Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Paşa
"Bizim sizden beklentimiz ürünlerin bayilere zamanında teslim edilmesi. Bu konudaki hassasiyetimizi anladığınıza eminim, sizden önce çalıştığımız firmayla bayağı bir sorun yaşamıştık."
"Hiç kuşkunuz olmasın Sibel Hanım, asla sıkıntı yaşamayacaksınız."
"Erkan beyle yaptığımız kısa görüşmede istediğimiz şartların üzerinden geçmiştik, şimdi sizde bize bu güveni temin ederseniz bizim için her şey uygundur."
Biten görüşmenin ardından atılan imzalarla bugün ki toplantı trafiği son bulurken saatler önce iç mimardan gelen e-posta için bilgisayarın başına geçiyorum. Dün kendisiyle birlikte salon için seçtiğim koltuklardan sonra çiftlikteki çalışma odası için gönderdiği mobilyaların resimlerine bakmaya başladığımda odaya Enes giriyor.
"Sonunda bitti."
Modern tarzı yansıtan takımlardan krem ve kahve olanın arasında kalırken 'Öyle...' Diyorum gözüm bilgisayar ekranında.
"Çok zorladılar."
"Milyon dolarlık iş anlaşması zorlamaları çok normal..."
"Ne yapıyorsun sen?"
Görmesi için bilgisayarın ekranını çeviriyorum. 'Sence hangisi?'
"Çiftlik için mi?"
"Evet."
Enes ayağa kalkıp masanın yanına kadar geliyor, ekrana doğru eğilip iki resimede baktıktan sonra 'Bence krem...' Diyor fikrini belirtip. Benimde beğendiğim takım için onay verdikten sonra çalışma odası için rahat bir berjer istediğimi özellikle belirtiyorum.
"Birlikte gider miyiz eve?"
"Ben buradan çiftliğe geçiyorum."
"Bu saatte mi?"
'Evet, bugün çitlerin yükseltilmesi gerekiyordu, ona bakmam lazım. Birde arka tarafa kapalı bir garaj istiyorum.' Garajın konusu açılmışken esas yapmam gerekeni unuttuğumu ancak hatırlıyorum. 'Nasıl unuttum?'
"Ne unuttun?"
"Çetsav beyi aramam gerekiyordu."
"Neden?"
"Ateş için..."
Enes anlamadığını belli edercesine kaşlarını havaya kaldırdığında 'Sarenin atı...' Diyorum. 'Onu da çiftliğe getirtmek istiyorum.'
"Sen, Sare için Amasya'dan atını mı getirtiyorsun? Abime çok benzeyen adam sen kimsin?"
"Çok komik..."
Telefonu cebime atıp arabanın anahtarını da aldıktan sonra kapıya yöneldiğimde 'Ne kadar sürer işin?' Diye soruyor bu defa.
