ᝰ.ᐟ
doğru düzgün yorum yapılmadığı için kurgu hakkındaki düşüncelerinizi bilmiyorum ve az okunmasına da bakarsak yakında bir daha yayınlamamak üzere kaldırabilirim.
ᝰ.ᐟ
"Yani, ayrılma sebebiniz bu mu?"
Taehyung, bana neden ayrıldıklarını en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı. Özet geçmek gerekirse Jennie benim hakkımda bazı hoş olmayan şeyler söylemiş. Taehyung neler dediğini söylemedi, kafama takıp üzülmemi istemiyormuş. O da dayanamamış ve ayrılmışlar. Bu yüzden Jennie bana benim suçum olduğunu söylemiş.
Beni onaylayan homurtular çıkardı ve başını aşağı yukarı salladı. Konuşurken pozisyonumuzu hiç bozmadığımız için alnı göğsüme sürtünmüştü. Ona inanıyordum. Tereddüte düşmesin diye bir elimle ensesindeki saçları okşadım.
"Sana inanıyorum Taehyung."
Benim Taehyung'dan başka ne inanacak kimsem vardı, ne güvenecek. Ne sırtımı yaslayacak kimsem vardı, ne de destek olacak. Taehyung benim evim, ailem, arkadaşım, kardeşim... Ya da yakınlık sıfatı bildiren, kardeşim dışındaki şeyler?
Derin bir nefes verdi ve imkanı varmış gibi belimdeki ellerini daha da sıkıp başını hafifçe kaydırarak omzuma yasladı. Bu hareketiyle de burnu boynuma temas etmeye başlamıştı.
"Seni özlemişim Jungkook."
Ben de. Ben de seni çok özlemişim, özlüyorum...
Burnunu da kaydırdı ve yumuşacık, sıcak dudaklarını hissettim boynumda birden. Öylece duruyor, soluklanıyordu. Dudakları hareket edecek diye ödüm kopuyor, dahası heyecanla kalbim hızlanıyordu.
Biz, ne istediğimizi, ne yapacağımızı bilmeyen iki arkadaştık. Ancak şimdi, Taehyung bu arkadaşlık sınırlarının ilerisine birkaç adım atıyordu.
Boynum, hafifçe ıslandığında öpücüğünün sesini duydum. Yutkunma isteğimi bastıramadığımda, onun da bu sesi duyduğuna emindim.
"Taehyung..."
Dudaklarını bu sefer daha ıslak bir şekilde boynuma sürttüğünde, onları dili yardımı ile ıslattığını anladım. Gecenin sessizliğini bozmak istemezcesine fısıldadı tenime doğru.
"İzin ver, izin ver keşfedeyim Jungkook. İzin ver, arkadaşlığımızın ötesinde neler yatıyor bulalım."
Bu sözleri sanki bir şeyleri kopardı. Başının etrafındaki kollarımı sıkılaştırıp bir nevi ona izin verdim.
"İzin veriyorum."
O da bunu bekliyormuş gibi hafifçe eğdiği belini düzeltip kulağımın arkasına doğru ilerledi. Dudaklarını bu sefer orada hissettiğimde istemsizce bir elimle sevdiğim saçlarını hafifçe çekiştirdim.
Anında durduğunda bu hareketimden vazgeçip ensesini okşamaya devam ettim. O da kulak hizamdan ilerledi ve yanağıma geldi. Hiç durmadan ıslak dudaklarıyla geçtiği yerleri öpüyordu. Oradan da dudaklarımın kenarına bir yol oluşturduğunda orada durdu. Dudakları tenime değiyordu, ancak hareket etmiyorlardı.
"Arkadaşlar birbirinin tadını bilmez Jungkook."
Aklına bu birden nereden gelmişti bilmiyordum, ancak haklıydı. Ben ne kadar kendimi kandırırsam kandırayım; Taehyung benim ne arkadaşım, ne de kardeşimdi.
Nefesleri ile ısıttığı dudak kenarımı da öptü ve başını geri çekip yüzlerimizi hizaladı. O da benden bekliyordu, görüyordum bunu. Bacaklarımı sıktım ve sanırım kasıklarının sertçe arabaya çarpmasına sebep oldum, çünkü yüzü buruşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
celebrity life, tk
Fanfictionmy boy, only breaks his favorite toys. ¡¡friends to lovers