Sabahın erken saatinde alarmım çalmadan gözlerimi açmıştım. Koltukta doğrulmuş bir süre ayılmayı bekliyordum. Yatağa bakınca toplu bir şekilde görmüştüm. Çınar uyanıktı her zaman ki gibi.
banyoya giderken Çınar çalışma bölümünden çıkmış ve birbirimize günaydın dileklerinde bulunduk.
Bu sefer kıyafet bölümüne geçerken son baharın başlardaki karışık hava durumu ile şöyle bir dolabı süzdüm. Gri bir ince yün kazak altına siyah dar pantolon iyiydim siyah uzun ipli omuz çantasının içini hazırlamış yan bir şekilde kendime astım. Saçlarıma son dokunuşları yapıp takı bölümüne geçtim.
Çınar'ın bilekliklerini çıkarmak istemiyordum. Bu yüzden sadece kolye ve yüzük takmıştım.
Çınarla birlikte hazır kahvaltı masasına geçmiş annenin gelmesini bekledik. Dünden beri hiç konuşmamıştık Çınar'la
Kafamı çok karıştırıyordu. Bazen dünyanın en önemli şeyiymişim gibi bakıyor bazen sadece bomboş. Koca bir hiçlikten oluşuyordu gözleri
Annenin gelmesi ile yemeğe başlamıştık. Çınar kalkınca bende kalktım. Birlikte kapının önüne gelince "seni bırakayım mı?" Çınar'ın sorusuyla kafa sallamıştım "yok yok gerek yok arabamla giderim böyle daha rahat" karşıma dikilmiş ve sırıtmıştı. "Ne o benden rahatsız mı oluyorsun?" Dedikleri ile göz devirip gülmüştüm "aynen" kafamı iki yana sallamış "geliş sıkıntı bazen gün içinde ihtiyacım oluyor yoksa bir özel şoför hiçte fena değildi" bu sefer gülüşünü tutamamıştı. Çok güzel gülüyordu esmer tenine bembeyaz inci gibi dişleri çok yakışıyordu. "Tabi efendim size hizmet etmek büyük bir onur" gülmüş ve arabama binmiştim. İlk benim arabam sonra onun arabası çıkmıştı. Onun arkasında iki araba daha giderken benim arkamdan bir araba geliyordu.
Kafedeki aksayan işler ve yeni gelen çalışanla ilgilenmiş. Yorulmuştum. Mutfakta ki masaya oturmuştum. "Ooo yoruldun mu sen?" Arda'nın zevzek hareketleri başlayınca göz devirdim. Yemek yiyip ilaç içsem iyi olurdu. Şöyle bir yemeklere baktım. Canım hiç bişey istemiyordu. Cebimden gelen titreşimin ardından bildirim sesini duydum. Telefonu çıkarıp kimin mesaj attığına bakınca yüzümü koca bir gülümsemenin sardığından habersizdim
Çınar: yemek yedin mi?
Deniz: hayır henüz değil
Hemen görüldü olmuş ve yazıyor yazısı ile içimi bir tür burkulma kapladı.
Çınar: o zaman kalkıp yemek yemelisin ilaç saatin geliyor.
İlaç saatimi takip ediyor olmasına şaşırdım.
Deniz: tamam yiyeceğim birazdan
Çınar: şimdi ye
Umarım beni emrinin altındaki korumalardan saymıyorsundur.
Deniz: istediğim zaman yiyeceğim.
Telefonu kapatmış. Cebime sokmuştum bu sırada Cemre yanıma gelmişti.
"Patron bir kadın geldi yanında korumalar var, biraz yaşlı seni çağırıyor. Cam kenarındaki masaya ağırladım" kafamı sallamış mutfaktan çıkarak bahsettiği yöne doğru adımladım.
Kayınvalidem. Ne işi vardı burada. Karşına oturmuş ve gülümsemiştim "hoşgeldiniz" suratı pek hayra alamet değildi. "Hoşbuldum Deniz. Mekanın epey güzeldir" "teşekkür ederim sizi ağırlamakta öyle" kafasını sallamıştı sadece "birşeyler yemek ve içmek ister misiniz?" "Bir Türk kahvesi yeterlidir kırk yılın hatrına muhtaç olacak duruma düşürsek lazım olur" ne demek istiyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞMAK (BXB)
ChickLit"...bu evliliğin gerçek olmasını istiyorum" evlenmek zorunda kalan bir çifti konu alıyor, nefret içerikli bir ilişki değil