19/02/2023

27 5 4
                                    


    Sevgili Gurabiyem,

     Ne zamandan beri böyle bilmiyorum, büyük ihtimalle kendimi bildim bileli böyleyim. Sürekli her şeyi içime atıyorum. Bunun asıl sebebi ailem. Her zaman kızarlar diye hiçbir şey beli etmiyor, göstermiyorum. Üstümde nasıl bir etki bıraktılarsa artık en ufak şeyde bile kızmalarından çok fazla korkuyorum.

İlk başlarda ufak ufak şeyleri içime attım, zamanla daha fazla büyüdü. Bende büyüdüm, okula başladım, insan içine karıştım. Sonra tabii çevredeki iğrenç insanların da katkısı olmaya başladı. Daha falza şey içime atmaya başladım. Hareketler, tepkiler, düşünceler, duygular... Derken bir bakmışım hiçbir şey yapamıyorum. Duygusuz, kalpsiz diye anılmaya başlamışım.

Bir şeyler yapamıyorum, sadece oturup boş boş bakıyorum. İstesem de hiçbir şey ifade edemiyorum. Gereksiz, fazlalık olmaya başlamışım. Sadece boşa yer kaplayan, kimsenin dönüp bakmadığı bir eşyayım sanki.

Sonra maskeler takılmaya başladı. Sanki gerçekten bir şeyler hissediyormuşum gibi davrandım. Etrafımdakileri inceledim. Neye ne tepki verdiklerini, nasıl davrandıklarını, beden dillerini kullanışlarını... Herkesten bir şeyler alıp başka bir insan yarattım. Sonra kukla gibi onu oynatmaya başladım. İlk başta anlamadıklarını düşündüm. Sonra ailem gülüşümün çok yapmacık olduğunu söyledi. Geçtim aynanın karşısına gülüşümü değiştirmeye çalıştım. Bir öyle denedim, bir böyle denedim. Bundan sonra güleceğim zamanlarda daha dikkatli oldum. Her gün kendi kendime denemeler yaptım. Sonra başka bir şeye yorum yaptılar, ona da dikkat ettim, denemeler yapıp değiştirdim. Daha sonra başka bir şeye, ona, buna, şuna laf etmeye devam ettiler. Söyledikleri her ayrıntıdan nefret ettim. Bu sefer başka bir kişi yarattım, karşımdaki kişi gibi oldum. Sonra başka bir kişi. Başka bir tane daha ve bir tane daha.

İçimde neler döndüğünü anlamasınlar diye uğraştım hep. Başardım da. Hatta öyle ileri gittim ki o kuklaları yöneten kişi artık ben değildim. Kukla ben olmuştum. Yöneten ise... bilmiyorum. Sanki içimde bir canavar oluşmuş ve bedenimi ele geçirmiş. Bana türlü acılar çektirerek ölmek istemek için yalvarmamı istermiş gibi. Gerçekten güçlüymüş, çünkü bunu başardı.

Beni her gün daha fazla içine çekiyordu. Direndim, direndim. Kurtulmaya çalıştım. Denedikçe daha falza battım. Sanki koca bir bataklık gibi. Artık pes ettim. Yorulmuştum, çok yorulmuştum. Direnecek gücüm kalmamıştı. Bıraktım kendimi beni yutmaya çalışan canavarın kollarına. Kapattım gözlerimi, beni yok etmesini bekledim.

Tüm inancımı ve umudumu kaybetmiştim. Beni gören kimse olmadığı için ne moral verecek ne de beni kurtaracak biri vardı. Kurtarmak isteyen biri çıksa da artık çok geçti. Bu saatten sonra kimse o canavarın elinden alamazdı beni.

Ama ne şans ki tam da o zamanda birileri beni fark etmişti. Yardım etmek istediler ama onları geri çektim. Çünkü eğer yardım etmeye çalışırlarsa hiçbir işe yaramayacak, sadece kendilerini yıpratacaklardı. Üstelik canavar onlara da zarar verecekti. Bunun olmasını istemiyorum. Artık kimsenin benim yüzümden zarar görmesini istemiyorum. Bu yüzden etrafındakileri uzaklaştırmaya çalışıyorum.

Sende böylesin değil mi? Yaşadıklarımız farklı ama sonucunda aynı yere varmışız. Sende tükendin, bende. Ama sen devam et. Çünkü sen güçlüsün, bir şekilde tüm yaşananları atlayacağını biliyorum bebeğim. Pes etme lütfen. Ben senin gibi olamadım. Küçükken sevgi görmeyen insanlar ikiye ayrılır bence. Biri kendi kendini büyütür, daha hızlı olgunlaşmak zorunda kalır. Hislerini kaybeder, daha sert olur, senin gibi. Diğeri de büyüyemez, karşısındakilere kendisine sevgi vermesi için çabalar hep ama başarısız olur. Ne yapması gerektiğini bilemez,o yüzden olgunlaşamaz, büyüyemez. Kaç yaşına gelirse gelsin hep çocuk akıllı kalır. Burayı daha sonra daha da açarak konuşabilirim şimdilik yeter.

Ama ikisinin de ortak bir yanı var. İkiside hala sevgi arayışındadır. En ufak ilgide hemen yapışır, bağlanırlar. Kopması zor olur. Hatta belki yıllar bile sürebilir unutması. O kişiden ayrıldığında diğer insanlara göre daha hassas olurlar. İlk anlattığım belli etmez, zaten içindekileri anlatmayı da sevmez, kimse anlamadığı için de sorgulamaz. Diğeri tabii çok belli eder. Günlük hayatına istemeden yansıtır. Çocuk işte hiçbir şeyi bilmez ki. Çok kırılgan olur. Diğeri gibi sadece ayrılık veya travma tetiklenmelerinde değil, en ufak şeylerde bile hassastır. Ama benim gibi duygusuzlarıysa o kadar hassas olmaz. Haklıyım değil mi? Doğru anlatabildim mi? Anladın mı şimdi aramızdaki benzerlikleri ve farklılıkları?

    Sevgilerle, Jisung

317 gün | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin