19.Bölüm :"DELİLLER VE İPUÇLARI"

7 4 0
                                    

Uyandığımda saat 21:42 idi. Off daha gün bitmemiş. Telefonumu elime aldım. WhatsApp'a girdim. Emre mesajımı görmüştü ve bir şey yazmamıştı. Üff ne yazacak ki zaten hiç bir b*k yazmasını istemiyorum. O yazdıkça sinirlerim bozuluyor zaten. Emreyi WhatsApp'tan engelledim, discorddan, instagramdan ve X(Twitter)'ten... Aklıma gelebilecek her yerden engelledim Emreyi. Neyse kafam kulağım rahat olur. Ama şu katili bir bulabilsem çok iyi olacak. Hiç iyi olmadığım kadar iyi olurum. Ve içimdeki suçluluk duygusuda biraz hatta tümünden söner. SIRADAKİ hedefim KATİLİ BULMA....

(Yarın... Saat:11:04)

Yataktan kalktım. Gün ağarmıştı. Annemin kahvaltı hazırlama sesini duydum. Saate baktım 11:04 idi. Ovv baya yatmışım. Soru çözümüne 4 saat var. 15:00'da başlıyor ve emre ise 14:45 veya 50 gibi çıkar büyük ihtimal. Odamdan çıktım. Ve direkt olarak banyoya girdim. Aynada kendime baktım. Çok kötü durumdaydım çok... Dişlerimi fırçaladım, yüzümü yıkadım, saçımı taradım. Ve odama gittim. Bir tane siyah kareli kırmızı bluz giydim, ve ona uygun bir tane kot pantolon giydim. David Walker parfümü sıktım. Ve kendime bir kez daha baktım. Biraz düzenli gözüküyorum ama içimdeki düzensizlik sürüyor hâla. Annem ve babam bana baktılar. "günaydın" dediler aynı anda. Bende onlara "günaydın" dedim ve kahvaltıya başladık. Bundan sonra zaman hep hızlı geçti. Kahvaltı etmemiz,odama geçmem, soru çözmem, telefonda takılmam falan... Ve o saat geldi artık, o beklediğim saat geldi. 14:46'ydı saat. Pencereye geçtim, görünmeyecek bir şekilde ve Emrenin çıkmasını bekledim. Ama dur ya şimdi çıktıysa ve ben farketmediysem. Ayy inşallah çıkmamıştır. Ben kendi kendimi yerken emre binadan çıktı. Ve dershaneye doğru yol aldı. Pencereyi açtım ve gittiğine emin olduktan sonra pencereden çıktım ve hemen hazırlandım. "oğlum nereye?" dedi annem. Ayakkabımı giyerken anneme cevap verdim. "anneciğim dedim ya delil için emrelere gitmem lazım diye oraya gidiyorum" dedim. Annem "hee şimdi hatırladım tamam ama dikkat et o geldiği an çık tamam mı?" başımı salladım tamam anlamında ve montumu giyip evden çıktım. Merdivenlerden hızla indim. Ayakkabılarım binada yankı yapıyordu ve sert adımlarla iniyordum. Zemin kata geldim sonunda ve bina kapısını açtım. Etrafa bakındım ve direkt hızla emrelerin binasına girdim. Asansöre bastım ve 3. Kata çıktım. Kapıyı tıkladım. Annesi açtı. "merhaba aysel teyze" aysel teyze gülümseyip cevap verdi. "merhaba canım sen emreyle gitmedin mi?" ayakkabımı soyarken cevapladım. "haa yok bir sürpriz yapayım dedim." aysel teyze güldü ve cevapladı "iyi yaptın geç odasına rahat otur sana bir şeyler hazırlayayım" aysel teyze mutfağa geçerken bende hızla Emrenin odasına gittim. Kadının olanlardan haberi yok kesin. geçmiş olsun bile demedi. Haa birde Emrenin yaptıklarından haberi yok kadıncağızın. Emrenin kapısını kapattım ve gözümle odayı taradım gözüme çarpan bir şey olur mu diye ama olmadı ne yazık ki... Kapı açıldı ve ani irkilmeyle kapıya yöneldim. Aysel teyze kurabiye getirmişti. "gel selimciğim salonda beraber yiyelim emrede bir saate gelir zaten." dedi neşeyle. Ve bende mecburi onunla birlikte oturma odasına geçtim.

(Yarım saat sonra...)

"hadi selim emre gelir birazdan odasına geç sürpriz yap" başımı salladım ve hızla odaya çekildim. Aysel teyze mutfağa gitti. Ve kapıyı kapattım. Off çok zaman kaybettim çok... Çalışma masasının çekmecesini açtım. Ama sadece küçük hotwheels arabalar vardı. Hâla da biriktiriyor. Çekmeceyi yavaşça kapattım. Çalışma masasına baktım. Üst tarafı üç raflıydı. Bir rafa baktım ders kitapları vardı. Oraların arasını karıştırdım çıkmadı. Sol rafı açtım ve orada da heykeller vardı. Sağ tarafı açtım ve orada ise defterleri vardı. Üff masasında bir şey yok. Masanın altına baktım. Bir şey olmazdı zaten. Çalışma masasının en üstüne baktım. Dönen sandalyesiyle çıktım ve raf bomboştu. İndim ve başka neleri arayabilirim diye etrafı taradım... Ve Emrenin dolabı gözüme çarptı. Yavaşça ses çıkarmadan dolabın kapağını açtım. Bir sürü pantolon ve bluzu vardı. Hepsini bozmadan altlarına bakmaya çalıştım. İlk olarak bluzlardan başladım, altlarına üstlerine baktım elimi gezdirdim. Bozdum dizdim. Dolabı talan ettim. Ama bluzlarda yoktu. Sonrasında hemen altındaki pantolonlara yöneldim. Birkaç pantolon vardı. Oraların altlarına, ceplerine baktım elimi gezdirdim ama burada da bir şey yoktu işte. Dolabı yavaşça kapattım. Ve o an aklıma bir şey geldi. Dolabın üstü... Belki dolabın üstüne bir şey koymuş olabilir. Hemen sandalyeyi aldım yavaşça ve sandalyenin üstüne çıktım. Elimi uzattım, aradım ama bir şey yoktu. Ama elim diğer arkalara yetişmiyordu. En iyisi masanın üstüne çıkmak. Sandalyeden indim ve masanın üstüne çıktım. Bir dakika ya bu bir delilik resmen... Ama yinede umurumda değil. Bir delil bulacağım ya da elim boş döneceğim. Masaya çıktım, duvara tutunarak destek aldım ve dolabın arkalarına baktım uzaktan ama bir şey yoktu yine. Masadan indim, sandalyeyi düzelttim, ve kapıyı biraz araladım birisi gelmiş mi diye ama kimse yoktu. Aysel teyzede mutfaktaydı. Kapıyı sessizce kapattım o farketmeden, ve tekrardan işe koyuldum. Şimdi ilk olarak masada bir şey yok. Masanın çekmecesinde yok. Dolapta yok. Dolabın üstünde yok. Başka neresi kaldı ki? Tekrar odaya göz gezdirdim ve Emrenin şifonyeri gözüme çarptı. 5 kapaklıydı. Buna baksam iyi olur. En üst kapağı açtım. Eşofmanlar vardı. Aradım bir şey yoktu. İkinci kapağı açtım çantalar vardı. Onların içlerine baktım bir şey yoktu yine. Üçüncü kapağı açtım. İç çamaşırları vardı. Tövbe ya. Direkt kapattım ve dördüncü kapağı açtım. Bu seferde siyah eşofmanları vardı. İlk kapak renkli olan, bunlar ise düz siyah olan hıh. Burayı da aradım bir şey yoktu. Son yeri açtım ve burasıda boştu. Yav benim şansıma s*çıyım gerçekten. Hiç bir şey bulamadım. Yatağa oturdum ve elimi başıma koydum ve çaresiz bir şekilde yeri izledim. Ve elimi başımdan çektim. Ayağa kalktım ve yatağa döndüm. Emrenin yatağı bazaydı belki altında bir şey bulabilirim. Hemen yatağın arkasına yöneldim ve tutacak yeri ile bazayı açtım. Ve şok oldum. Bir günlük hemde kilitli ve yanında anahtarda vardı. Hemen ikisini kaptım. Başka göze çarpan bir şey yoktu. Hemen kapattım. Ve o sırada kapı çaldı. Donakaldım, kapıyı hafiften açtım ve bir ses duyuldu. "hoşgeldin oğlum!" aysel teyzenin sesiydi. Emre gelmişti! Olamaz olamaz bu günlüğü nereye koyacağım ya. "hadi oğlum odana geç" dedi aysel teyze. Ayy hayır ya gelmesin istemiyorum. "ya anne bir dakika, biraz oturma odasında oturacağım. Normalde olsa çık dersin odandan şimdi ne oldu ki?" dedi emre. Annesi ise hemen cevapladı. "üff tamam ya başlayacağım sana ne bu öfke, ne bu celal! Sakin ya Allah Allah hıh." dedi aysel teyze. Emre odasına, aysel teyzede mutfağa giderken beni farketti ve işaret parmağı ile 'şşş' işareti yaptı. Bende başımı salladım ve kapıyı kapattım. İşte şimdi yandım. Bu günlüğü nereme koyacağım şimdi. Etrafı aradım ama elle tutulacak bir şey yoktu oysaki. Ben bir şey ararken adım sesleri geldi. Kapıya yöneldim,ve anahtar deliğinden baktım. "anne ben odama geçiyorum" dedi emre. Hih! bittim ben bittim! Üff şimdi ne yapacağım ne! Emre daha da yaklaşıyordu. O sırada aysel teyze emreyi çağırdı. Neyse bir dakikalık vaktim var. Anahtar deliğinden baktım emre mutfağa gitti. Kurabiye tabağı aldı ve işte şimdi buraya geliyor. Pencereyi açtım can havliyle aşağı bakındım bir çöp poşeti vardı. Ve günlüğü aşağı attım. Arkasından baktım anahtar farklı yere günlük farklı yere gitti. "selim!" dedi emre arkamdan. Pencereyi kapattım ve ona döndüm. "ne yapıyorsun burada?" dedi. Elindeki tabağı bıraktı masasına ve bana öfkeyle baktı. "bana o kadar mesaj yazdın yok dönüm noktanmış yok bu tarihi unutma ne yapmaya çalışıyorsun?" öfkeyle bana bakıyordu. "ya sen mi bana hesap soruyorsun. Senin yanında kaza geçiriyorum üstüne kimseye birşey demedin neden peki?" emre duraksadı bir cevap vermedi. "cevap versene!" dedim bağırarak. "sus bi annem duyacak!" dedi kısık sesle konuşarak. "hahaha! Sen bana cevap ver ilk önce. ha! Eğer vermezsen o zaman bağırırım anladın mı?" dedim öfkeyle. "tamam cevap vereyim" dedi. "versene!" dedim. Biraz daha sesimi yükselterek. Kısık sesle güldü ve alt dudağı kıvrıldı. "ya söyle söyle!" dedim kendimi parçalayarak. "benim bu halde olmam hoşuna mı gidiyor?" dedim sinirle. "evet!" dedi acımasızca. Donakaldım sadece bir şey diyemedim. "seni artık sevmiyorum selim arkadaşım değilsin!" dedi öfkeyle. Ve devam etti "senin acı çekmenden haz alıyorum. Acı çekmeni beter olmanı istiyorum" dedi gözlerimin içine baka baka. "sen..." dedim yutkunarak. "sen böyle değilsin emre..." dedim gözümden yaş akarak. Emre ise güldü sadece. "ayy" dedi bana garibanmışım gibi baktı. "kıyamam ya şimdi masum rolümü oynuyorsun, sen iki yüzlüsün selim!" hiç bir şey diyemedim. Put gibi kaldım. "hadi bir şey desene" dedi sadece. "karaktersizsin sen! Karaktersiz! Kendini bir şey sanıyorsun. Şimdi çık git buradan çık git!" dedi acımasızca. "defol gitsene defol!" dedi. Ona baktım ve dayanamayıp söyledim.

SUÇLULUK DUYGUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin