"Bazı insanlar güzeldir. Görünüşleriyle değil. Söyledikleriyle değil. Olduklarıyla."
-Markus Zusak
/Şimdiki Zaman/
Sabah olduğunda Ali'nin sesine uyandım.
Gözlerimi araladığımda gülümseyen suratıyla karşımda dikiliyordu. Muhtemelen kalkalı bayağı olmuştu. Hatta kahvaltısını bile yapmıştı. Çünkü üniformaları üzerindeydi. Ve Ali yemek yemeden üzerini giyinmezdi.
"Ben işe gidiyorum. Masayı toplamadım, kalkıp yemeğini ye. Sonra ilacını iç. Yine uyursun." dedi başımda dikilirken.
"Tamam, dikkatli ol."
"Olurum. Arayacağım zaten seni sürekli."
Yatakta oturur pozisyona geldim ve Ali odadan çıkarken ayağa kalktım.
"Ali!"
Arkasını dönüp kaşlarını kaldırdı. Sanırım seslenmemi beklemiyordu.
"Gitmeden sarılalım m?" dedim uykulu halimle yarım yamalak gülümserken.
Kollarını iki yana açtı.
"Gel buraya!"
Ali'ye sarıldıktan sonra gitmesini asla istemiyordum.
"Bugün gitmesen olmaz mı?" dedim suratımı düşürerek.
"Çok isterdim ama okul değil maalesef. O yüzden sadece 12 saatini bensiz geçirebilirsin diye düşünüyorum."
"Böyle dediğinde kulağa aşırı uzun gibi geliyor."
"Tamam, yarım gün diyelim o zaman."
Yine suratım düşük gözlerinin içine baktım.
"Gece, şöyle bakma bana. Canımdan can gidiyor. Gitmek zorundayım. Söz veriyorum haftasonu boyunca yanında ayrılmayacağım. Anlaştık mı?"
Gülümseyerek kafa salladım.
Ali tam kapıdan çıkarken arkasına döndü.
"Evden çıkmak yok!"
Tekrar kafa sallayıp banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa geçip kahvaltımı yaptım. Mutfağı topladıktan sonra salona geçip biraz televizyon izlemek istedim ama çok sıkıcıydı. Birkaç saat derslere göz gezdirdim. Biraz telefonda vakit geçirdim. Kitap okuyayım istedim ama her şey çok sıkıcı geliyordu. En sonunda kalkıp üstüm giyindim. Havanın rüzgarlı olduğunu görüp Ali'ye ait olan krem rengi ceketi üstüme aldım ve karakola doğru yola koyuldum. Karakolun önüne geldiğimde Kenan kapının önünde duruyordu.
"Gece!" diye seslenince yanına gittim.
"Efendim?"
"Geçen olay için ben onun adına özür dilerim. Ali'ye söylemeye karar verdik ama senin söylemen daha doğru olur. O yüzden yarına kadar söyle ya da yarın biz söyleyelim."
Haklıydı. Ali'nin haberi olması gerekiyordu.
"Haklısınız. Söylerim ben bu akşam."
İçeri girdim ve gözlerim Ali'yi aradı.
"Buyrun, yardımcı olayım." dedi bir tane kadın polis.
"Ali burada mı?" dedim yapmacık bir şekilde gülümseyerek.
"Hangi Ali?"
"Ali Akel."
"A, bizim Ali." dediğinde kaşlarımı çattım. "İçeride odasında. Sağdan-"
"İkinci kapı. Biliyorum." dedim kadının sözünü keserken.
Bizim Ali ne demek ya? Sadece benim Ali'm o.
Ali'nin odasının önüne gelip kapısını çaldım. 'Gel!' komutuyla odasına girince Ali şaşırmış yüz ifadesiyle yüzüme baktı.
"Ne işin var senin burada? Bir şey mi oldu Gece?"
"Hayır, sadece seni istiyorum."
"Sadece bir saat aramayayım dedim, direkt damladın buraya. Tamam, ben de seni özledim ama hastasın güzelim."
Ali'nin dediklerini umursamadan Ali'ye sarıldım.
"Gece, gözüme bak bakayım."
Geri çekilip anlamlandırmak isteyerek Ali'nin gözünün içine baktım.
"Bir şey olmadığına emin misin? Bu sığınma, korunma ihtiyacı sarılması. Biliyorum seni."
"Hastayım diye nazlanamayacak mıyım?" dediğimde Ali'nin gülmesine sebep oldum.
"Bir tek bana nazlanacaksan neden olmasın? Hoşuma gidiyor."
Daha deminki kadın aklıma geldiği için birden sinirlenip geri çekildim.
"N'oldu?" dedi Ali telaşla. Yüksek ihtimal yanlış bir şey söylediğini sanmıştı.
"Bizim Ali ne demek!?"
"Ne demek?"
"Sana soruyorum işte! Ne demek?"
"Kim demiş bizim Ali diye?"
"Şuradaki kızıl saçlı kadın!" dedim odanın dışını kafamla göstererek.
"Heee." dedi Ali dediklerimi kafasında oturturken. "Bizim Ece o."
"BİZİM ECE NE ALİ!?"
Ali ses tonumdan dolayı eliyle ağzımı kapatıp bana yaklaştı.
"Sessiz ol. Karakolu başımıza toplayacaksın." dedi sessiz bir şekilde kahkaha atarken.
Ali'nin ağzımın üstünde olan elini ısırdığımda sessizce acısını belli ederken elini ağzımdan çekti.
"Gece, n'apıyorsun?"
"Ece kim Ali?"
"Şşşt! Tamam sakin ol, seni sinirlendirmek için bizim Ece dedim. Kenan'ın sevgilisi."
Son cümlesi beni çok rahatlatmıştı ve yanımdaki sandalyeye oturdum.
"Senin gerçekten espri anlayışını değiştirmemiz lazım Ali. Komik bile değildi."
"Ama ben senin sinirli halini izlerken çok eğlendim. Isırma kısmı hariç." dedi gülerek.
"Çok acıdı mı?" dedim gülümsememi tutmaya çalışırken. Hala sinirli görünmeye çalışıyordum.
"Çok acıdı Gece."
"Gerçekten mi?" dedim telaşlı yüz ifademle ve Ali'ye döndüm. Yüzünde gerçekten acıdığına dair bir yüz ifadesi vardı. Kafasını olumlu anlamda sallayınca pişmanlık duygum beni ele geçirdi.
"Özür dilerim, o an çok sinirliydim. Canını acıtmak istemedim." dedim.
"Şaka yaptım, acımamıştı bile."
"ÇOK KÖTÜSÜN ALİ! ŞİMDİ GERÇEKTEN CANINI ACITMAK İSTİYORUM!" dedim ve Ali'nin yanına gittiğimde odanın kapısı çaldı. Sessizce daha demin oturduğum koltuğa oturdum ve Ali'nin 'Gel!' komutuyla içeriye Halit girdi.
"Serkan Gündoğan'ı bulduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Aydınlığı
Dla nastolatkówBazen en büyük karanlıklar, sizi en güzel aydınlıklara çıkarır. .. << "Ali ne yaptın sen?" "Ne yapmışım?" "Kızın babasının kolunu kırmışsın!" "O kıza, bir daha el kaldırırsa sadece kırmakla kalmam götüne bile sokarım!" >>