11.Bölüm:"KABUS VE SUÇLULUK"

8 4 0
                                    

Bu kaza... Kabusum oldu bu kaza... Suçluluğum oldu asla bu kazadan sonra mükemmel, çok iyi olamadım... Olamazdım da yani. Mutfağa girdim buzdolabını açtım su şişesini çıkardım bardağıma su doldurup masaya koydum ve süt çıkardım. Tarihine baktım neyse vardı daha tarihine. Buzdolabını kapattım ama yavaş yavaş ağır adımlarla ilerliyordum. Annemin haberi var uyandığımdan ama yine de ses çıkarmayayım çünkü ben daha annemlerin yatak odasından çıkmadan annem uykuya dalmıştı. Cips aldığımızda ve cipsleri veya bisküvileri koyduğumuz dolabı açtım nesquik paketini aldım ve kase de çıkarıp hazırladım saat daha 6:15 ti. Kahvaltılık gevreğimi yedim ama çantamı hazırlamadım. Keşke okul olsaydı da bu durum yaşanmasaydı. Ama Emrenin taktiğini uygulayacağım o telefonundan ve kendi evinden durumu halleder artık. Telefonumun kapalı olduğundan emin oldum ve yatak odasına girip anneme "anne ben çıkıyorum emreden ararsın beni" off annecim, ya hapse girersem bana ulaşamazsan... Annem kafasını salladı ve bende ağır ağır odalarından çıktım ve kapıya doğru ilerledim. Ayakkabımı da giyip evden çıktım kapıyı kapattım ama belki bu kapıyı göremeyeceğim. Ahh kendine gel selim aptallık etme ya iyi ol pozitif ol sakin ol... İyisin iyisin. Kendimi avuta avuta asansörden çıktım binadan da çıktım "kanka naber" irkilerek gözümü açtım ve emreyi karşımda görünce rahatladım. Omuz silkerek "hiç kendimi avutuyordum" emrede elini omzuma koyup beni güldürmeye çalışarak "Hımm pozitif ol selim seni bıçaklamayacağız şşş" bende güldüm emrede gülüştük beraber iyi ki yanımdaydı sadece o beni güldürüyordu. Yürüdük... Yürüdük... Yürüdük... Ve o yere geldik siz anladınız o yer "okul" du. Bahçede vardı yirmiye yakın ama emre hemen saymaya başladı çünkü herkes bir yerde toplanmış karşılarında da müdür duruyordu. İki polis önümüze geçti ve ani bir şekilde duraksadık. "evet tarama yapacağız ŞÜPHELİ misiniz diye" kafamızı salladık ama ben hemen "ee şey emre ŞÜPHELİ değ-" polis işaret parmağı ile beni susturdu bir şey diyemedim okul listesi getirdiler ve ŞÜPHELİleri not almışlardı fotoğraflarımızda vardı. Bir emreye bir bana baktılar.. Emreye... Bana... Bana... "sen şüphelisin geç" bana baktılar emre bana bende ona baktım ve bana hüzünle bakıp uzaklaştık. "sen niye geldin" emreye ne diyorlar diye durdum "ee şey ben teselli içi-" poliste benimki gibi Emrenin de lafını kesti ve "tamam git karakola gelirsin artık" dediler ve emre başını sallayıp bana baktı bende ona ve ayrıldık. Emre çıkış kapısından çıktı bende ŞÜPHELİlerin arasına girdim kırk iki kişinin arasına girdim... Yemin ediyorum bu orta yere yığılıp ağlayacağım ya off. Sıraya düzgün bir şekilde durduk ve müdür sandığım kişi polismiş meğer. Ama uzaktan bizim müdüre benziyordu ve boş boş konuşurdu birde bu durumda. "çocuklar kararımıza göre kırk iki kişi ŞÜPHELİ ve karakola gideceksiniz bilginize ve ardından aileleriniz de gelecek" yüzüm kaskatı kesildi poliste soğuk bir ifade ile hepimize polis araçlarını işaret etti hayy ben bu işi ne yapayım ya ne yapayım. Polis aracına bindim ve iki kişi daha bindi yanıma ve bir poliste ön koltuğa diğer polis ise arkaya bindi. Ve ilerledik... Sanki bu yol cehenneme gidiyordu içimde hep his vardı kötü bir his vardı. Ya en yakın arkadaşım öldü vicdan azabı çekiyorum ama ben nasıl... Ben nasıl... ŞÜPHELİ olabilirim ya nasıl. Hep o polis yüzünden oldu her şey keşke üst kata çıkmasaydım keşke emre yanımda olmasaydı veya arkama bakmadan arka merdivenlerden kaçsaydım. Ama kaçsam bile hal halükarda yine ŞÜPHELİ olurdum yani. Gökyüzüne baktım hava biraz açık,biraz ise kapalıydı. Yağmur havası vardı gittikçe kararıyordu hava... Benim içimde öyleydi açıktı ama gittikçe kararıyordu ve benim içimde çoktan şimşekler çakmış,gök gürültüleri sesleri... Ve yağmur yağıyor... Sağanak yağmur. Havada iyice bozdu benim içim gibi olmaya başlıyordu ve damlalar yavaş yavaş aktı benim gözyaşlarımdı bu damlalar içimde fırtına kopmadan ki damlalar. Yavaş yavaş içimdeki gibi damlalar artıyor ve en sonunda şimşek çaktı gökyüzünde ve yağmur başladı. İrkildim ve araba durdu "hadi çıkın yavaş yavaş" polisin emri ile arabadan çıktık ilk kişi koşa koşa karakola gitti ikinci de çıkınca aynı şekilde koştu ve bende durdum ve arabadan çıktım hızlı adımlarla ilerledim. Koştum...koştum... Sanki bina benden uzaklaşıyordu anlamadım bir türlü yetişemiyordum koştum ayaklarımı hızlandırdım adımlarımı ise büyük büyük attım ve suyun oluşturduğu çukur yüzünden yere düştüm. Her yerim sırılsıklam ve berbat olmuştu başım,her yerim sırılsıklamdı. Ayağa kalktım pantolonuma baktım çamur olmuştu sıkıntılı bir şekilde ilerledim ve binaya girdim. Her yerim ıslak,çamur ve berbat bir şekildeydim. Bir polis bana bakarak "bu ne hal niye geldin" bende derin bir iç çekerek "şüpheliydim o yüzden" poliste beni yokladı ve "şu özge Ulusoy olayı mı" içim kan ağladı ve ezildi içim paramparça oldu bir tek bir oyuncak gibi kırılmadım. Bende başımı salladım ve ilerledim "en üst kata çık" dedi polis ve diğer ŞÜPHELİlerde geldi ve üst kata çıktılar. En üst kata hiç dermanım yoktu çıkmaya. "heyy sen düştün mü" polise döndüm ve başımı salladım herkes neden aynı soruyu soruyor ya. "gel benimle yedek kıyafetler var çocuklar için" bende yine başımı salladım ve polisi takip ettim "Ayy pardon sana polis dedim değil mi" bende polise dik dik baktım ne demek istiyordu bu şimdi off. "sen ŞÜPHELİsin ya o yüzden" alaycı bir şekilde güldü ve bende cevabımı verdim "o zaman bana büyüklerin kıyafetini ver" polis durdu ve bana anlamayarak baktı "ya verin kıyafet ya da vermeyin ben böyle iyiyim" poliste elini yumruk yaptı ve tekrar konuştum "işiniz var biliyorum ben on altı yaşımdayım sizin yaşınızla benim yaşım ARASINDA dağlar kadar fark var sadece bana mı gücünüz yetiyor" polise baktım o da bana ve bir kaşını kaldırdı "bana bak karşında polis var ona göre davran yoksa bir kurşun darbesiyle yere yığılırsın" bende omuz silkerek "İlk önce beni vursanız çok büyük tepki toplarsınız neden mi çünkü beni boş yere öldürmüş olacaksınız elimizde kanıt yok çünkü ben sizle şuan normal konuşuyorum ama sizin kariyeniz bile bitebilir hiç sıkıntı olmaz birde düşünün on altı yaşında bir çocuk" çocuk kelimesini sanki altını çizermiş gibi üstüne basa basa söyledim ve devam ettim "size ne yapsın ki siz vurasınız ben çocuğum sonuçta" polis bir şey demedi sadece bana baktı ve "kıyafet haketmiyorsun" bende omuz silktim ve merdivenlerden üst kata doğru ilerledim polis arkamdan geldi ve üst kata çıktık. Kırk iki kişininde hepsi bekliyordu ve beş kişi girdi sorguya ve bekledik. Aradan bir saat geçti ve otuz iki kişi kalmıştı daha ve bir saat geçti yirmi iki kişi kaldı ve emre geldi bana sarıldı bende ona "annemler daha aramadı merak etme" bende ona gülümseyerek "teşekkürler emre ama aradıklarında bana ver senin yalan atmanı istemiyorum" emrede kafasında soru işareti bırakmış bir halde "neden ama sen sorgudayken ararlarsa" emreye baktım emrede düşünüyordu ne cevap versek diye "lavaboda dersin veya kantinde dersin veya hoca çağırdı" emrede "güzel fikir" dedi ve etrafa baktı etrafın negatifliğini görüyor ve de hissediyordu yüzü asıldı bir bana bir etrafa bakıyordu "kaç kişi kaldı" dedi emre.
"on iki kişi" dedim
"off girsende kurtulsan artık ya" başımı salladım ve ismimi çağırdılar emreye korku ile baktım ve bana gülümsedi ve yapabilirsin bakışı attı ve benle beraber dokuz kişi girdik sorguya. İçerisi beni yine loş ışıkla karşıladı ve o polis yoktu bana kabusu yaşatan. Polis "otur" dedi ve ışığa kendimi alıştırmaya ve rahat rahat soruları cevaplamaya hazırlıyordum kendimi ve başladım konuşmaya "buyrun soru sormanıza hazırım" poliste bana baktı ve alaycı bir tavırla "senin hazırlanmanı beklemiyoruz zaten selimcim" gülümsedim pozitif olmaya çalıştım ama böyle bir ortamda kim pozitifliğini koruyorsa o kişiye madalya verilmeli bence. "evet neden şüpheliydin" polis soğukkanlılığını korudu ve bende ona cevap verdim "ya şey ben kriz geçirdim bu hep oluyor kazadan sonra çünkü gözümün önünde oldu olay" polis durdu ve bana baktı duruşunu dikleştirdi ve "nasıl yani gerçekten mi" bende başımı sallayarak "tabii ki sürücü de maske takmıştı o yüzden tipini görmedim hatta bir sürü şahidim var" poliste anlamayarak bir şekilde "O zaman nasıl ŞÜPHELİ sin kesin sen yaptın her şeyi" bende her şeyi anlatmaya başladım "şimdi polis bey bir telefon var arkadaşımda onu alın ve gelin" polis dediğimi yaptı ve dışarı çıktı Emrenin telefonunu kapıp geldi. "evet şimdi ne olacak acaba"
"şimdi video var galeri kısmında ilk videoya tıklayın" polis izledi videoyu dehşet bir şekilde ve telefonu kapattı "gördüğünüz videoda kazanın oradaki bakkal abimiz çekti ve bana attı bende arkadaşıma attım beni gördünüz videoda değil mi" polis başını salladı ve devam ettim "e yani maskeli bizim mahalleden değil ve oradaki kazanın oradaki tüm herkes burada isterseniz sorguya alabilirsiniz" polis şok oldu ve beni dışarı çıkarttı ve oradaki herkes gelmişti ve hepsi aynı anda girdi sorguya polisler şok olmuştu hatta birisi "vay be" dedi. Emrede şok olmuştu ve bana sordu "nasıl yaptın" bende emreye baktım ve "bakkalcı abi yani salim abi bana videoyu attı ve şahitleri toplattırdı o gün markete gidiyorum demiştim sana ama yalandı senide çağıracaktım ama çağıramadım" emrede başını salladı "sıkıntı değil" ve ondan sonra tabii bana taa bu ŞÜPHELİ mesajı gelmeden önceydi ben bunları ayarladım" emreye anlattıktan sonra tüm şahitler çıktı ve "çok teşekkürler" dedim ve hepsi gülerek bize el sallayıp gittiler ve polis geldi bana yaklaştı nefes aldım ve "serbestsin" dedi emreye baktım rahatlamıştı ve ikimizde kalkıp yürüdük gülüştük içimiz rahattı artık ben artık serbesttim.

SUÇLULUK DUYGUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin