Sesini duyduktan sonra her şeyin rüya olmadığını fark etmemle heyecanla döndüm "Jinnie...sen k-konuştun mu az önce?"
Gülümseyip "Evet" dediğinde sevinçten ne yapacağımı şaşırmıştım. Koşar adımlarla yanına gidip sıkıca sarılmıştım küçüğüme. Multuluktan artık nasıl sarıldıysam ayakları yerden kesilmişti, kıkırdayarak sarılmama karşılık verdi.
Kollarımı onun bedeninden çekmeden başımı geriye atıp baktım yüzüne "Taehyungie hyung mu dedin bana? Bir daha desene" söylediğimi dikkate alıp tekrardan bal sesiyle konuştu "Taehyungie hyung"
Tatlılığına dayanamayıp yanaklarını avuçlamış ve saçlarına küçük bir öpücük bırakmıştım. Gülerek kafasını geriye attıktan sonra hafifçe başını çevirip arkasındaki ağacı gösterdi ve usulca mırıldandı "Tanrıdan senin tüm dileklerini gerçekleştirmesini istedim hyung"
Dileği şaşırtmıştı beni, ağzım açık onu izlerken o konuşmaya devam etti "İlk dileğin gerçek oldu hyung" dedi ellerini birbirine çarparken. Öyle masum öyle tatlıydı ki geriye çekilip her iki elimle kapattım ağzımı "Aşk olsun Jinnie! Demek böyle bıcır bıcır konuşuyordun da benim dilek dilememi mi bekledin?"
Onca söylediğim şeyler arasından sadece bir şeye takılmıştı "Bıcır bıcır ne demek?" dedi merakla gözlerini büyütürken.
Tatlılığı yine ve yine güldürdü beni, dağılan saçlarını severken yüzüne doğru hafifçe eğildim "Senin gibi tatlı ve sevimli kişilere denir" kızaran burnunu hafifçe sıkarak söylemiştim bunu. Gülümseyip başını öne doğru sallarken küçük bir hapşırıkla kapatmıştı gözlerini. Onun üşüdüğünü fark ettiğimde bir şeyi daha fark etmiştim, Jin'in saçlarına konan kar taneleri...
Kar yağıyordu. Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım "Kar yağıyor" dedim usulca avuç içlerimi havaya kaldırırken.Üşüdüğünü bile unutmuş heyecanla başını kaldırmıştı "Kar yağıyor" dedi söylediğimi tekrarlayarak. Donakalmış gibi bekledikten sonra sevinçle kollarını kaldırdı "Hyung kar yağıyor!" dedi haykırırcasına. Mutluluğu beni de mutlu etmişti.
Tam dokuz yıl dışarı çıkmamış bir çocuk...
yağan karı belki de sadece pencereden izleyebilmişti, çocukluğunu hiç yaşayamadan büyümüştü. Anlıyordum onu, bu sevincini normal karşıladım bu yüzden.Neşeyle yuvarlak çizerek koşmaya başladı, elleriyle alkış tutup haykırmaya devam etti "Çok güzel, çok güzel yağıyor"
Yaklaşıp onun koşarak çizdiği hâyâli yuvarlağın tam ortasında durdum, şimdi benim etrafımda koşuyordu. Gözlerimle onu izlerken gülüşüm asla yok olmamıştı, onun sevinci otuz iki diş sırıtmama sebep olmuştu.
Terleyip hasta olacak diye endişelendiğim için onu durdurmak istedim ama dinlemedi bile beni, hızlıca yaklaşıp arkasından sarıldığımda nihayet durdu, çenemin altını onun başına koyup soluklandım "Koşma, terleyip hasta olacaksın" söylediğimi yapıp nefes nefese soluklanırken konuştu "Hyung ben kolay kolay hasta olmam ki" dedi tatlı bir şekilde.
Kollarımdan çıkmaya çalıştığında onu daha çok sarmalayıp buz gibi olan ellerini ellerimle kavradım "Ellerin buz gibi, aldığım eldivenleri giymelisin" beni dinlemiyordu bile, gözleri hâlâ gökyüzündeydi. Kar taneleri yavaşça süzülürken onu karşıma alıp buz kesen ellerini ellerimin arasına tekrardan yerleştirdim. Isıtmak için ellerini dudaklarıma çıkarmış ve nefesimi üflemeye başlamıştım. Dikkatini nihayet çekmiştim, gözlerini bana çevirdiğinde hayretle izledikten biraz sonra "Annem" dedi donuk bir ifadeyle "Annem yapardı böyle"
Üflemeyi kesip bakışlarımı ona çevirdim ama yüzünde herhangi bir duygu göremedim, garipti...Üzüntü, özlem ya da ne bileyim kırgınlık falan hiçbir şey yoktu ve konuyu değiştirmesi üç saniye bile sürmemişti, ellerimden çıkıp yağan karla ilgilenmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙃𝙤𝙢𝙚 ·٠• TaeJin
FanfictionBir komiser ve gülümsemeyi unutmuş bir çocuk... ✐ [07.07.2023 - 12.01.2024]