20.bölüm

1K 112 20
                                    

Bir sonraki gece

[Melanie]

Dün gece ve bu sabah askerler toparlanmak için elinden geleni yapıyordu.

Yaralıların tedavisi sürüyordu. Ölen askerlere toplu mezarlar açıldı.

Onlardan biri olabilirdim. İsimsiz mezarlarda yatan o askerlerden biri.

Ailelerinin ölüm haberlerini aldığında tepkisini düşündüm. Yıkılıcaklardı.

Ben ise kayıp sayılırdım. Kont babam beni her yerde arar ve evden kaçtığımı düşünürdü.

Kont'u düşünürken nasıl olduğunu merak ettim.

Ateşin yanında karşılıklı kılıç antremanı yapan askerleri geçtim.

Bir süre etrafta Kont'un çadırını aradım.

Ailemizin sembolü Ulu ağacı görünce Kont'un çadırının karşımda olduğunu anladım.

Girişten şövalyelerimizden ikisi çıktı.

"İyi geceler efendim." dediler.

Askerler uzaklaşınca biraz daha yaklaştım.

İçeride hala gaz lambası yanıktı.

Sadece aralıktan birkaç saniye bakıp nasıl olduğunu anlayabilirdim

Ses çıkarmadan yanaştım.

Giriş kapısı aralık kalmıştı, yanına çömeldim ve başımı uzattım.

Kont arkası dönük bir şekilde minderin üstünde oturuyordu.

Elinde çamurlanmış püskülü tutuyor ve temizlemeye çalışıyordu.

Kendi kendine fısıldadı "Melanie umarım bu serin havada üşütmez.."

Gözlerim istemsizce doldu.

Sonra bir kutudan kağıt ve kuş tüyü kalem çıkardı. Sanırım bir mektup yazıyordu.

Beni fark etmesini istemediğim için oradan ayrıldım.

Kont savaşta bile biricik kızını düşünüyordu. Melanie şanslı bir veletti. Şimdi Melanie ben olduğum için tüm bu sevgiyi hak edip etmediğimi düşündüm.

Onu gerçekten korumak istiyordum. Bunu ilk başta görev olarak düşünsem de artık içimden geliyordu.

Biraz daha yürüyünce tüm çadırlardan daha geniş bir çadıra rastladım.

Mavi Kurt sembolü ve koyu lacivert bir çadır.

Bu da Dük'ün...

Çadıra tanıdık bir sima girdi. Ay ışığında parlayan sarı saçlarıyla o kişinin Azize Lylia olduğu apaçıktı.

Lylia ve Dük Heilon bu hikayenin ana karakterleri.

Romantik ilişkileri şimdi başlıyor mu yoksa?

Orda ne olduğunu öğrenmezsem meraktan çatlayıp ölebilirdim.

Açık bir kapı yoktu onun yerine bir pencere vardı.

Büyük bir çadırda pencere olması garip gelmedi.

Eğilip yavaşça kafamı yukarı çıkardım.

Gördüğüm manzarayla kızardım.

Dük çıplak üstüyle oturuyordu. Saçları terden ıslanmıştı.

Onu tedavi ederken de böyle görünüyordu ama şuan canımı kurtarmaya çalışmadığım için etkilenmeye vaktim vardı.

Lylia çekinerek adım adım yaklaştı.

Seni Seviyorsam Bundan SananeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin