"Her şey geçip gider, bu yüzden her şey layıktır geçip gitmeye."
-Böyle Buyurdu Zerdüşt/Friedrich Nietzsche
/Şimdiki Zaman/
Sabah olduğunda kalkıp hazırlandık kahvaltımızı yaptık ve kendimi birden hastanenin pansuman odasında buldum. Bana seslendiklerinde içeri girdim ve hemşire avucuma pansuman yaparken ben kafamda tüm olanları tartıyordum.
"Acıyor mu Gece?"
Ali'nin sesi kafamdaki düşüncelerden sıyrılmama sebep oldu ve gülümseyerek ona döndüm.
"Kafamdan o kadar çok şey geçiyor ki acısını hissetmiyorum bile." dedim hala gülümserken.
"Hepsi benim de aklımdan geçiyor ama senin canın acıyorsa, bu düşünce, daha ağır basıyor."
Ben gülümsememi bastırmaya çalışırken hemşire ikimize de sırayla bakıp gülümsedi.
"Sevgili misiniz?"
Ne? Sevgili miyiz? Susarak Ali'nin vereceği cevabı bekledim ama o da bana bakıyordu.
"Hayır, kardeşim gibi." dedi Ali birden ve şok olmama sebep oldu.
Kardeşim gibi mi? Bu çocuk benimle dalga mı geçiyordu? Ben içten içe onun için yanıp biterken o beni kardeşi olarak görüyor olamazdı di mi? Yaptığı şeyleri sadece kardeşi gibi görerek mi yapmıştı? Benden hoşlandığına her şeyimle eminken bunu yapması, yalan söylemeyeceğim fazla zoruma gitmişti. Ama eğer böyle oynamak istiyorsa ben de böyle oynardım.
"Evet, abim olsa bu kadar severdim." dedim hemşireye gülümseyerek. Ali'nin benden bunu beklemediği belliydi. Belki de, o da böyle söyleyerek ağzımı aramıştı ama bana karşı çok yanlış bir yol seçmişti. Bundan sonra benden kesinlikle çekeceği vardı.
Hastaneden çıkıp durağa yürürken Ali çok alçak sesle konuştu.
"Abim olsa bu kadar severdim mi?"
Dediği şeyi anlamıştım ama anlamamış gibi yaparak sordum.
"Efendim?"
"Yok bir şey."
"Bir şeye mi sinirlendin sen?"
"Neye sinirleneceğim Gece?"
"Bilmem, sordum öyle."
Otobüse bindik ve karakola gittik. Ali hala sinirliydi ve ben bundan keyif alıyordum. Beni arkasında bırakarak hızlı adımlarla odasına gitti. Ben de peşinden odaya girdiğimde çoktan dosyalara gömülmüştü bile. Uzaktaki koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım. O kadar olaya rağmen kafamın içinde hala 'kardeşim gibi' cümlesi dönüp duruyordu. Bağırmak istiyordum. KARDEŞİM GİBİ NE DEMEK YA?
Kapı açıldığında düşüncelerime bir süre daha ara verdim. Kenan'la Can gelmişti.
"Bizi çağırmışsın." dedi Kenan Ali'ye doğru.
"Araştırmanız gereken iki isim söyleyeceğim." dedi ve Aylin'le Hayat'ın ismini verdi. "Bulabileceğiniz kadar çok şey bulun. Yani her türlü olayı derinlemesine inceleyin ve her ayrıntıyı önüme getirin. Çok önemli."
Kenan tam çıkacakken beni gördü.
"Sen n'apıyorsun burada?"
"Ne yapayım, abim beni peşinde gezdiriyor başıma bir şey gelecek diye."
"Abin kim?" dedi Can anlamamış surat ifadesiyle.
"Ali abim işte."
Kenan, Ali'ye ne olduğunu anlayamadığı bakışlarıyla bakarken Ali öfkeyle bana bakıyordu. Kenanlar çıktığında Ali kalkıp yanıma geldi.
"N'apıyorsun sen?"
"Yatıyorum Ali, sen n'apıyorsun?"
"Ondan bahsetmediğimi biliyorsun."
"Neyden bahsettin, anlamadım."
Tabii ki salağa yatıyordum. Çünkü çok sinirliydim.
Ali derin bir nefes verip tekrar dosyaları incelemeye başlayınca ben de birkaç dakika sonra kalktım.
"Ben biraz hava alacağım. Çok uzaklaşmam." dedim ve karakolun önüne çıkıp bir banka oturdum. Bir süre sonra yanıma esmer bir polis geldi.
"Şikayete mi geldin, şikayet mi edildin?" diye sordu yanıma oturduğu gibi.
"Hiçbiri."
"Keyfin yok gibi."
"Her insanda bazen olduğu gibi."
"Ne sıktı canını?"
"Gözlerime baksan bir." dedim yüzümü ona çevirerek. "Sence hiç tanımadığım birine dert yanacak göz var mı bende?"
Karşımdaki polis güldü.
"Tanıdığına bile dert yanacak göz yok." dedi gülümserken.
"Doğru teşhis."
"Yamaç ben."
"Gece."
Biz Yamaç'la polislik hakkında sohbet ederken Ali gelip karşımda dikildi.
"Eve geçiyoruz."
"Oooo Ali'yle tanışıyor musunuz?"
"Evet, kendisi a-."
Abim diyecektim ama Ali sözümü kesti.
"Sevgilisiyim."
🌑
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Aydınlığı
Ficção AdolescenteBazen en büyük karanlıklar, sizi en güzel aydınlıklara çıkarır. .. << "Ali ne yaptın sen?" "Ne yapmışım?" "Kızın babasının kolunu kırmışsın!" "O kıza, bir daha el kaldırırsa sadece kırmakla kalmam götüne bile sokarım!" >>