarak indiremediği silahını elini tutarak indirdim.

Bu saatten sonra çok şey anlamıştım, sessiz falan olmama gerek yoktu. Onlar illa ki karşıma çıkacaklardı ve kafamı ezmek isteyeceklerdi. Onlar illa ki sesimi bastırmaya çalışacaklardı, onlar illa ki yoluma taş koyacaklardı.

Başından beri izlerimi gizlemem gerektiğini söyleyerek bu izin bir olayının olduğunu anlatmaya çalışmıştı ama silahı kalbime doğrulturken iki gözünde de gördüğüm tek aynı şey, şüpheydi. Benden delicesine şüphe duyuyordu, gözlerindeki o çıldırmışlığı gördükten sonra emin olmuştum.

TERSİ YÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin