21.bölüm

1K 116 14
                                    

[Melanie]

Parmağımdan damlayan küçük bir damla kan ile başım dönmeye başladı.

"ÖLDÜR!" "KATLET ONLARI!" "KAN İLE YIKA BENİ"

Nefretle dolu fısıltılar yükselerek kafamda birer çığlığa dönüşüyordu.

"Merlin iyi misin?" dedi önümde bulanan görüntü.

"E-eve-" ayakta durmakta zorlanıyordum.

"H-hmm biraz dinlenmem gerekiyor." dedim başımı tutarak.

Alnımdan soğuk terler akıyordu.

"Hey bence iyi görünmüyorsun. Bana tutun" dedi.

Elimi omzuna koydu ve ona dayandım.
...

[Heilon]

"Seth, birlikler ne durumda?" diye sordum.

Arkadaşım başını kaşıdı "200'ü aşkın hafif yaralı,60 ağır yaralı ve 40 ölü var." duraksadı.

"Ağır yaralılardan kastım, artık savaşamayacak durumda olup geri göndermemiz gerekenler." dedi.

750 askerle çıktığımız bu muharebede sayımız epey azalmıştı. Ağır yaralıları geri göndermek için yanında hizmetli ve şifacılardan da yollamamız gerekliydi. Şifacıları gönderirsek büyük bir stratejik hata yapmış olurduk.

"Efendim, kaynaklarımız da iyi durumda değil. Geri çekilmek bizim için uygun düşebilir." dedi.

Kaşlarımı çattım. "Hiçbir savaşta çekildiğimi gördün mü? Zafer ile sonlanmadıkça bölgeyi asla terk etmem!" dedim dişlerimi gıcırdatarak.

Tüm muharebelerden Krallığımıza zafer getirerek dönmüştüm. Hiç kaybetmedim ve yine etmeyeceğim. Ayrıca Lord'un kellesine ihtiyacım var.

Seth başıyla onayladı. "Anlaşıldı efendim. Ben askerleri gönderebilmenin bir yolunu bulacağım." dedi ve çadırdan ayrıldı.

Durumu bir de bizzat benim kontrol etmem gerekiyordu.

Uzun zamandır kılık değiştirerek çıkmamıştım.

Normal bir şekilde çıktığımda askerlerin hepsi kasılıyor ve bana iyi görünmeye çalışmak için uğraşıyorlardı ki bu oldukça rahatız ediciydi.

Üzerime daha basit şeyler geçirdim ve pelerini yüzümün yarısına kadar çektim.

Çadırın kapısını indirdiğimde adamlarım hızla yanıma toplandı. Elimle onları durdurdum.

"Gereği yok. Sadece biraz etrafta dolanacağım. " dedim.

Dükkalık askerleri selam verdi ve ayrıldım.

Şifacı çadırlarından birine yöneldim.

Herkes harıl harıl çalışıyordu. Dük olarak gelsem bile beni fark etmezlerdi.

Dün geceki şifacı da buradaydı. Toplu sarı saçları terle yüzüne yapışmıştı. Oradan oraya koşuyor şikayetle gelen askerlere gülümseyerek yardım ediyordu.

Sanki tüm sahne ışığı ona çevrilmiş gibiydi. Aramızdaki bu gereksiz çekimi bozdum ve diğer tarafa yöneldim.

Yaralı askerler döşeklerde yatıyordu.

Durumlarını gözlemlemeye başladım.

"İyiyim dedim ya! " bir asker diğerlerinden fazla gürültülüydü.

Karşısındaki iri adam ona kızarak "İyiyim, iyiyim. Bayılmadan önce de aynı şeyi söylüyordun!" dedi.

Döşekten kalkmaya çalışan asker derin bir nefes verdi "Torric, şimdi durum farklı tamam mı? Artık çıkabilir miyim?" dedi.

Seni Seviyorsam Bundan SananeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin