Oldukça güzel bir hafta geçirmiş birbirimize alışmıştık, onun hakkında öğrendiğim en temel şey çok fazla işkolik olduğuydu. O işleri ile ilgilenirken bende resim yapıyordum. Birlikte çok merak ettiğim sokaklardan geçtik, tatlı yemiş merak ettiğim her kafeye girip kahvelerimizi içmiştik. Eyfel kulesine çıkmış tüm Paris'i izlemiştik, Şık akşam yemekleri, soft kahvaltılar diye diye bitmiştik biraz daha kalabilirdik ama ailesi kesin dille aşiretlerin artık gelini(!) Görmek istediklerini söyleyince çokta takmamış kabul etmiştik
Çınar beni çok fazla misafir geleceğinden dolayı uyarmış, bir süre işe gidemeyeceğimi söyleyince yüzümü asmıştı. Bunu görünce gülerek kaçmak isteğimde mesaj atmamın yeterli olacağını söylemişti.
Şimdi konağa doğru gidiyorduk gergindim. Davul zurna ile karşılaştıklarında ise daha ne kadar şaşırabilirim diye düşünmeden edemiyordum.
Çınar erkeklerin ağırlandığı bölüme giderken bize gelip babama laf atan adım karısı yani Çınar'ın yengesi bana kayınvalidemin beni odasında beklediğini söyleyince oraya gittim
Kapıyı tıklatmış gir komutu ile içeri girmiştim. Beni şöyle bir baştan süzmüş ve yanına oturmamı söylemişti
"Bak oğul, zamanında baban bize bir ayıp yaptı almadı kızımızı, bunu senin büyüdüğün yer ve aile öyle düşünmez. Çınar'ım vakti zamanında Amerikalarda okumuştu. Döndüğü vakit kültürümüzü yanlış bulur olmuştu. Babanda vakti zamanında İstanbullarda okudu ve anana sevdalandı. Bunda yanlış birşey yoktur belki lakin babanın ailesi kızımızı alacağına söz vermişti. Bundandır hasımlığımız. Lakin biz töremize kültürümüze sahip çıkmazsak kim çıkar. Bu evde ben olduğum sürece kimse seni ezemez başta kocan sonra ben buna müsade etmeyiz. Lakin sende saygıda kusur etmeyesin. Yenisin, alışmamışsındır buradaki ailelere. Dediğin her lafı iki kere düşünesin ne kendini ne de kocanı ezdiresin. Yanlış yapanı affetmeyesin anladın deyil?"
Söylediklerinde haklıydı evet berdel doğru birşey değildi. Ama bunu o anlamazdı o doğru olduğuna candan kandan inanıyordu. Laflarım sadece bana zarar verirdi. Kafamı sallayarak onaylamıştım. Kapıdan birisini çağırmış. Çınar'ı çağırmasını söylemişti
"Erkek adamsın işin gücün vardır. Kendini bu konakta tutamazsın. Bu nedenle birkaç hafta misafirleri bekle sonra işine gücüne bak. Çınar bana anlattı doğru düzgün birisin bize karşı bir hatan olmasın. Yüzümüzü ve kendi ailenin yüzünü kara çıkarma evlat. Babanı severim hak bilen bir adam, gözü pektir, büyüttüğü terbiye ettiği evlattan bize zarar gelmez, bizden de ona" söyledikleri babamla gurur duymamı sağlamıştı.
Kapı çalmış içeri Çınar girmişti. İlk bana gözlerini gezdirmiş sonra annesine "buyur yadé" "gel evladım şöyle yamacıma" diyerek bizi yan yana oturtmuş, yeni fark ettiğim yanındaki kadife kutudan iki tane bileklik çıkarmıştı.
Baş harflerimizin kazılı olduğu iki tane çift bilekliği çıkarmış gümüş olanı Çınar'a, altın olanı bana vermişti. Gülümsemiş "çift olarak hoşgeldiniz armağanı" bende gülümsemiş ve teşekkür etmişim. Çınar'da etmiş. Birbirinize bileklikleri takmış ve dışarı çıkmıştık. Etrafta meraklı olan bir kaç göze sokmak ister gibi ellerini boyuma atmış ve anlımdan öperek vedalaşmıştı.
Bizde kayınvalidem ile hanımların olduğu bölüme gitmiştik "başını dik tut" girişte aldığım uyarı. Aslında ne olursa olsun modun düşmesin başın her daim dik olsun uyarısıydı. Kafamı sallamış, birlikte içeri girmiştik
O kadar kalabalıktı ki, bazıları meraklı bakış atıyor, bazıları iğrenir gibi bakıyordu, bazıları ise memnun değilmiş gibi ağız büküyordu. Takmayarak kayınvalidemin yanına oturmuş sohbete dalmıştık. Bazılarının iğrenç kuma imalarını çekmek. O kadar iğrenç hissettirdi ki miden bulanmaya başlamıştı. Aklıma ilaç saatim gelince koca bir siktir çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞMAK (BXB)
ChickLit"...bu evliliğin gerçek olmasını istiyorum" evlenmek zorunda kalan bir çifti konu alıyor, nefret içerikli bir ilişki değil