25.bölüm

1K 112 27
                                    

[Heilon]

"Siz büyücüler böyle hep sinir bozucu mu olursunuz?" dedim ciddi bir tonda.

"Sadece her istediğini elde edebileceğini sanan insanlara karşı." arsız sarı gözlerini bana dikmişti.

"Sen-"

Bu çocukça kavgaya son verip bir lider gibi davranmam gerektiğini bilmeme rağmen sinirlerimi hoplatan şövalyeye karşı kendimi tutamıyordum.

Alnımı avuşturdum ve sakinleşmek adına derin bir nefes aldım "Asker uyandıktan sonra derhal yanıma gelsin."

"Bunu iletirim" dedi ve göz açıp kapayıncaya kadar uzaklaştı.

Arkasından onlara baktım, sırtında uyuyan asker onun boynuna sıkı sıkı sarılmıştı. Belinden kana bulanmış beyaz kılıcı sarkıyordu.

"Efendim nereye kayboldunuz?" dedi soluk soluğa yanıma gelen Seth, omzuma dokundu.

"Bu olaydan sorumlu herkesi topla. Bu karmaşaya bir son vereceğim." dedim ve cevabını beklemeden yürümeye başladım.

Adımlarıma yetişmeye çalışan Seth "Herkesin modu yerinde" dedi kendi kendine.

...

Büyük çadıra gelmiştik ve içerideki mindere oturdum. Seth emrimi yerine getirmek için gitmişti.

Düşüncelere daldım, aklımı kurcalayan pek çok şey vardı.

Savaşın ilk günü birkaç asker Kont'u ormanın içine çekmişti, Seth ile onları fark edince yanlarına gitmiştik. Sonradan Lord adamlarıyla gelip bizi pusuya düşürmüştü. O zaman okla yaralandığım için bilincim gidip geliyordu ama bir noktada çıldırmış beyaz kılıçlı askeri Lord'la savaşırken gördüğümü hatırlıyorum.

Lord ile savaş öncesi teke tek karşılaşmamızda gücünü tartmıştım, kılıç kullanma becerileri benim kadar iyiydi, hamleleri hızlı ve keskindi. O alelade bir asker değil bir Lord'du. Bastond Krallığında Lord unvanını almanın ne kadar zor olduğunu biliyordum.

Peki ona denk bizim ordumuzda böylesine bir güç varsa nasıl benim haberim yok? Rütbesini gizleyen Kral'ın özel muhafızlarından biri mi? Öyleyse bile neden paralı asker birliğinde bir çırak?

O büyücünün gizemli askeri tanıdığına adım gibi eminim.

Cevabı henüz bende olmayan sorular zihnimde dolaşıyordu.

Düşüncelerimden bir askerin sesiyle ayrıldım.

"Dük, Bastond Krallığının elçisi huzurunuza geldi!"

[Melanie]

İnanılmaz bir baş ağrısıyla yavaşça gözlerimi araladım. İlk gördüğüm şey şifa çadırının lekeli alçak tavanıydı. Etrafı gözlemlemek adına kafamı yana çevirdim.

Birkaç adım ötedeki sedyede uzanmış huzurluca kitap okuyan Laoron'u gördüm. Nedense onu biraz izlemek istedim, onu böyle sessiz hiç görmemiştim. Üzerinde birkaç düğmesi açık beyaz sarı işlemeli şövalye üniforması vardı. Çerçevesiz bir gözlük takmıştı ve elindeki kitabı ciddiyetle okuyordu.

Çatık kaşları çok komik görünüyordu. Gülümsedim.

Böyle ilgili ne okuyordu? Uzakta olduğu için adını okumak için gözlerimi kısmam gerekiyordu. Heceleyerek okudum.

"Savaşın İçinde Kırmızı Gül"

Gözlerim kocaman açıldı "HEY!" diye çığırdım.

Sedyeden fırlayarak yanına gittim ve elinden kitabı kaptım.

Seni Seviyorsam Bundan SananeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin