Araba, tek tük arabaların olduğu boş asfaltta yağ gibi kayerken eve az kalmıştı. Başımı cama yaslamıştım. Serumun yeri sızlıyordu belkide küçücük yuvarlak bir morluk bile vardır. İzler... nefret ediyordum
Bıraktığım derin soluk sessiz arabada gürültü oluştururken Çınar yola çıktığımızdan beri elimi okşamaya kaldığı yerden devam ediyordu. Metal elimi.
"Misafiri karşılayamadım kusura bakma aklımdan tamamen çıkmış" sigarasını direksiyonu bırakarak yakan adama ters baksamda omz silkmişti sadece "sorun değil alınmaz" "olsun yine de çok ayıp olmuştur akraban olduğunu sanmıyorum. Aradaşın falan mı?"
Sırıtması ile kaşlarımı çattım. Uyumadan sürmem gereken kremler liste halinde beynimde görüntülenirken Çınar'ın dediği ile donmuş, zihnimdeki tüm görüntüler yere fırlatılan cam gibi dağılmıştı.
"Oğlum"
"A.anlamdım?"Sorum yanıtsız kalırken öndeki araç eve girmişti. Hemen arkasından biz ve arkamızdan iki araç daha artık alıştım diyebiliriz. Her yere konvoy gibi gitmek biraz zorlayıcı oluyordu en azından benim açımdan.
Arabanın kapısı benim için koruma tarafından açılırken Çınar kendisi açmıştı.
"Hoşgeldiniz efendim" kafa sallamak ile yetinirken Çınar yanıma gelmiş belimden destekleyerek ilerliyordu. Durup gözlerine bakışlarımı diktiğimde birşeylerin normal olmadığını kavrayabilmişti. "efendim?"
"Efendim mi? sorumu yanıtlamadın" "hangi sorunu?" "oğlun?...ciddi misin sen?" sinirden vücudum kasılıyordu. Her yerime ağrı giriyordu.
Belime sarılı olan kolunu tutup yönümü tamamen ona çevirdim "evet? bir açıklama bekliyorum" ben konuşmasını beklerken o kafasını boyun girintime sokmuştu. "kokun aklımı bulandırıyor"
Sinirle dudaklarımı dişlerken onu kendimden uzaklaştırdım. "şuan rahatsındır umarım" onu arkamda bırakarak açık olan kapıdan içeri girdim kısa holden geçip birkaç merdiven aşağı inip salona vardığımda arkamdan dedilerini umursamıyordum.
"Güzelim beni bekle tehlikeli olabilir. Kime diyorum?"
Arkamdan hızla gelip önüme geçerken gördüğüm şeyle nutkum tutulmuştu.
Çınar, kocaman beyaz şeyin yanına giderken durduğum yerde kalmıştım. "Kasta oğlum...Deniz benim eşim. Ona iyi davran ve koru anlaştık mı?"
Çınar kocaman beyaz panteri severken panterde mavi gözlerini bana dikmiş Çınar'a mırıldanarak sırnaşıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Fakat dikkatimi çeken şey tamamen farklıydı.
Metal bir kol.
Yavaş adımlarla ikiliye yaklaştım. "Güzelim tanıştırayım oğlum Kasta" Çınar gururlu bir baba edası ile ikimizi tanıştırırken neredeyse benim boytumda olacak olan evcil(!) hayvana bakıyordum
"Merhaba..." Ne demem gerektiğini bilmiyordum ya da kafayı tamamen yemiştim.
"Yemeğini yedi mi?" Çınar bizden uzaktaki adam ile konuşurken Kasta ile göz hapsine girmiştim. Mavi gözleri benim ki gibi değildi. Benimki deniz mavisiydi onunki ise gökyüzü mavisi hatta buz mavisi bile denilebilir.
İnce siyah birer çizgi gözlerinde yer alırken kaşından yanağına kadar sağ gözünde pembe kalınca bir çizgi vardı.
"Yedi efendim, biraz huysuzluk yaptı onun dışında gayet iyi" "tamamdır siz çekilebilirsiniz mutfağa söyle hafif birşeyler hazırlasınlar Deniz'im için"
Duyduklarım ile yönümü Çınar'a çevirirken Kasta yine yüzüme bakmak için kafasını banim olduğum yöne uzatmıştı.
"Hayır Çınar bişey yemek istemiyorum midem şuan rahat öyle kalsın" "ama birtanem sabahtan beri bişey yememişsin" "birşey olmaz aç hissetmiyorum lütfen"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞMAK (BXB)
ChickLit"...bu evliliğin gerçek olmasını istiyorum" evlenmek zorunda kalan bir çifti konu alıyor, nefret içerikli bir ilişki değil