5.2

21.4K 1.2K 130
                                    


🥂

VİSAL


Özgünün ağzından.

Özgühanx: Bulut geldi şimdi.

Özgühanx: Ben sana sonra yazarım.


Mesajları Çağıla gönderip hızla telefonun ekranını kapattım ve bakışlarımı birkaç metre ötemde bana doğru adımlayan Buluta çevirdim.

Üzerine kahverengi salaş bir gömlek, altına ise hafif bol bir pantolon giymişti. Gömleğinin ilk iki düğmesini ise açmış ve elini cebine koymuş bir şekilde buraya doğru adımlıyordu.

Bakışları birkaç saniye sonra bana döndü ve göz göze geldik. O an sanki benim için zaman durmuş gibiydi. Ama Bulut elini cebinden çıkarıp sarıya yakın kahverenginde ki saçlarını karıştırdı ve hızlı adımlarla bana doğru adımlamaya başladı.

"Selam" dedi bakışlarını bir an olsun bile benden çekmeden. "Selam" dedim bende aynı onun gibi ve birkaç adımda yanında olduktan sonra onunla birlikte adımlamaya başladım. "Eve gitmeden önce" dedi ve bakışlarını benden kaçırıp elini tekrar cebinin içine koydu. "Konuşabilir miyiz?" dedikten sonra bakışlarını tekrar bana çevirdi ve göz göze geldik.

"Konuşalım" dedim omzuma astığım çantamın kulbunu sıkarken. Gerçekten bu konuşmayı o kadar uzun süredir bekliyordum ki, sabaha kadar uyumasak ve benimle konuşmak istese yine onunla konuşurdum.

Yarım saat kadar ya da daha az bir süre yürüdükten sonra sahil kenarında kayalıkların orada durdu ve bakışlarını benden çekip çömeldi, ardından ise hiç beklemediğim bir anda kayalıkların üzerine oturdu. "Gelsene" dedi yan tarafını göstererek ve gülümseyip gözlerini gözlerime çevirdi.

Acaba bir ihtimal sarhoş olabilir miydi?

Yavaş adımlarla ona doğru ilerleyip tam yanında bulunan kayaların üzerine oturdum ve bakışlarımı Buluttan çekip denize çevirdim. Bir süre konuşmadı, konuşmadım. Sadece sessizce o beni izledi, ben ise sonsuzca uzanan denizi.

En sonunda sessizliği bölüp konuşmaya başladım. "Konuşmayacak mısın?" dedim bakışlarımı ona çevirirken. Birkaç saniye gözlerini gözlerimden bir an olsun bile çekmedi. Sadece yeşil gözleriyle gözlerimin içine baktı. Ardından ise dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. "Başak, sevgilim değil"

Bunu, zaten biliyorduk ama değil mi?

"Tamam bunu zaten biliyorsun" deyip gülümsedi ve gözleri birkaç saniye gözlerimden ayrıldı. Hemen ardından gözlerini tekrar gözlerime çevirdi ve bana biraz yaklaştı. "Özgü" dedi birkaç dakikanın ardından. "Çok güzelsin"

Şu an ne yapıyordu?

İçki içmişti, kokusundan anlaşılıyordu. Başka zaman olsa söylemeyeceği şeyleri gelmiş şimdi söylüyordu ve kesinlikle sarhoş olmalıydı.

"Sarhoşsun" dedim gözlerimi bir an olsun ondan çekmeden. Benimle konuşacaktı ve normal bir konuşma olmayacağına da adım kadar emindim. Ya bu kayalıkların üzerinden gülümseyerek kalkacaktım ya da ağlayarak. Ama o şu an sarhoşken ve bilinci yerinde değilken benimle bu kadar önemli bir konuyu konuşmasını istemiyordum.

Pişman olabilirdi.

Ayıldığında burada yaptığı ve söylediği her şey için pişman olabilirdi ve ben pişman olsun istemiyordum.

"Sarhoşsun" dedim bir kez daha ve ayağa kalkmaya çalışırken konuşmaya başladım. "Ayıldığında konuşuruz Bulut, hadi kalk gidelim" dedim. Ama o bana engel olup kolumdan tuttu ve kalktığım yere tekrar oturmamı sağladı. "Hayır" dedi gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmeden. "Kendimdeyim" dedi konuşmasını sürdürürken. "Ve bu konuşmayı bilakis de kendi rızamla yapacağım" dedi ve bir süre elini kolumdan çekmeden sadece gözlerimin içine baktı. Göz temasını gerçekten de seviyordu.

VİSAL | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin