16- We kissed until we couldn't breathe.

115 10 39
                                    

☆ ★ ☆

Sonbahar güneşinin sarımtırak ışığı; perdesi yarım aralık olan odanın camından süzülmeye başlarken günün erken saatlerinde yatağında huysuzca kıpırdaşan bir sincap vardı. Görünüşe göre bu sincap sabahlardan pek hoşlanmıyordu.

Tam gözüne yansıyan rahatsız edici ışıkla tek gözünü açıp perdeye doğru baktı Jisung, gerçekten sabah olmuştu. Yatağında oturur bir pozisyon aldı ve sabah uyanma klasiği olan birkaç dakika hiçbir şey yapmadan oturma etkinliğini yerine getirdi.

Kendine geldiğinde esnemiş, güzelce gerinmiş ve karşı yatağında sevimli bir şekilde yorganına sarılmış ufak tilkiye bakmıştı.

Bir dakika, odasında mıydı yani? En son salondaydı, öyle hatırlıyordu...

"Off!" bembeyaz yorganı kafasına kadar çekip kendini yumuşak yatağına bıraktı Jisung. "Uyudum mu yani aptal gibi." kendi kendine söylendi.

Yani eğer yatağındaysa... Uyurken kendi kendine gelmiş olamazdı. Uyur gezer falan değildi ya?
Geriye tek bir seçenek kalıyordu.
Minho.

Onu yatağına Minho taşımış olmalıydı. Sevimli oğlan dün geceki birkaç şey aklına gelince hafiften allanan yanaklarıyla beraber sanki biri onu görüyormuşçasına yorganın altına gömdü kafasını. Utandığı falan yoktu. Sadece biraz... Garipti. Minho'yla yakınlaşmaları ani olmuştu sonuçta ve beklenmedik bir şekilde çok iyi anlaşıyorlardı. Bir de dün gece farkettiği üzere onun yanındayken biraz farklı hissediyordu. Yine de üzerine çok düşünmeyi gerektirecek bir şey olmadığına karar verip birkaç dakika daha uyumak üzere gözlerini kapattı.

☆ ★ ☆

"Böyle yeteneklerin vardı yani ve hiç göstermedin?" Minho kahvaltı hazırlarken Hyunjin, başında dikilmiş yapmayı en çok sevdiği şeyi yapıyordu: Başının etini yemek.

Minho, normalde de erken kalktığı için bir de buranın güzel havasıyla beraber oldukça dinç bir şekilde uyanmış, hatta yakın olan bir markete gidip kahvaltılık olarak ne ihtiyaçları varsa hepsini alıp gelmişti. Diğerlerinin uyanmasına çok olduğunu düşünerek de kahvaltıyı kendi hazırlamak istedi. Tabii atladığı detay, yaklaşık 1.80 boyunda sevimli bir oğlandı.

Minho derin bir nefes alıp çırpmayı bıraktığı yumurtayı ocağın yanındaki tezgâha koydu. "Alt tarafı kahvaltı hazırlıyorum, yetenek mi bu salak?"

"Tersinden kalktın galiba yine demek istiyorum ama sen zaten hiç düz yatmıyorsun galiba Hyung." güldü Hyunjin, arkasındaki tezgâha kalçasını yaslarken.

"Saçımı boyayacağım bugün." konuyu aniden değiştiren Minho olmuştu. Sonunda arkadaşının tepkisini görmek için Hyunjin'e döndüğünde kendini tutmadan güldü. Ağzı açık kalmıştı Hyunjin'in.

"Şaka yapıyorsun? Bayağı bir süredir böylesin ama! Ben alışamam Hyung."

"Alışırsın Jinnie. Hem merak etme, kötü olmayacak." göz kırptı uzun boylu arkadaşına.

"Ne renge boyuyorsun?"

"Bilmem, sürpriz olsun." kısa bir sürede yağda kızarttığı yumurtayı da tavayla alıp ocağı kapattı Minho. Hyunjin ise sadece omuz silkmekle yetinmişti.

Salondaki büyük boydan camın önündeki büyük masaya her şeyi dizdikten sonra yumurtanın olduğu tavanın uzerini kapattı soğumaması için. Artık tek yapması gereken diğerlerinin uyanmasını beklemekti.

Starry Eyes★ -Minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin