Bedenime fazla gelen adrenalinle kalbim iki katı hızlı atarken aldığım nefes ciğerlerimi yakıyor. Avuç içlerim ince ince sızlasa da kitlenen parmaklarım çözülmüyor bir türlü. Etrafı saran toz bulutu az da olsa dağıldığında arabanın kapısı açılıp uzun paltosu ve sert ifadesiyle Paşa Karacan beliriveriyor. Karşısında güçlü görünebilmek için omuzlarımı dikleştiriyorum hemen. Tek bir an bile dönüp bakmadan hiç acelesiz elindeki deri eldivenleri çıkarmaya başlıyor.
‘Sizin adette kapıyı gösterdiğiniz misafirin yolunu kesmekte mi var?’ Kinayeli sorusu karşısında sakin kalmam zor olsa da buna mecbur olduğum için dişlerimi sıkıp sessiz kalıyorum. Söyleyeceğim sözlerin altında daha şimdiden ezilirken birde alaylı sözlerine maruz kalmak içimdeki cesaretin kırılmasına sebep oluyor. Bir an evvel her şey olup bitsin istediğim için hiç uzatmadan yolunu neden kestiğimi söyleyiveriyorum.
“Teklifinizi kabul ediyorum.”
Beni duymamış gibi hiçbir tepki vermiyor sözlerime. Hatta o kadar ki dikkate bile almıyor sanki.
‘Sizinle evlenirim’ Dediğimde bu defa istediğim tepkiyi alıyorum ondan ve ilk kez doğruca yüzüme bakıyor. Buz gibi gözleri önce dağılan saçlarımda sonra ıslanan beyaz elbisemin eteklerinde geziniyor. Ne zaman ki bakışları gözlerimi yeniden buluyor işte o zaman bu adam da sadece kibir değil, başka şeyler de olduğunu anlıyorum. Yüzüme dökülen saçlarım, dalların çizdiği yanağım sızlarken daha önce gördüğü kıza hiç benzemediğimi biliyorum. Arabanın üzerine bıraktığı eldivenlerden sonra bana doğra attığı birkaç adımla ulaşıyor yanıma. Ben daha ne olduğunu anlamadan uzanıp belimin iki yanından kavrayıp hızla aşağıya çekiyor.
‘Ah!’ Ayaklarım yere bastığında yakınlığımız şaşırtıyor beni. Hemen bir adım geri çekilip söyleniyorum sertçe ‘Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!’
“Üstten üstten konuşmalarınız hiç hoşuma gitmedi. Şimdi söyleyin ne istediğinizi.”
Daha birkaç dakika önce kendi evimde ondan duyduklarımı hatırlarken ‘Ben mi üstten üstten konuşuyorum?’ Diye soruyorum hayretle. Adamın kibirli halleri beni deli ederken sabır diyorum içimden az daha sabır.
“Sizi dinliyorum Sare Hanım?”
“Teklifinizi kabul ediyorum.”
Bakışları bir süre yüzümde gezinirken eli birden bana doğru uzandığında içgüdüsel olarak yine geri çekiliyorum. Dudağının kenarı sahici bir tebessümle kıpırdadığında karşılaştığımız andan itibaren ilk kez tanık oluyorum buna.
‘Sakin olun Sare Hanım. Size asla zarar vermem. Ayrıca emin olun aramızda ki yakınlık’ Derken ikimizin şuan ki yakınlığını özellikle vurguluyor ‘En fazla bu kadar olabilir.’
“Ondan şüphem yok.”
Gözleri hiç tereddütsüz yüzümde gezindikten sonra sadece kuru bir ‘Tamam’ Diyor sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alma Ahımı
Aktuelle LiteraturEvet bayım kuşları severim Ve siz benim gökyüzümsünüz... Cemal Süreya