"Onları sevişirken yakaladım!"
"Sevişmiyorduk Jin, şunu söyleyip durmayı kes."
Yaklaşık yarım saattir işte tam da bunun tartışması dönüyordu. Jin, herkesi bizi sevişirken yakaladığına ikna etmeye çalışıyordu. Tahmin edersiniz ki ben ise kıpkırmızı bir şekilde Taehyung'un arkasına saklanmış oturuyordum.
"Taehyung bir şey söyle..."
Kulağına fısıldadım ve onu susturmasını istedim çünkü Jimin bana pişkince sırıtarak bakıyor, sonra benimle dalga geçeceğinin sinyalini gönderiyordu.
"Seokjin yeter. Ciddiyim sus artık."
"Sevgilisinin de istediğini yaparmış. Hanımcı Taehyung!"
Sevgili lafını ilk kez sesli duyuyordum ve birazcık garip gelmişti. Koltukta arkasına resmen yapıştığım Taehyung'un yüzünü görebilmek için biraz başımı kaldırdım ve yana doğru eğildim. Gülümsüyordu. Son söylediğine kızacağını düşünsem de bir şey dememişti.
"Hanımcı da olurum beyci de, sana ne lan! Git sen kendi sevgiline bak."
Yanda öylece telefonu ile oynayan Namjoon hyunga dönmüştü şimdi bütün gözler. Seokjin hyung, kendisi ile ilgilenmediği için onu azarlamaya başladığında Namjoon hyung telefonu kapattı ve ona gülümseyerek bakmaya başladı. Gerçekten de çok tatlılardı ve Seokjin hyung hep onu azarladığı için yeni evli gibi gözüküyorlardı. Azarladığı kadar da seviyordu, belliydi.
"Ne o, Seokjin'in Namjoon'u azarlaması çok hoşuna gitti sanırım. Eğer öyleyse sen de beni azarlayabilirsin."
Taehyung bana dönüp gülerek konuştuğunda fark ettim dalıp gittiğimi. Ben de ona geri gülümsedim. Bu halleri gerçekten de çok tatlıydı.
-
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, Taehyung'un arkadaşları kalkıp gittiler, biz de beraber ortalığı topladık. Saat en son baktığımda sabahın 2'siydi. Kendimi yorgunca koltuğa bırakıp gözlerimi kapattığımda yanımda bir ağırlık hissettim. Onun ardından Taehyung'un elini ensemde hissettiğimde gülümsedim, o da yavaşça ensemi ovmaya başladı.
"Çok mu uykun geldi, hm? Normalde erkenden yatarsın."
Haklıydı. Belli bir uyku saatim vardı ve onu yarım saat bile geçse uykusuzluktan bayılacak gibi olurdum. Şimdi ise 4 saat çoktan geçmişti o saatin üzerinden.
Elini ensemden çekmesini sağladım ve başımı dizlerine koyup uzandım.
"Masaj yapmamı ister misin?"
"Sen yorulmadın mı?"
"Benim uyku saatime daha 3 saat var."
Bunu söyleyip güldüğünde ben de güldüm. Hep böyle sabaha karşı yattığı için ona kızardım ama hiç dinlemezdi ki. Tabii şu an bir masaja hayır diyemezdim.
"Yap o zaman."
İnce, uzun parmaklarını şakaklarımda hissettiğimde yüzümde ufak ve rahatladığımı belirten bir gülümseme oluşmuştu bile. Biraz orada oyalandı ve bir eli saç diplerime kayıp saçlarımı sevmeye başladı. Her an uyuyabilirdim yani.
Bir eli saçlarımı sevmeye devam ederken diğeri yavaşça, vücuduma sürtünerek bacağıma kaydı. Bu hareketi ile gözlerimi yavaşça açıp ona baktım.
"Kızgınlığa mı girdin Taehyung, ne bu böyle?"
"Hayır, sadece uzun zamandır sana karşı olan dokunma isteğimi dindirmeye çalışıyorum ama önümüzdeki 80 yıl içinde dinecek gibi durmuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
celebrity life, tk
Fanfictionmy boy, only breaks his favorite toys. ¡¡friends to lovers