Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hırsla kapandığım dudakların sahibi kıpırdanırken ellerimin arasından kaçamasın istiyorum. Hiçbir boşluk kalmayana dek biraz daha çekiyorum yakınıma. Kollarım beline dolanırken sanki ezberimmiş gibi kıvrımlarında parmak uçlarım usulca geziniyor.
Aldığım tat beni sarhoş edip kanıma sızarken saçlarımda hissettiğim tüy gibi dokunuşlarla gözlerim kendiliğinden kapanıyor. Dudaklarımın üzerini bırakılan soluk sınırlarım üzerinde ince ince gezine dursun kulağıma ulaşan fısıltısı onun için inşa ettiğim bütün duvarlarımı yerle bir ediyor 'Paşa...'
Omzumdan hafif çekilmemle sarıldığım narin beden ansızın kaybolurken gözlerimi telaşla açıyorum. Karşımda şaşkın bakışlarla Aysun Hanım belirdiğinde nerede olduğumu anlamıyorum ilk an. Ama onun 'İyi misiniz Karacan Bey?' Diye sorması üzerine kaybettiğim aklım yerine gelip ipleri yeniden eline alıyor. Yaslandığım koltuktan doğrulup saçlarımı geriye iterek kendime çeki düzen veriyorum hemen.
"İyiyim Aysun Hanım."
"Sert bir kahve getirmemi ister misin?"
"Çok iyi olur."
Kadın başını sallayıp odadan çıktığında rüyanın tatlı sızısı yine üzerime çöküyor. Birileri bana rüyanda bile olsa bir kadına dokunmak için deli olacaksın deseler onlara kahkahalarla gülerdim. Hatta öyle çok isteyeceksin ki o kadından köşe, bucak saklanıp, uyurken koynuna sızıp o uyanmadan kaçacaksın deseler bunun imkansız olduğunu söylerdim. Ama şimdi yaptığım hatanın cazibesine yeniden kapılmamak için kaçıyorum ondan.
Dün ve bu sabahta yaptığım gibi ondan önce uyanıp hazırlanıp dışarı atıyorum kendimi. Bütün gün iş bahanesiyle dışarıda kalsam da gece olup eve döndüğümde istesem de uzak kalamıyorum yine. O uykunun derin kollarına kendini bırakmışken ben onu kollarıma almamak için yatakta kıvransam da yine her sabah uyandığımda olduğu gibi kaçınılmaz sonla karşılaşıyorum. Kızıl saçları yastığıma dağılmış beyaz teniyle kollarıma sığınmış bir kadın.
'Gel de aklını kaçırma' Derken başımı koltuğa yaslayıp derin bir of çekiyorum. Gözlerimi uykusuzluğun etkisiyle kapattığımda aklıma düşen görüntülerle parmaklarım kendiliğinden dudaklarıma gidiyor. Öptüğüm onlarca kadından sonra nasıl olur da karşılığını bile alamadığım halde ondan böylesine etkilenebilirim ki? Aklım almıyor bunu. Üstelik öpücükten sonrasını düşünürsek şu an benim ona kızgın olmam gerekmiyor mu?
En son ne zaman bir kadına bu kadar çok dokunmak istediğimi hatırlamasam da Sare'nin aklımı başımdan aldığını artık kabul ediyorum. Ama bunun sadece tensel bir çekim olması da beni korkmuyor değil. Bir an evvel eğer akılımı başıma toplamazsam ikimiz içinde dönülemez o yola onu da kendimle birlikte sürüklemem artık an meselesi.
Belki de şimdilik her şeyi akışına bırakmak en iyisi diye düşünürken çalan cep telefonum dikkatimi dağıtıyor. Ekrana hiç bakmadan cevapladığımda bir süre karşı taraftan hiçbir ses gelmiyorum. Tam sinirle telefonu kapatacakken onun neşeli kahkahasını duyuyorum bir an. İçim özlemle dolup taşarken biraz daha duymak istiyorum sesini.