8.Bölüm :"BEŞ YÜZ KİŞİLİK SORGU"

8 4 0
                                    

Alarmım çaldı hemen uyandım üstümü giyinip annelere haber verip çıktım. Ders yok bugün ne güzel ödev yok ve hocalar yok ama bugün sorgu var... Hem de beş yüz kişilik sayımla sorgu. Emrelerin binasına geldim tam asansöre binecektim ki emre ile asansörde karşılaştık. "günaydın selim bende sana geliyordum" emre gülen yüzle beni karşıladı ve bende onu öyle karşıladım gülen yüzle. Beraber okula doğru gittik dün yaşanan göz sorunum ile ilgili olayı anlattım emreye. "geçmiş olsun ya ama sorguda loş bir ışık karşılayabilir belki onun için dikkat et". Emrenin dediği şey ile şoka uğradım çünkü ben tümünden unutmuştum bunu ve ilaçlarda yanımda değildi. "off ya ben bunu unuttum çoktan ne yapacağım" emrede elini omzuma koyup bana bakarak "merak etme ışığa bakmazsın direkt olarak polise bak yeter zaten ne zaman gireceğimiz belli değil ki" bende başımı salladım haklıydı zaten yirmi sınıf var neredeyse. Okulun bahçesine geldik herkes gidiyodu okula oturan bile yoktu "korkudan kimse bile oturmuyor lan" Emrenin kurduğu cümle ile bir an kıkırdadım. Ve bizde ilerledik okula doğru. ilk defa okul bana boğucu geldi her yer telsiz sesi polis ve korkudan altına edecek öğrenciler... "keşke hocalarda sorguya girse" okula girecekken emre durdu ve dediğim cümleye karşılık "ama dokuzdan biri yapmış hocalarla alakası yok ki" bende hayır anlamında başımı sallayıp "ya o notu öğrenci yazmış gibi yapmışlarsa" emre bir an düşünmeye başladı ama bir polis ise bahçedekilere "hadi lütfen hızlı ilerleyelim" bizde hızlıca binaya kapısına geldik sayımlı robot vardı gelenleri sayıyor ve gövdesindeki sayılar ise beş yüze kadar artıyordu. Bizde geçince sayı 150 ve 151 oldu. Bu kadar kişi gelmiş daha bir sürü kişi vardı. Polisler bizi kontrol etti ve bizi kontrol eden polis "herkes kendi sınıfına gidecek isterseniz okulda dolaşabilirsiniz ama dışarı çıkmak yok bahçeye bile gitmek yok" ikimizde başımızı salladık ve polis devam etti "BEŞ YÜZ kişi olunca sorguya başlayacağız alfabetik sıraya göre GİDECEĞİZ" tekrar başımızı salladık ve sınıfa doğru ilerledik B sınıfındaydık iyi önümüzde bir sınıf var sadece. "off olum çok maceralı olacak" bende başımı salladım. Herkese şu an kuşku ile bakıyordum. Sınıfa geldik ve boş sıraya oturduk emre ile. Sınıfımızdakiler özge için ağlıyor,kimilerine ağrı girmiş veya hiç bir tepki vermiyorlardı. Sınıftakileri izlerken polis girdi sınıfa "çocuklar günaydın" herkes kendini düzeltti gözyaşlarını sildi ve polis konuşmaya devam etti "okulumuzdaki öğrencilerden şüphelendiklerimizi tekrar tutacağız ve sorguya alacağız son on öğrenci kaldı dolaşabilirsiniz okul içinde ama bahçeye çıkamazsınız tamam mı" herkes başını salladı. Ve polis yine konuşmaya başladı "şimdi a sınıfı sorguya başlayacak onun sorguları bitene kadar dolaşabilirsiniz" ve polis kapıdan çıktı ve kimileri de sınıftan çıktı. "ya kanla bizde mi çıksak" emreyle döndüm o da benim cevabımı bekliyordu "olur çıkalım" emrede sevinince hemen kalktık ve sınıftan çıktık A sınıfının kapısında büyük harflerle "SORGUDA" yazıyordu ikimizde yazıya baktıktan sonra üst katlara çıktık öğretmenler odasına giriliyordu ama onun dışında rehberlik ve müdür odasına asla girilmez yazısı vardı. Merdivenlere oturduk emre ile ve ilk konuşanda emre oldu "off en yakın arkadaşın için sorgu var ve hepsi özge için" emreyle döndüm gözü dolmuştu ama kafası bana dönük değildi ağlamasını belli etmemek için. Benimde o an gözüm doldu başımı eğdim... Başımı kaldırdım emreye "hadi gidelim sınıfa artık" emrede başını kaldırdı ve "tamam" dedi ve merdivenlerden kalkıp sınıfa doğru gittik. Sınıfımız zemin kattaydı ve biz ise en üst kata çıkmıştık emreyle. Merdivenlerden inerken bir anons geldi ikimizde duraksadık bizle aynı yerde olan kişilerde duraksadı ve anonsu dinlemeye başladı. "B sınıfındaki tüm öğrencilerin hepsi sınıfına sorgu başlayacak" bizde anonsu dinledikten sonra emre ile hızlandık ve anons iki,üç kez tekrarlandı,tekrarlandı ve sınıfa gelip hızlıca sıraya oturduk. Ve üç tane polis içeri geldi listeye göre alacaklarını söylediler ve üç kişiyi rehberliğe götürdüler ve iki poliste bizlere baktı. Emre benden önce geliyordu ve şu an sıkıntıdan ölüyorum emreye var ,bana ise daha çok var öff. Başımı eğdim ve bana gelmesini bekledim... "kanka kalksana" Emrenin beni sarsmasıyla kalktım sıra ondaydı ve ayağa kalktım emre ise bana tedirgince bakıp gitti emre ile beraber iki kişi daha gitti Ayy bitmez bu gerçekten yemin ederim ya. Pencereleri açsakta bana çok boğucu geliyordu hava hemen sorgu bitse de katili arasak diye düşünüyordum. Telsiz sesleri polise sorulan sorular ve ara sıra müdürün gelip konuşma yapıp gitmesi. Ne konuşması diye sorarsanız affedersiniz ama bir b*k anlatmıyor klasik müdür konuşmaları işte. Sınıf kapısı açıldı ve emre geldi sonunda ve ayağa kalktım emre sıraya geçti ardından polis "evet Melih,Murat ve Selim sorguya" ayağa kalktım emre bana güven verip sınıftan Melih ve murat ile çıktım sınıftan. Çok ama çok gergindim ve terler akıtıyordum ışığa da çok bakamıyorum derdimde var zaten üstüne sorgu... Rehberlik odasına geldik içeri geçtik,klimalı üç kabinli ve her kabinde bir kamera vardı. Melih sol taraftaki kabine murat ise benim omzuma dokunup sağdakine bende direkt karşımdakine geçtim. Hiç ışık yoktu sadece bir polis fener tutuyordu kabinler geçince masa lambası gibi bir ışık vardı. Oturdum poliste ışığı açıp masaya doğru tuttu bana doğru tutmadı neyse ki. Polis ise sonra bana "geliyorum buradayım tamam mı" bende başımı salladım ve polis kabinden çıktı diğerleri konuşmaya başlamıştı ama ses engelleyici vardı diğerlerinin sesi gelmiyordu duyulmuyordu bile. Polis kabine girdi ve benle konuşmaya başladı "direkt konuya gireceğim" bende başımı salladım ve polis bana çatık kaşlar ile bakarak "özge Ulusoy sizin sınıftaymış değil mi" bende başımı salladım boğazım sanki kenetlenmiş gibiydi ve ben konuşmaya başladım "eee şey en yakın arkadaşımdı" polis başını salladı bana çok soğuk bakıyordu hem de fazlası ile. "sen mi öldürdün sürücü sen misin seni kazanın orada görmüşler" polisin dediği ilk şey ile şoka girdim neden böyle bir şey dedi ki bu şimdi. "konuşsana" polis emir verince konuşmaya başladım. "ben sürücü değilim onu söyleyeyim ve beni orada görmüşlerse ben nasıl sürücü olabilirim" polis bana bir dakika tip tip baktı bende onun cevabını bekliyordum. O durdu bana bakıyordu bende ona ve sonunda konuşmaya başladı polis. "ya sen ayarlamışsan" polise baktım yumruk yaptım elimi. "ya ben en yakın arkadaşıma nasıl yapabilirim böyle bir şeyi zaten beraber okula gidiyorduk" polis ise sakallarının altından gülüp bana acımasızca "ya ihanet ettiysen olamaz mı" polis neredeyse üstüme baskı uyguluyordu tam anlamıyla. "ben sizin tanıdığınız ettiğiniz ihanet edenlerden değilim" polis sinirlendi kaşları çatıldı ve masaya vurdu eliyle ve bir an irkildim. "bana bak bana düzgün cevap ver karşında polis var" ayağa kalktı polis ve kabinde biraz yürüyüp "sen öldürdün bir kızın hayatını hiçe saydın sen" başımı eğdim onu yumruklamamak için kendimi çok zor tutuyordum. "ben yapmadım" dedim başım eğik "Allah Allah ben yapmadım demekle olmuyor bu iş sen öldürdün katilsin sen" üzerimde suçluluk duygusu üzüntü varken bu baskılarla çok zor uğraşıyordum polise başımı kaldırıp göz ucu ile baktım ve tam o sırada lambayı bana doğru tuttu. Geri çekildim ve gözümü kapattım "yapmayın yüzüme tutmayın" polisin ne tepki verdiğini bilmiyordum ama kesinlikle gülüyordu. "haha seni haylaz bahanen bu mu sırf gerçeği söylememek için ışığa duyarlılığın varmış gibi yapıyorsun aptal!" gözümü açtım ama çok kötüydü gözüm hiç bir şey göremiyor ve dengem kayboluyordu elimle yüzümü kapatmaya çalıştım ama polis bunu engelliyordu. "evet ışığa karşı" nefes aldım ve tekrar "ışığa karşı duyarlılığım var lütfen" polis iyice yüzüme vurdu "yapmayın şunu!" diye bağırdım "yapma yapma yeter" polis ise bana işkence edermiş gibi "sen yaptın sen öldürdün özgeyi sen yaptın yalancı katil!" nefes alış verişim hızlanıyor,terler akıtıyor ve gözümü açamayıp bir yerlere çarpıp dengemi kaybediyordum. "ben yapmadım bırak beni bırak ben yapmadım yeter yeter!" bağırdım...bağırdım... "yeter yeter özgeyi ben öldürmedim yeter artık yeter" gözüm kapalı bağırıyor polis ise sesli sesli gülüyordu ve beni dışarı çıkardı yere doğru düştüm ve polise bakıyordum "bir daha karşılaşacağız elbet" polis üstüme yürüyor bende yere sürüne sürüne ondan geri çekiliyordum. Odadan çıktım Melih ve murat çoktan gitmiş olmalılardı. Ter içinde gözümün ağrımasıyla aşağı indim ama ben kararlıydım beni diyordu polis "katilsin" diye ama ben asıl katili bulacağım.

SUÇLULUK DUYGUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin