Bölüm:16

1.9K 172 98
                                    

Paşa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Paşa

"Öyle gelişi güzelde değil, paketler özellikle lastiklerin iç kısmına yerleştirilmiş Paşa."

Köksal'ın anlattıklarını dinlerken öfkeye kapılıp yumruğumu direksiyona geçiriyorum. Aklımı kurcalan bir diğer konudan bahsederken keskin virajı hızla döndüğümde araba altımda savruluyor. 'Diğer arabanın şoförü kayıp..."

"Öyleymiş. Anlaşılan bekledikleri gibi tır çevirmeye girmeyince kazayı bilerek yapmışlar."

"Nasıl düştüm ben bu tuzağa?"

Sabaha karşı şirkete ait eski deponun önüne arabayı park ettiğimde Enes karşılıyor beni. Köksal'ı haklı bulsam da yan koltuktan aldığım telefonu hoparlörden çıkarıp aklıma takılanı soruyorum hemen. 'Madem tuzağı hazırladılar niye ihbar etmediler?'

"İhbar şüphe uyandırır. Kendini aklama şansın olur."

Enes arabaya doğru yaklaşırken 'Bizim şoför bende. Konuşur belki...' Diyorum.

"Sanmam, parmağı varsa korkar konuşmaz."

"CPS kontrol ettik, depodan çıktıktan sonra eski kullanılmayan bir benzinlikte durmuş."

"Ne kadar kalmış orada?"

"Onu bilmiyoruz işte."

"İşinin ehliyse yarım saat yetmiştir."

'Bakalım... Depodayım ben, sonra konuşuruz.' Tam telefonu kapattığımda Enes açıyor kapımı. Yaka paça dağılmış burnundan soluyan haline bakarak adamın konuşmadığını anlamak zor olmuyor. Ceketimi çıkarıp arabanın içine fırlatırken 'Yok mu bir şey?' Diye soruyorum depoyu işaret edip.

"Konuşmuyor. Sözde hiçbir şeyden haberi yokmuş."

"CPS görünen yerde neden durmuş?"

"Çişi gelmiş."

Ben önde Enes ardımda depodan içeri girdiğimizde Alpaslan'ın ayıltmaya çalıştığı adamla Enes'e dönüp bakıyorum.

"Ne?"

"Böyle mi konuşacak?"

'Konuşsaydı şimdi bu halde olmazdı.' Diyor yanımdan geçip adamın yakasından tutup sarsarak. 'Uyan lan daha bayıltacak kadar bile vurmadım.'

Ters dönmüş eski sandalyeyi çevirip adamın karşısına oturduğumda yavaşça kıpırdanıp kendine geliyor. Patlamış dudağı, tek gözü yediği yumruğun etkisiyle kapanmış adam karşısında beni görünce toparlanmaya çalışıyor.

"Karacan Bey yemin ederim ben hiçbir şey bilmiyorum. Bildiğim her şeyi anlattım. Benim tırdaki paketlerden hiç haberim yoktu."

"Bilmiyordun yani?"

'Bilmiyordum! Çocuğumun üstüne yemin ederim...' Dediği an cümlesi bitmeden açık olan gözünün üzerine bu defa Alpaslan geçiriyor yumruğu.

"Çocukları karıştırma lan!"

Alma AhımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin