17.Bölüm:"KARANLIKLAR İÇİNDE"

5 4 0
                                    

"emre iyi misin" korkuyla sordum emreye ses çıkarmıyordu. Ben iyiydim peki emre? "durun orada tekrar sıkarız" diye tehdit geldi polislerden. "iyiyim selim sen?" derin bir nefes aldım. "bende iyiyim" emre arkasına baktı bende baktım bir sürü polis ya duvardan ya da arkadan geliyorlardı. "çabuk kaçalım" dedim ve emre ile tüm gücümüzle koştuk. Okul kapısına geldik ve kapının önünde üç polis bize silah tuttular. Bir an korktum ve olduğum yerde durdum. "ne işiniz var burada?" arkamızda üç polis, önümüzde üç polis vardı ve silahlarını bize tutuyorlardı. "eee şey" diye kekeledim. Emre ise pür dikkat bana baktı. Bende bir yalan uydurmaya çalışıyordum. "ne şey? Çabuk söyle?" silahları tam doğrulttular bize doğru. Ve daha da korkup "biz şey eee" durdum yutkundum ve arkadan bir ses geldi. "ne oluyor burada bunlar kim?" arkama döndüm. Bu beni sorguya çeken ve beni suçluymuş gibi gösteren komiserdi. O da bana bakınca bana soğuk bir şekilde baktı. Ve devam etti. "neden buradasınız?" alaycı bir tavırla bakıyorlardı bize ve komiser "benle gelin!" dedi. Polislere silahları indirin ikazı verdi ve silahlar yere doğru indi. Bende emreye baktım. Mecburen gitmek zorundaydık. Ve komiseri takip ettik.

5 dakika sonra....

Yanımda emre, arkamızda iki polis ve önümüzde iki komiser ilerliyoruz. Tedirgin ve korku dolu bir şekilde adım atıyordum. Ve komiserler durunca bizde emre ile durduk bir şey diyemiyorduk birbirimize. Bana kafayı takan komiser bana 'gel' diye işaret yaptı. Diğer komiserde emreye aynısını yaptı. İkimiz birbirimize baktık şüpheci tavırlarla ve ikimiz ayrıldık emre sağa ben sola... Komiserle okula ilerledik emrede o sırada zemin katta müdür yardımcısı odasına bende birinci kata ilerledim. Komiser müdür odasını gösterdi. Hepsini sorgu odası yapmışlardı büyük ihtimalle. Odaya girdim. Loş ışık bir sandalye bir masa. Büsbüyük olan müdür odasında üç şey vardı. Işık, masa, sandalye... Oturdum sandalyeye ve konuşmaya başladım. "off yine mi sorgu" bir şey demedi. Bende tavır takındım ve derin nefes aldım. Komiser karşıma oturdu ve üniformasında YAVUZ ATALAN yazıyordu. Neyse isimde öğrendik tamamdır. "ne yapmaya çalışıyorsun sen?" ona baktım gözümü üniformadan ayırarak. "sizin yapamadığınızı yapıyorum" baktı yüzüme o soğuk tavrıyla. Derin nefes aldı ve verdi ondan sonra konuşmaya başladı. "ne yapamıyoruz biz söylesene Bi" diye sesini yükseltti ve eliyle masaya vurdu. İrkildim bir anlık ama toparlayıp devam ettim. "özgenin katilini 5 ay 7 gün 6 saattir bulamadınız ya. Siz nasıl bir şeysiniz ya nasıl bulamazsınız siz?. İstekli değilsiniz bulmaya" kahkaha attı ve bana doğru baktı ve tekrar kahkaha attı. "ayy ne alemsin selimciğim. 5 ay 7 gün 6 saat ha? Ayy ne kadar komiksin ve istekli değilmişiz anladık he he tamam aynen en iyi sen bulursun zaten". Elimi yumruk yaptım ve komisere baktım.

"sen komiser değilsin ki" dedim ve gülmeyi bıraktı ve bana tekrar soğuk bir şekilde baktı. "sen polis değilsin ki ya sen demek ki özgenin katilisin!" dedim üstüne basa basa. Elini masaya vurdu ve bende masadan kalktım ve kapıya yöneldim. "bana baksana sen!" dedi ona baktım ayağa kalkmıştı. "asıl sensin katil biliyor musun? O telefonu almasaydın bunlar olmazdı" donakaldım o anı biliyor muydu yoksa?. Dudağı kıvrıldı. "sen ilk önce bana katil diyeceğine, ilk başta kendine sonrasında ise çevrene bak bi. Birde bana laf atıyorsun ben bir komiserim iyi tespitim var. Elimizde bir şüpheli var." dedi. Ona doğru dikildim. "ne?" dedim ve yutkundum. "kim çabuk söyle çabuk!"
"şşşş bana emir verme selimciğim bir gün söylerim işime hangisi gelirse artık" gülümsedim şeytani bir ifade ile ve sonra konuşmaya devam ettim. "öyle mi? Söylemiyorsunuz yani?." başını salladı 'evet' demiş bir şekilde. Bende bir hamle ile masanın üzerindeki silahı aldım ve kapıyı açtım dışarı fırladım. Komiser ne olduğunu anlamayarak bana yetişmeye çalıştı. "dur ne yapıyorsun?" bende ona gülümsedim ve "yaklaşma sakın! Ya bana şüpheli söylersin ya da bu karanlıklar içinde seni öldürürüm!" dedim. Ve tekrardan ekledim. "eğer birilerini çağırırsan..." dedim ve "orasını sen tahmin et" dedim. "ta-tamam sakin ol" dedi. Yüzünde korku dolu ve endişeli bir ifade vardı. "çabuk söyle!" dedim bağırarak. Ve tetiği çektim. Daha da endişelendi ve "tamam söylüyorum" dedi. Ve devam etti "şüphelendiğim daha doğrusu tüm komiser ve polislerin şüphelendiği kişi..." nefesimi tuttum. Ve o da derin nefes aldı. "arkadaşın EMRE" dedi. Verdiği cevapla şok oldum. Tüm sesler yok oldu kulağımda. Elimdeki silah yere düştü. E-emre mi? Yo Yo olamaz. Emre ne alaka hayır!. "sen aklını mı kaçırdın komiser!" dedim öfke ile.

SUÇLULUK DUYGUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin