4- Wanting your love to come into me.

134 20 45
                                    

☆ ★ ☆

Felix'in kahkaha sesleriyle uyandı Jisung, tabii buna uyanmak denebilirse. Çünkü az önce neredeyse korkudan ölecekti.

"Felix!" diye bağırdı Jisung 'Sus' anlamında uyarırcasına, fakat sarışına dair herhangi bir ses gelmedi kulağına. Ses gelmeyince yerinde doğruldu ve gözlerini ovuşturdu, yeni doğmuş yavru kediler gibi gözlerini açmakta zorlanıyordu yeni uyandığında.

Arkadaşına döndüğünde ise şoka uğradı. Çünkü Felix hâlâ uykudaydı.

"Dalga mı geçiyorsun?" diye sordu. Cidden uyuyor muydu yoksa Jisung'u mu kandırıyordu bu deli?

Uyuyan arkadaşını dürttü Jisung. Biraz dürttükten sonra aynı onun gibi gözlerini açamayan arkadaşı hafifçe döndü Jisung'a doğru. "Ne var?" dedi boğuk bir sesle.

Jisung şok olmuştu. Hayatında ilk defa bir insanın uyurken kahkaha attığına şahit oluyordu. "Az önce kahkaha attığın için uyandım aptal." dedi düz bir ses tonuyla. Felix ise kaşlarını çatıp konuşmaya başladı. "Ne saçmalıyorsun Jisung." dedi ve arkasını döndü. "Uyumak istiyorum rahat bırak beni."

"Hah! Şuna bak, benim evimde bana emir veriyor." dedi ve yataktan kalktı Jisung. Felix ise Jisung'un laflarına karşılık olarak üzerindeki ince örtüyü kafasına doğru çekerek uyumaya devam etti.

Ufak ufak adımlayarak mutfağa gitti ve arkadaşıyla kendisi için yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladı.

Yaklaşık bir saat geçtikten sonra Jisung her şeyi hazırlamıştı. İlk kahvaltıları güzel olsun istiyordu. Geriye kalan tek şey Felix'in uyanmasını beklemekti. Beklemesine de gerek kalmamıştı. Bol pijamalarıyla ve yeni uyandığı için şişmiş olan koca dudaklarıyla mutfağa geldi Felix.

"Mmm Jisung, çok güzel kokuyor." dedi ve gözlerini ovuşturarak masaya baktı. Arkadaşına cevap olarak; "Evet, sen 58. rüyanı görürken hazırladım." dedi Jisung, ardından ekledi; "Uykucu tavuk." Bunun üzerine gözlerini kocaman açarak Jisung'a baktı çilli oğlan. "Tavuk mu?" dedi ve inanamayarak devam etti; "Ben?" dedi sorarcasına. Onaylar şekilde başını aşağı yukarı salladı Jisung. "Ben olsam olsam civciv olurum şekerim. Suratımın ne kadar sevimli olduğunun farkında değilsin sanırım." dedi küçümseyici bir şekilde. Jisung ise alayla güldü ve konuşmaya başladı. "Şu an hiç de sevimli gözükmüyorsun." dedi. Bozulduğunu belli etmek için kaşlarını çatarken masaya oturdu sarışın olan. Ardından ağzına birkaç parça bir şey attı. Jisung ise kahkaha attı ve konuştu. "Tamam özür dilerim, şakaydı. Her zaman çok sevimlisin Lixie." dedi ve göz kırptı arkadaşına. Bunun üzerine dayanamayıp gülümsedi Felix. "Sen de öylesin, yani bazen en azından." dedi ve gülmeye başladı. Bunun üzerine Jisung da güldü ve sitemkâr bir şekilde vurdu arkadaşının omzuna gülerek.

Bir süre oturup öylesine bir şeyler hakkında konuşurken Felix birden lafa atladı.

"Sungie, bugün sinemaya gitmek ister misin? Şehir merkezindeki sinema salonu çok güzel." dedi. "Fena fikir değil ama 6'dan önce olması lazım. Çalışıyorum biliyorsun." diyerek yanıtladı arkadaşını Jisung.

"6'ya kadar çoktan işimiz biter." dedi Felix heyecanla. Arkadaşının heyecanına gülümsedi Jisung. "Tamam, o zaman kahvaltıdan sonra hazırlanmaya başlasan iyi edersin Lix." dedi arkadaşının saçlarını karıştırırken. Gülümsedi Felix mutlulukla. "Teşekkür ederim." dedi.
"Ne için?" dedi Jisung. "Hiç, sadece iyi ki varsın." dedi çilli oğlan. Bunun üzerine Jisung biraz utandı ve hafif allanan yanaklarıyla konuşmaya başladı. "Nereden çıktı şimdi bu." dedi gözlerini kaçırarak. Sonra ekledi; "Sen de iyi ki varsın." Felix sandalyesinden kalkıp arkadaşına sarıldı. Jisung'a iyice bir vatoz balığı gibi yapışmaya başlamıştı ki, Jisung aniden oturduğu yerden kalktı. "Yeter bu kadar duygusallık, git hazırlan hadi." dedi.

Starry Eyes★ -Minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin