Demir Pati

148 19 2
                                    


"Çınar?" Korumaya seslenmem ile bakışları bana döndü, korkulu gözlerine hayal kırıklığı ile cevaplarken başını eğdi

"iyi efendim geldiğinde size anlatacakmış sabır ve güvenle beklemenizi söyledi." "Yarası var mı?" "Omuzu sıyırdı" gözlerim  rahatlıkla kapanırken "ne zaman gelecek?" Diye sordum

"Siz gidin bir saate gelirim dedi, Kasta beni çok uğraştırdı bu yüzden kısa sürede burada olur" bakışlarım Kasta'ya kayarken o sinirle korumaya bakıyordu. Ona atlayacakken zor tuttum koca bedenini.

Adam hızla arabaya binip götürürken Kasta'nın kanını temizlemek için ayağa kalktım aramdaki sürü şeklindeki insan ile Kasta onlara hırlamıştı.

"Bu Çınar'ın evcil hayvanı mi?" Anne gerginlikle solarken ben sadece kafa salladım "gidelim oğlum" Kasta beni takip ederken ben üst kattan inen adamlara yol açtım. Konağa ait değiller, koruma hiç değiller.

Boşvererek en üst kata çıktım. En üst katta odamız vardı artık. Gördüğüm tek kapı ile açtım kocaman alana baktım. İnclemeyi sonraya bırakarak banyoya yöneldim.

Katsa'yı küvete sokmuş bolca köpükleyerek tüylerini tekrar bembeyaz yapmıştım. Durulama ve kurutma da bitince bende üstümü değiştirmiş basit yarım kol polo yaka ile kumaş pantolon giymiştim. Konak çok sıcaktı.

"Yemek yedin mi oğlum?" Kasta'nın memenun olmayan mırıltıları yemediğini gösteriyordu. Çınarın bana söylediği öğünü hazırlamak için odadan çıktık. Ben önden Kasta arkadan gelirken çalışanlar hızla yolunu değiştiyordu oğluma şöyle bir baktım vallahi çok güzel neyinden korkuyorlar. Aha.. benden iki üç kafa kadar küçük olması mı sadece nerdeyse bir atmış boyu vardı keretanın. Bende bir seksen üç civarında bişeydim.

Hızlıca merdivenleri yuvarlayıp mutfağa vardığımda bir ev kadar büyük olan mutfaktaki çalışanlar korku ile birbirilerine kaçamak bakışlar atıyordu. 

Ben sadece etlerin bulduğu dolabın önüne gelmiş açmıştım. "Oğlum hangisi?" Kasta'nın gözleri parlıyordu çok acıkmıştı yavrum.

Uzun uzun baktıktan sonra karar veremeyeceğini anlayınca dolaptan iki poşet yeni konulmuş taze kıyma çıkardım. Metal bir küçük leğen çıkarıp içine döktüm kıymaları. İki tane bıldırcın yumurta kırdım içine iki üç tane donmuş balıkla bu kadar olmuştu ancak konakta ki malzemeler ile.

Ellerimi et korkusundan arındırmış sabırla beklyen Kasta ile terasa çıktım. O yemeğini yerken ben Çınar'ın ne zaman geleceğini düşünüyordum.

Kasta yemeğini bitirmiş ağzını temizlemiştik. Koşa koşa gelen kızla dikleştik. "Çınar Ağam geldi" verdiği haberle aynı hızda geri giderken Kasta ile ayaklanmış Çınar'ın gittiği salona zor yetiştim. Üstü başı batmıştı. Neler olduğunu bir anlasam.

"Konaktan bundan gayri benim izinim olmadan zinhar çıkılmayacak. Konağa giren herşey kontrol edilecek. Anladınız değil?" Herkes kafa sallarken Çınar'ın geniş sırtını izliyordum. Bu kadar tedbir ne içindi?

"Bu kadar tedbir niyedir oğul? Neden üstün başın kan içindedir?" Annenin gözleri dolu dolu Çınar'a yaklaşması ile Çınar elini kaldırarak durdurmuştu onu

"Bugün evime saldırı düzenlendi hemen arasından bir kaç mekana. Hasan Ağa ailedensin dikkat edesin. Ben ahvali eskiye çevirinceye kadar herkes olduğu yerde kalacak diyeceğim budur hiç kimse için müsamaham yoktur böyle biline"

Çınar arkasını dönüp Kasta ile bana bakmış ve salondan çıkıp üst kata yönelmişti. İkimizde onu takip ederken sinirli soluklarını duyuyordum.

YAŞMAK (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin