5.Bölüm :"ZOR ADIMLAR"

11 4 0
                                    

Eve geldim emreden hâlâ ses yoktu ve evinede gidemezdim anneme durumu anlatmaya gittim babamda yanındaydı. "anne baba size bir şey söyleyeceğim" sesimdeki gerginlik ikisinide meraka soktu "özgeye çarpan kişi bizim okulda ve yolda giderken haberleri okudum karakolun oraya not bırakmış bilerek çarptım diye" annem ile babam şok oldu ve yine devam ettim "eee sakın beni okuldan almayın ve merak etmeyin tamam mı ben iyiyim" annem başını salladı babamda aynı tepkiyi verdi ve odama gittim. Annem bana hastaneye gideceğimizi söyledi ve yatağıma uzandım nasıl bilerek yapabilir ki nasıl vicdansız suçluluk duygum hafifledi ama hâlâ vardı tabii ki özge iyi olursa içim rahat edecekti ki inşallah iyi olur sapasağlam olur. Annem beni uyandırdı uyku sersemiydim ama hemen toparlandım ve üstlerimizi giyinip evden çıktık acaba iyi miydi özge yoksa hâlâ hayati tehlikesi sürüyor muydu? Babam arabayı sürüyor,annem dışarı bakıyor kardeşim oyuncağı ile oynuyor ve bende özgeyi düşünüyorum nasıl oldu diye göğsümde çok kötü bir yumru vardı gitmiyordu kazadan beri suç...suç...suç emredende ses yoktu ses...ses...ses off kazadan iki gün geçti ama emreden ses yok ya acaba iyi mi kötü mü ikisinide aynı anda düşünmek beynimi error verdiriyor beynim yanıyor. Hastaneye geldik babam arabayı durdurdu ve hemen kardeşim,annem ve ben indik babam ise arabayı park etmeye gitti. Hemen danışmaya gittik ve hâlâ yoğun bakımdaydı yine ikinci kata yoğun bakımın olduğu yere yürüdük. Asansöre bindik çok havasızdı bindiğime binbir pişman olmuştum gerçekten. Asansör hareket etti eksi bire gidiyordu off be eksi birde durdu ve beş kişi bindi Allah kahretmesin be toplam sekiz kişi olmuştuk ne güzel asansörde üçümüzdük. Ve derken sıfıra çıktı ve oradada üç kişi bindi inen olmadı on bir kişi. "Ayy benim katsayılarım artacak anne" itiraz ediyordum çok bunalmıştım. "sabır et selim Ayy" sabır evet beklemem lazım zaten üstümde bir yük var bir de havasızlık,ter kokusu... Iyy midem bulandı gerçekten birinci kata çıktı iç kişi indi ve üç kişi yine bindi. Matematikteki asansör probleminin içindeydim sanki ve sonunda ikinci kata çıktık. Klimalar olduğu için derin bir nefes çektim şükrettim resmen illallah gelmişti yani. Yoğun bakıma geldik anne ve babasıydı bize gülümsediler annem yanlarına gitti ve babamda geldi. "durum ne bir haber var mı" babam benim soramadığım soruyu sordu içimde çok kötü his vardı terler akıyordu hep tedirgindim kuşkuluydum ama her şeye de hazırlıklıydım. Şuan o telefon meselesini uzatmasaydım özge ile konuşuyor olacaktım hepsi benim yüzümden hepsi benim yüzümden... Yoğun bakıma bakmam için başımı kaldırdım ve dikleştirdim. Özgedeydi gözüm iyi mi ne yaşıyor diye off off her şey benim yüzümden kafayı yiyeceğim ya kafayı yiyeceğim artık gerçekten. Kalp atış cihazına baktım kalbi yerindeydi zaten o sesi asla duymak istemiyordum. Her şey benim yüzümden,benim benim sesli söyledim hepsini çünkü annemler bana bakıyordu. Hepsi benim yüzümden benim yüzümden hayır hayır hayır!!!. "oğlum oğlum selim sakin ol lütfen" hâlâ bağırıyordum hâlâ babam beni tuttu annem sakinleştirmeye çalışıyor ama içimdekileri boşaltmam gerek. Ben yaptım hepsini anne ben benim yüzümden oldu ve bayıldım gözüm kapandı bir şey duyamadım... Gözümü açtığımda başka odada serum takılıydı yine off. Çok kötü oluyorum hep buraya gelirsem artık gelmeyeceğim diyorum ama özgeyide görmek istiyorum bi yerden nasıl yapacağım bilmiyorum ya. Hemşire geldi odaya "nasılsın iyi misin" diye sordum bende içimden bana değil özgeye sor o soruyu diye içimden geçirdim ama dışımdaki söyleyiş ise "iyiyim de ne oldu bana" hemşire ise bitmiş serumumu çıkartırken gülen yüzle "baygınlık geçirdin sinir krizinden" o an anladım bağırarak her şey benim yüzümden demiştim. Kaşlarımı çattım başımda az çok ağrıyordu acaba özge nasıl iyi mi belki odaya alınmıştır. Hemşire giderken ona seslendim "ya bir şey sorabilir miyim" hemşire bana döndü ve "tabii ki sorabilirsin" bende hemen acele ile "özge ulusoyun durumu nedir" hemşire gülerken yüzü biraz asıldı cevabından çok ama çok korkuyordum. "o hâlâ yoğun bakımda HAYATİ tehlikesi sürüyor" benim daha çok yüzüm asıldı...çöktü...düştü. Hemşire çıkınca bende herkes yoğun bakımın oradadır diye yataktan çıktım. Ayakkabılarımı giydim ve odadan çıktım yoğun bakıma doğru ilerledim koridorlardaki odalara baktım kapısı açık olanlara. Kimileri iyiydi televizyon izliyordu,kimileri yatıyordu,kimileri ise kötüydü hatta bir odada kalp masajı yapıyorlardı odadaki kişilerde ağlıyordu bağırıyordu... Çok kötü bir duyguydu içime sızı oturuyordu. Daha fazla bakmak istemiyorum zaten üstümde bir yoğun duygu var özge şuan benim yüzümden hastanede hatta hastanede kalmayıp yoğun bakımda ve hayati tehlikesi var... Emreden ne haber vardı acaba iyi miydi ve onu aramak aklıma geldi. Aradığımda çaldı telefon ve emre sonunda açtı. "ya abi neredesin ya ses yok senden". Emre derin nefes çekti ve sonra konuşmaya başladı "ya abi biliyorum ben depresyona girdim her yerde ıslak mendil peçete hastayım özgeden sonrada depresyona girdim" emrenin durumuna çok üzüldüm bende depresyondaydım ve ayrıca bende suçluluk vardı ve konuşmaya devam ettim "hayati tehlikesi var" emrede hı hı diye ses çıkardı "abi yarın okula gel ve sana her şeyi anlatacağım" emrede "tamam" diyip telefonu kapattım yoğun bakıma doğru geldim annemler beni görünce ayağa kalktı. "oğlum iyi misin" sarıldı annem bana bende ona sarıldım. "iyiyim anne merak etme" babamda beni tuttu ve sandalyeye oturttu. Meltem abla ve eşi gökhan abide beni sordular ve sonra özgeye doğru baktılar. Herkesten çok annesi ve babası çok çökmüştü. "istersen ayağını uzat oğlum" babam bana bakıp gülüyordu bende ona "yok baba sağol iyiyim böyle" babamda anlayışla karşılayıp yanıma oturdu annemde diğer yanıma kardeşime baktığımda oyun oynuyordu gülüyordu hastane köşelerinde bile. Ne kadar masum ve pozitif ya ama büyüyünce o da böyle olay yaşasa benim gibi çöker kardeşimde. Yoğun bakımı kapısı açıldı ve hemşireler koşarak "doktor!!" diye bağırdı annemler meltem ablalar ayağa kalktı. Hayır olamaz o an olamaz lütfen hayır ya meltem abla ve eşi "kızım hayır hayır lütfen bırakma bizi" diye bağırıyorlardı her yer gözyaşı ve hıçkırık doluydu. Doktorlar koşarak kalp masajı yapmaya gitti. Özgenin kalp cihazına baktım. "biiippp" diye ses geliyordu en nefret ettiğim şey cama vurdum "hayır ya lütfen kurtarın onu ne olur ben bu suç ile yaşayamam lütfen Allah rızası için" doktorlar yoğun hırsla kalp masajı elektro şok yapıyorlardı. "lütfen hayır o benim en iyi arkadaşım hayır ya lütfen ne olur" cama vurdum...vurdum...vurdum bağırıyordum ama doktorlar bıraktı "hayır hayır yapmayın" dedim bağırdım annemlerde öyleydi ama bıraktılar anladılar özge pes etti bende pes ettim. Özge öldü... Benim ruhumda suçluluk duygumda arttı arttı. Ayrıldım yoğun bakımın olduğu yerden meltem abla yere çökmüş gökhan abi ağlıyor... Annemlerde ağlıyor teselli ediyor. Ama beni teselli eden yok etseler bile fayda etmez. Öldü özge öldü.... Çok acı bir kelime yoğun bir duygu. Zor adımlar atıyordum yerde sürünüyordum. Zor adımlar...zor duygular...zor zaman ve zor gün...zor saatler. Özge öldü bu kelimeyi demek ve duymak istemiyordum. Zor adımlar atıyordum ama özge artık adım bile atamayacaktı.

SUÇLULUK DUYGUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin